Roni MARGULIES
Yeşilköy’de İzmir uçağını beklerken, çeşitli ıvır zıvırla birlikte kitap da satan dükkânlara baktım. Bu dükkânlarda kolay ve çok satılacak kitaplar var sadece. Birkaç tanesinin adını not ettim:
Hedef Dünya Egemenliği: Küresel Gizli Örgütler
Küresel Para Baronu: Rothschild Ailesi
Dünyayı Yöneten Üst Akıl: Bilderberg
Dünyanın Derin Devleti: İlluminati
Hedef Türkiye: Kutsal Kase
Kod Adı: 39 – Vatikan’ı Yıkmak
Kod Adı: 2020 – Kudüs’ü Yıkmak
Bunlara bir de Soner Yalçın, Yalçın Küçük ve bir dizi başka yazarın kitaplarını ekleyince, çok satan kitapların en az yarısının çeşitli komplo teorileri anlatan kitaplar olduğu anlaşılıyor.
Dünyayı gizli, derin ve çok güçlü örgütlerin, ailelerin, güçlerin yönettiği iddiası Türkiye’de kolaylıkla alıcı buluyor. Bu komplo teorilerine inananların sayısı şaşırtıcı ölçüde yüksek.
Bu nedenledir ki, Türkiye siyaset dünyasında “üst akıl”, “dış mihraklar”, “birileri düğmeye bastı” gibi ifadeler her zaman geçerlidir, kabul görür, sorgulanmaz. Bir cumhurbaşkanı, “Üst akıl devreye girdi” dediğinde, hiç kimse “Hop, bi dakka, ne aklı, kimin aklı, kim bu üst akıl?” demez. Hiç kimse “Birileri kim kardeşim, kim olduklarını söylesene!” demez. Demez, çünkü herkes zaten bu gizli güçlerin varlığına inanmaya yatkındır, zaten herkes çeşitli karanlık mihrakların Türkiye’yle uğraştığını düşünüyordur.
“Birileri” her şeyi gizlice yönlendiriyor
Bu ifadeleri dinleyip inananlar açısından, bunlara inanmak en temelde bir çaresizlikten kaynaklanır. İşler kötüye gidiyor, maddî durumum giderek bozuluyor, istediklerimi yapamıyorum, memlekette ve dünyada bir şeyler oluyor ve ben bunları anlayamıyorum, etkileyemiyorum, değiştiremiyorum. Niye? Hah, çünkü gizli bir “üst akıl” her şeyi kontrol ediyor! Çevremde olup bitenleri açıklayamıyorum çünkü “birileri” her şeyi gizlice yönlendiriyor!
Devleti yönetenler ve hükümetler açısından bu durum müthiş bir avantaj. Bir düşünün. Ekonomi krize girmiş. Herkes bunu hissediyor. Hayat giderek zorlaşıyor, ayın sonunu getirmek imkânsız hâle geliyor. Hükümet de, tüm hükümetler gibi, hayatı zorlaşanlara değil şirketlere, bankalara, iş dünyasına yardım eden politikalar uygulayacak. Ne yapmalı? Bunu halka nasıl açıklamalı? Kolay! Her şey “birilerinin” suçu! Rothschild ailesi midir, Amerika mı, İsrail mi, İlluminati mi? Belli değil, ama “birileri” olduğu kesin! Bu durumda tabii ki hükümetin hiçbir suçu veya kabahati yok.
Hem yabancı hem de Yahudi!
Veya hükümet bazı muhaliflerini susturmak, cezaevine tıkmak istiyor, ama hiçbir yasaya göre hiçbir suç işlememişler. Ne yapmalı?
En etkili yöntem, “birilerini” devreye sokmak. Ve Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda özellikle usta. Şöyle:
“Gezi olayları... bir projeydi. Bu projenin adı Türkiye'nin ayaklarına yeniden pranga vurma, milletimizin kutlu yürüyüşünü engelleme ihanetidir. Dün Gezi olaylarını öven, Gezi'ci vandalları yücelten, bunun üzerinden bizi itham eden zırvalar beyan etmiş, Gezi olaylarında teröristlerin finans kaynağı olan bir kişi [Osman Kavala’yı kastediyor] şu anda içeride. Onun arkasında meşhur Macar Yahudi’si Soros var. Bu adam dünyada milletleri bölmekle adeta birilerini görevlendiren parası bol birisi. Türkiye'deki temsilcisi de aynı şekilde babadan zengin, bu imkânlarını bu ülkeyi parçalayıp bölen terör eylemlerine karşı her türlü desteği veren kişi.”
Valla insan hayran kalıyor! Nasıl bir ustalık!
Ortada suç olmadığı belli. Gezi’yi “övmek”, vandalları “yüceltmek”, zırvalar “beyan etmek”! Övmek, yüceltmek, beyan etmek fiillerinin üçü de basitçe “konuşmak” anlamına geldiğine göre, suç yok. (Teröristlerin finans kaynağı olmak suç, ama Gezi’de herhangi bir terör eylemi olduğunu polis bile iddia etmiş değil).
Suç yoksa ne yapacak Cumhurbaşkanımız? Soros’u devreye sokacak elbet. Hem yabancı, hem de, çok daha önemlisi, Yahudi! Herkesin bildiği gibi, gizli güçlerin hemen hemen hepsi Yahudi’dir. Yahudilerin hemen hemen hepsi de gizli güçtür.
Kavala’ya yapıştırılacak suç bulamıyoruz, ama “arkasında meşhur Macar Yahudi’si Soros var”! Adam Soros’un önünde duruyor! Bundan âlâ suç mu olur?
“Gizli odak” aranıyor
Siyasetçilerin çoğunluğu elbette bu iddialara, dünyanın bir komplo olduğuna inanmıyor. Bu iddiaları sadece işlerine geldiği için tekrarlıyorlar.
Ama inandıkları bir yanı da var. Yoksul, emekçi kitleleri küçük gördükleri için, halkı aptal zannettikleri için, bu kitlelerin kendi başlarına örgütlenebileceğine, mevcut duruma itiraz edebileceğine, eyleme geçebileceğine inanmıyorlar. Dolayısıyla, büyük kalabalıklar düzene karşı harekete geçtiğinde mevcut düzenin siyasetçileri gerçekten de “düğmeye basan birilerini” aramaya başlıyor. Doğu Avrupa’da 1989 devrimleri, Gezi, Tahrir Meydanı, şimdi Fransa... Hep kitleleri harekete geçiren “gizli odak” aranıyor.
Yine Kavala örneğine bakarsak, İstanbul Emniyeti'nin açıklamasına göre, suçlama şöyle:
"Kavala ile hiyerarşik düzen içerisinde Gezi Parkı olaylarını derinleştirmek ve yaygınlaştırmak için toplantı düzenlemek,
Sivil İtaatsizlik ve Şiddetsiz Eylem başlıkları altında Gezi Parkı olaylarının devamlılığını sağlamak için yurt dışından aktivizm eğiticileri, kolaylaştırıcılar ve profesyonel eylemciler getirtmek (Duran Adam, Piyano Çalan Adam, Kırmızılı Kadın vs.),
Yeni medya oluşturma faaliyetleri içerisine girerek Gezi Parkı sürecinin devamı ve yaşaması muhtemel Gezi benzeri olayların kendi medyaları üzerinden gündem oluşturulmasını amaçlamak...”
Kavala ve “hiyerarşik düzen içerisinde” 15 kişi, Türkiye çapında yüz binlerce kişiyi nasıl harekete geçirebilir? Fransa’da “birileri” Macron’un neoliberal politikalarına karşı ayaklanan yüz binlerce kişiyi nasıl kandırıp sokaklara dökebilir?
Mesele “Küresel Gizli Örgütler” değil. Hiçbir gizli yanı yok, boş yere aramayın. Eşitsiz, adaletsiz, baskıcı bir düzene karşı büyük kalabalıklar her zaman ayaklanmıştır, her zaman ayaklanacaktır.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023