Ümit KARDAŞ
İzlenen irrasyonel dış politika sonucu Kobani’de yaşayan insanların katliamına seyirci kalınmak üzereydi. İktidarın, Suriye’nin kendi tarihi, siyasi, ekonomik ve sosyal koşullarının yarattığı oluşumu yani özerk bir yapılanmayı kendi güvenliği için risk olarak görüp, bundan vazgeçilmesini yardım koridorunun açılması için bir şart olarak öne sürmesi rasyonel ve ahlaki bir yaklaşım değildi. Hele iktidarın kendi Kürt yurttaşlarının o bölge insanıyla olan ilişkilerini, hassasiyetlerini gözetmemesi ve önemsememesi bir gaflet haliydi.
İktidar bu konuda kaygı ve endişe yaratmayıp, iç barışı da riske atmadan, ABD’nin baskısıyla değil, kendi aklı ve vicdanıyla, yardım koridorunun olaylar tehlike boyutuna gelmeden açılmasını sağlasaydı, bunun için 20 Ekim’i beklemeseydi, kimsenin burnu kanamayacaktı. Öncelikle iktidarın sorumluluğunu doğuran husus, iç barış ve huzuru gözetmeden durumun vahametini ve muacceliyetini kavrayamaması ve “Kobani düştü, düşecek” sözüyle endişe boyutunu tırmandırmasıydı.
Bu nedenlerle siyasi iktidarın siyasi sorumluluğu HDP yöneticilerine göre daha ağır gözükmekte. HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu’nun, yaşanan olayların tüm boyutlarıyla araştırılması ve hakikatlerin açığa çıkarılması amacıyla Ekim ayında Meclis Başkanlığına verdiği araştırma önergesi önemliydi. Bu önerge ile birlikte HDP tarafından verilen 8 önerge de Meclis’te AKP-MHP oylarıyla ret edildi.
HDP yöneticilerinin insani bir konuda hükümetin dikkatini çekmek amacıyla tabanlarına itiraz ve protesto haklarını kullanmaları için çağrı yapması onların ceza hukukunu ilgilendiren bir suç işledikleri sonucunu doğurmaz. İtiraz ve protesto edenlerin haklarını hiçbir tehdide ve saldırıya maruz kalmadan kullanabilmelerini sağlayacak, paramiliter güçleri enterne edecek, orantılı bir güç kullanımıyla kargaşayı önleyecek iktidar ve onun emrindeki güvenlik güçleridir.
HDP MYK adına sosyal medya hesabından iki defa demokratik gösteri çağrısı yapmış , bir gün sonra güvenlik görevlileri tarafından Muş Varto’da bir Kürt göstericinin öldürülmesi üzerine şiddet olayları başlamış, aynı gün sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, şiddet olayları 8 Ekim günü sona ermiştir.
Bu olayların sona ermesi için dönemin HDP Eş Başkanları ve MYK üyeleri İç İşleri Bakanı ile defalarca görüştüler, olayları yatıştırmak için tüm çabayı gösterdiler. Başta cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere İttifak yetkililerinin, ortaya çıkan katliama varan vahim sonucu, HDP yönetiminin bir kesimine fatura etmesi siyasi etiğe sığmaz.
İktidarın bununla yetinmeyip, siyasi rakibini araçsallaştırdığı yargının önüne atması, suç ve delil icat edilerek hüküm giymelerini desteklemesi,. Anayasayı ihlal eder şekilde hakimlere tavsiye ve telkinde bulunması ancak despotik-otoriter bir rejimde yaşanabilir. Bunun ne iktidara ne barışın tesisine ne de siyasi birliğin sağlanmasına bir yararı olabilir.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP ve MHP’li parti yöneticileri ile Cumhur İttifakı bileşenleri, bu dava üzerinde HDP yöneticilerinin cezalandırılmalarına dönük olarak çok yoğun siyasi açıklamalarda bulundular. Böylece Anayasa m. 138/2’ yi ihlal ederek mahkeme kararlarının güvenilirliğine ve meşruiyetine gölge düşürdüler.
HDP siyasetçilerinin yasa dışı silahlı örgüt yöneticileri ile aynı iddianamede bir arada gösterilmesi, HDP’yi kapatma davası ile Kobanî olayları davasının paralel olarak yürütülmesi, Kobani davasının araçsallaştırılmış ceza yargısı üzerinden kapatma davasına delil yapılmak istenmesi, niyetin siyasi olduğunu, bu uğurda tüm hukuk dışılığın göze alındığını göstermekte.
Kovuşturmayı tabii hakim ilkesine tamamen aykırı bir şekilde suç tarihlerinden sonra kurulan ve sadece bu davayla ilgilenen Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yapmış olması, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ittifak ortağı Bahçeli’nin yüksek mahkemeler dahil yetkili mahkemeleri beyanlarıyla tehdit derecesinde baskı altına almaları, bunun sonucu Kobanî Davası’nda AİHM’in Demirtaş/Türkiye Büyük Daire kararı, Demirtaş ve Yüksekdağ Şenoğlu/Türkiye Davası, Encü ve Diğerleri/Türkiye davalarında verilen kararların uygulanmaması Anayasanın çeşitli maddeleriyle birlikte ceza muhakemesi kurallarının ve en önemlisi meşru hukuk olan evrensel hukukun çiğnenmesidir.
İktidar cephesi hukukçularının adaletsizliği ve hukuksuzluğu milli-yerli hukuk safsatasıyla örtme çabaları, gücün yarattığı kurmaca bir hukukun egemen kılınmaya çalışıldığını göstermekte. “Suçta ve cezada kanunilik ilkesi”, “ tabii hakim ilkesi”, “kanun önünde eşitlik ilkesi”, “adil yargılanma ilkesi”, “hakim bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesi”, “hukuk devleti ilkesi”, “maddi gerçeği araştırma ilkesi”. “hümanizm ilkesi”, orantılılık ilkesi” , “ uluslararası antlaşmalara uyma ilkesi” gibi evrensel-anayasal-yasal ilkeler çiğnenmeye devam edilmekte.
“Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak ”suçundan Selahattin Demirtaş ve bazı sanıklara verilen cezaların hukuki dayanağı bulunmamakta. ( mehaz 1929 tarihli Rocco İtalyan Ceza Kanunu- Eski TCK- m. 125- Yeni TCK- m. 302 ) Suçun sübutu için iki unsurun gerçekleşmesi gerekir. Maddi unsur hareket-illiyet bağı-netice olarak somut olaya uygulanır. Ancak maddi unsur gerçekleşse dahi suçun sübutu için manevi unsur olan kastın da gerçekleşmesi gerekir. Kast gerçekleşmemişse suç oluşmaz.
Çok üzücüdür ki! 2016’dan bu yana siyasi suçlara bakan mahkemelerce suçun manevi unsuru göz ardı edilmekte, oluşmamış suçlardan mahkumiyet kararları verilebilmekte. Kobani davasında HDP yöneticilerinin niçin protesto çağrısı yaptıkları açıkça belli. Kobani halkının adım adım katliama uğratılması tehlikesine karşı dayanışmada bulunmak için kamuoyu yaratıp hükümetin ivedi karar almasını sağlamak. Suçta aranan birlik ve bütünlük bozma kastının somut olayda gerçekleşmediği açık.
Yaşanan acı olaylardan dolayı siyaset ve bürokrasiden kimlerin cezai sorumluluğu soruşturulmalıydı?
Öldürülen 51 kişiden 16'sının polis ve askerler tarafından, beşinin ise korucular tarafından öldürüldüğü çeşitli raporlarda iddia edilmekte. Öldürülen bu kişilerle ilgili soruşturmada olay yerindeki kovanlarla olay yerinde ateş açan güvenlik görevlilerinin ve korucuların kullandıkları silahlar incelenmiş, balistik raporları düzenlenmiş ve iddia tüm boyutlarıyla soruşturulmuş mudur?
Aynı raporlarda; sokak çatışmaları sırasında 11 kişinin PKK sempatizanları veya HDP/DBP gruplarıyla birlikte sokağa çıkmış olan kişilerce , beşinin Hizbullah sempatizanları veya Hüda-Par üyelerince, dördünün ise milliyetçi ve ırkçı gruplara yakın kişiler tarafından öldürüldüğü iddia edilmekte. Öldürülenlerin failleri bulunmuş mudur ? Bu konuda herhangi bir soruşturma yapılmış mıdır?
Güvenlik güçleri paramiliter yapılanmaların provokasyonuna neden engel olmamıştır? Ölümlerle sonuçlanan orantısız şiddet kullanımına kimler karar vermiştir? İhmali ya da suistimali nedeniyle soruşturulan polis, asker, emniyet müdürleri, vali ya da kaymakam var mıdır? Dönemin İç İşleri Bakanı bu kadar vahim bir olaydan sonra niçin istifa etmemiş ya da görevden alınmamıştır.? Bürokrasideki görevliler hakkında idari-cezai soruşturma yapılmadan, iktidarın siyasi sorumluluğu ortaya konulmadan HDP’yi mahkûm etmeye çalışmanın hukukla ve vicdanla bir ilgisi var mıdır?
HDP’nin bakanlıkların sorumluluklarıyla ilgili soru önergelerine de cevap verilmemiş, olayın tüm boyutlarıyla ortaya çıkmasına ne parlamentoda ne de yargıda müsaade edilmiştir. Kobani olaylarının siyaseten kullanılarak ülkenin getirildiği nokta; hukukun bütün birikimleriyle tasfiye edilmesi, yargı kararlarının meşruluğunu kaybetmesi olmuştur.
Siyasetin çözüm yeri olmaktan çıktığı, silahlı çetelerin siyaset- bürokrasi-ekonomi dünyasıyla iş tuttuğu, ahlaki çöküntünün had safhaya geldiği, gelir dağılımındaki adaletsizliğin, yolsuzluğun, yoksulluğun halkın çoğunluğunu sefalete ittiği bir ülke durumuna düşürüldük.
Hukuku, adaleti, barışı, huzuru, istikrarı olmayan bir coğrafyada yaşayanların ne ülkesi ne de devleti olur.
Yazarlar
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025