Perihan MAĞDEN
Yıllar yıllar önceydi: Konservatuardan yeni mezun olmuştum. Dokuz-on yaşlarındaydım.
Deniz Gezmiş’le avluda misket oynardım. Bülent Ersoy isminde çıtı pıtı bir kızoğlan büyükdedeme baby-sitting’e gelirdi.
O zamanlar üç mecidiyeye Mecidiyeköy’de beş han alınırdı. Ama ben Kıbrıs’ta kumar oynamayı tercih ederdim.
Harbiden: Sayın Okur, bir yazım yüzünden başbakana (ve eşine) hakaretten ON BİN LİRA tazminata mahkûm edildim.
“Bu parayı kendi cebimden öderim. Başbakana kapak olsun,” yazdım.
Aydın Doğan ödedi. Yani gazete ödedi.
Ama Radikal’de yazdığım onca yıl boyunca yüzlerce kez mahkemeye verilmiş, bir dolu tazminat ödemeye mahkûm edilmiş–
Şunu da söylemezsem ukte(si) kalır içimde: NE tazminatlarınız için üzerler sizi, ne de maaşınızı bir saniye geciktirirler. Çalışanlarına Doğan Medya’nın yalnız ve yalnızca inanılmaz şerefli (olması gerektiği gibi) davrandığını da geçmişe ışınlanırken BAŞBAKANA HAKARET yazım yüzünden; belirteyim.
O yazımda (şimdi hatırlamadığım) muhtelif şeyler söyledim Başbakana. Fizikî kimi özelliklerini de tasvir ettim.
Bu özelliklerden biri kafasının arkasının dümdüz olmasıydı.
Hani Amerikalı bebeklerin yumurta gibi olur kafasının arkası. Zira yüzükoyun uyumayı tercih eder bebekler ve öyle uyutulurlar.
Benim kafamın arkası da aynen Başbakanınki gibi dümdüz. Zira bebeğiyle kafayı bozmuş anneler yüzükoyun uyutmazlar bebeklerini. Sinirleri dayanmaz.
Ben de kızımı bir türlü yüzükoyun uyutmadım. “Varsın kafasının şekli süper olmasın. Yeter ki uykuda başına bir şey gelmesin!” oldum.
Benim babam yüzde yüz Gürcü. O yüzden de yüzde elli (tam) Gürcü’yüm. Gürcülüğün yalnızca ırksal bir özellikten öte, bir nevî şiddetli gelgitli haletiruhiyeye de tekabül ettiği görüşündeyim.
Zira öfkelendiğim zaman geri dönüşsüz ve kapkara bir öfkeye yenik düşüyorum.
Nedamet getiriyor muyum?
Hayır, getirmiyorum.
Haklılığıma o kadar güveniyorum ki, orantısız güç kullanmış da olsam (zira benim çenemi ya da kalemimi açmam demek karşımdakinin (ruhen) parçalara ayrılması demek) pişmanlık duymuyorum.
Bence için için kara öfkemden memnunum. Ve hakikaten: öfke baldan tatlıdır.
Aynı zamanda bir iptila öfkeye kapılma halleri. Bağımlılığın tadı da karışıyor öfkeli insanın göz kararması anlarına.
Birileri tarafından haksızlığa uğratıldığımı düşünüyorsam–
Tut tutabilirsen!
“Ona DA cevap vermezsin; değil mi” diye sorarlar bazen arkadaşlarım.
Yani o kişiye DAHİ cevap şaklatmaya tenezzül etmeyeceğimi, ümit etmek isterler.
Oysa o kişi benim sinirlerimle oynamışsa, kim olduğunun (isterse denyoların/ düşüklerin önde gideni olsun) zerre kadar önemi kalmayabilir.
Zira, ok yaydan fırlamıştır. Oku yayından habire fırlatmak da (ister Genelkurmay’a, ister Medyanın Deccali’ne) bir bağımlılık esasında.
Hem bal gibi öfkenden nasipleniyorsun, hem de okçuluğunun tadına varıyorsun.
Benim Başbakanın ruhu kadar anladığım bir ruh yok aslında.
Ve rahatsızlık duyduğum.
Ve hoşlanmadığım.
Ve gözümü dahi değdirmek istemediğim.
Başbakan bindi bir ultra-güç alâmetine, son sürat gidiyor–
Endişeleniyorum lan ben Başbakanın bu kadar karlanmasından.
Hasta olduğunda, ameliyat geçirdiğinde korkmadık mı cümleten?
Korktuk.
Şimdi “Establishment” tarafından mandepsiye getirilen, gözünü Başkanlık Sevdası bürümüş, tüm rasyonalite gemilerini yakmış bir Başbakan da korkutucu harbiden.
Noluyoruz yani? Seçim kürsüsünden Allah’ın denyolarına/ namertlerine saydırdı. Sanki çok lâzımdı!
Şimdi tamamen freninden boşalmış: çok düzgün bir gazeteci olduğuna inandığım Baransu’ya saydırıyor. Taraf’a giydiriyor.
İki topuk selamına sattı satıyor hakikatle olan hassas bağını.
Bu askerî ve sivil bürokrasi, bu çakaloğlu kurtlar adamı suya götürüp susuz getirirler.
Sınır köylüsü gençlerini parça parça ettirir, sonra da izan ve mantıktan elinde avucunda ne kalmışsa Pinokyo gibi ağacın altına gömdürtüp “SANA NE LAN?” diye dellendirtirler.
Pinokyo’yu rezil-i rüsva eden Tilki’nin yerine Sivil’i, Kedi’nin yerine Askerî’yi koy. Bunlar kaçın tilkisi, kedisi. Adama (Pinok Başbakana) mantosunu da sattırırlar, kitaplarını da.
Sonra da Eşekler Adası’na anca yollarlar valla.
Başbakan bizim Hakiki Demokrasi’ye geçme ihtimalimizdi. Milyonda bir ihtimalimizdi. Ama milyonda bir bile; hiç yoktan iyidir.
Şimdi Başbakan o azıcık, o düşük mü düşük, o içler acısı ihtimali sıfırlamakla meşgul. Eksilemekle bozdu yüzde elli oy aldığından beri.
İki fotoğraf demokrasisine: iki topuk şaklatmaya resmî merasimlerde–
Olur mu ya; bu kadar da dolmuşa binilir mi?
Onların dolmuşuyla Çankaya’ya, Başkanlık makamına gidilir mi?
İçimde en sevmediğim/ istemediğim/ korktuğum yanların Başbakanı bu işte.
Ben daha fazla bir şey demeyeyim.
Medyanın Deccalleri, Ergenekon Süprüntüleri atılıp atılıp dediler zaten.
Başbakanı alkışlamaya, okkalamaya, göklere çıkarmaya doyamıyorlar. Son saydırmaları üstüne.
Deccallerin, Süprüntülerin, Denyoların tebrikleri/ şakşakları/ topuk selamları Başbakana kapak olsun.
Üstünde PİNOKYO yazsın.
ARABA SEVDASI yazsın.
KARAMANIN KOYUNU yazsın.
Hangi başlığı münasip görüyorsa –o yazsın.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMesele AK Partili belediyelere soruşturma izninin verilmesi değil… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİlber Hoca'nın sulandırdığı su krizi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSon konuşan Korgeneral! 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAç-Kapa: İmralı-Saray 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“İmralı Kapısını Kapatmak, Süreci Sabote Etmektir” 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
5.02.2016
28.06.2016
21.06.2016
14.06.2016
6.02.2016
31.05.2016
24.05.2016
17.05.2016
26.04.2016