Roni MARGULIES
Adam karşı takımın şehrine gitmiş. Yanında haftasonu oynanacak maçın hakemi; cebinde deste deste para. Hakem zaten satın alınmış, bir de karşı tarafın kalecisini satın alacak. Almış.
Maç günü, hakem ve kaleci cebinde, Başkan Yardımcısı keyifle oturmuş yerine. Maç başlamış, dakikalar geçiyor, gol yok. Adamın kendi takımının hiçbir oyuncusu bir türlü yarı sahayı geçmiyor.
Ara olmuş, gitmiş karşı takımın kalecisini bulmuş. “Abi,” demiş kaleci, “sizinkiler bana doğru bir top atsa, hemen yiyeceğim golü, ama ne gelen var ne giden!”.
Başkan Yardımcısı ikinci yarıda saha kenarına inmiş. Durum aynı. Kendi oyuncularının hepsi kendi kalelerinin önünde birikmiş. Fena halde yeniliyorlar.
Sonradan öğreniyor ki adam, kaleciyi satın almak yetmemiş, çünkü kendi takımının tüm oyuncularını karşı takımın başkanı satın almış!
Bunu bir arkadaşım bizzat sözkonusu Başkan Yardımcısı’ndan dinlemiş ve bana anlatmıştı.
Takımlardan ikisi de küçük takımlardı. Fenerbahçe değil.
Biri bir devlet kurumunun adını taşıyan bir takımdı.
Ve adam kahkahalarla, hiç gizlemeden, pek de yakın olmadığı birine bu olayı anlatmakta hiç sakınca görmemişti. Yanlış bir şey yaptığını düşünmediği, yakalanmak gibi bir kaygı duymadığı belliydi.
Çocukluğumda Fenerbahçeliydim. İlk kez maça dedem götürmüştü beni. Dolmabahçe’nin çimlendirilmesinden hemen sonraydı. Merdivenlerden çıkıp o sonsuz yeşilliği gördüğümde harikalar diyarına girmiş gibi hissetmiştim kendimi.
Sonraları giderek bir anlamsızlık duygusuna kapıldım. Takımları kendi oyuncakları gibi kullanan milyarder işadamları, mankafalı milyarder futbolcular ve namus yoksunu Federasyon yöneticileri tarafından hıyar yerine konulmaktan sıkıldım. “Başlarım Fenerbahçe’ye!” deyip futbolla alakamı kestim.
Televizyonda iyi bir yabancı takımın maçına rastgelirsem izlerim. O takım bir Türk takımını 8-0 yeniyorsa daha da zevkle izlerim. O kadar.
Kapitalizm sadece sömürü ve eşitsizlik demek değil. Aynı zamanda bunlardan kaçamamak demek. Çünkü kaçış alanlarımızda da karşımıza çıkıyor. İş hayatının, gündelik hayatın hırpalayıcılığından kaçabilmek için yarattığımız siperlere de el atıyor. Onları da metalaştırıp tekrar bize satıyor.
Ve kaçamamış oluyoruz.
Mevcut toplumda insan ilişkileri, iki insanın birbiriyle iki insan olarak doğrudan ilişki kurması şeklini almıyor, ekonomik ilişkiler dolayımıyla gerçekleşiyor. İnsan olarak değil, ekonomik unsurlar olarak yaşıyoruz.
Çalışırken böyle olduğu gibi, eğlenirken de, dinlenirken de, cinsel ilişkide bulunurken de böyle.
Tüm eğlence yöntemleri, tüm dinlenme araçları, tüm popüler sanatlar, çalışan kitleler tarafından yaratıldıktan kısa bir süre sonra sistem tarafından ele geçiriliyor, kapsanıyor, para ekonomisine dâhil edilip kâr araçları haline getiriliyor.
Amerika’nın pamuk tarlalarında kölelerin yarattığı blues müziğinin başına da bu geldi, fabrikalarda çalışan siyah işçilerin yarattığı jazz müziğinin de, Londra’da yoksul ve işsiz işçi çocuklarının yarattığı punk müziğinin de.
Ve futbolun da...
Milyonlarca işçi her haftasonu gelirinin önemli bir kısmını harcayıp futbol maçına gidiyor, zenginlerin oyuncağı ve kâr aracı olan bir takım uğruna bağırıp çağırıyor, şevke geliyor, gözyaşı döküyor, kavga ediyor ve hatta bazen adam öldürüyor.
Kendi hayatında bulamadığı heyecanı 11 kişinin para kazanmak için oynadığı bir oyunu izlerken buluyor.
Kapitalizm hayatlarımızı bir yandan yabancılaşmış ve yoksul birer trajikomediye döndürürken, bir yandan da bundan kurtulmak için yaptığımız her şeyden bir kez daha kâr ediyor.
Ve üstelik bunu yaparken bile namussuzluğu elden bırakamıyorlar.
Hapiste sürüm sürüm sürünürler inşallah.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Haydi başka gezegene gidelim!
22.03.2023 - Diktatör, komplo ve ölüm
13.03.2023 - “Maşallah şehrin temizliği gayet güzel”
27.02.2023 - Türk erkeği ağlamaz (ben ağlarım)
20.02.2023 - Puslu havayı seven yabancı kurtlar
13.02.2023 - Dört dilde geçinemiyoruz!
6.02.2023 - Yasaklamalı mı, yasaklamamalı mı?
29.01.2023 - İnsan insanın kurdu mudur?
21.01.2023 - Ardahan Umumî Helalar Müstahdemliği ve hukuk
15.01.2023 - Seküler milliyetçilik ve dindar milliyetçilik
15.01.2023
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Geri adımlar başlamış gördügüm kadariyla. Yenilince hasan abi yaladı hukümeti