Yıldıray OĞUR
17 Eylül 2003 günü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye aleyhine açılmış bir davada benzer davalardan daha hızlı bir karar verdi.
Kararın hızlıca alınmasının sebebi, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin suçlamaları kabul edip, dostane çözüm yoluna gitmeyi tercih etmesiydi.
Türkiye’de yeni bir dönem başlamış, OHAL kaldırılmış, “işkenceye sıfır tolerans” diyen yeni hükümet eski Türkiye’nin günahları için mahkemede savunma yapmak istememişti.
Türkiye hükümeti adına mahkemeye gönderilen yazıda olaydan duyulan üzüntü bildirilmiş ve bir daha benzer olayların yaşanmaması için hükümetin bütün önlemleri aldığı ve alacağı taahhüt edilmişti:
“Hükümetimiz mevcut Türk yasalarına ve Hükümet'in bu tür olayları engelleme girişimlerine rağmen mevcut davanın açılmasına neden Fehmi Tosun'nun kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının,
AİHS'nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir. Hükümet yaşama hakkının gelecekte güvence altına alınmasını sağlamak için, gerekli tüm önlemleri alıp, etkili soruşturmaların yürütülmesini zorunlu kılan talimatları vermeyi taahhüt etmiştir. Bu konuda, Hükümet, kısa zamanda uygulama konan
idari ve yasal önlemlerle yürütülen soruşturmaları daha etkili kıldığını ve mevcut davadaki benzer koşullarda meydana gelen kayıp ve yasadışı olarak bireyin özgürlüğünün kısıtlanması olaylarının azaltılmasını sağladığını belirtmiştir.”
Hükümetin 40 bin Euro tazminat ödemeyi kabul ettiği kişi Fehmi Tosun’un davayı açan 37 yaşındaki eşi Hanım Tosun’du.
Tosun ailesinin hikayesi Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Licök (Çalındır) köyünde başlamıştı.
Tütün ve meyve tarımıyla uğraşan yüz elli haneli köyde doğan ve burada evlenen Hanım ve Fehmi Tosun’un beş çocuğu vardı.
Rutin hayatlarını bozan 1991’de bazı komşu köylerin koruculuğu kabul edip silahlanması, Licök köyünün ise korucu olmayı reddetmesi oldu.
Korucularla başlayan gerginliklerde önce Hanım Tosun’un ağabeyi ve babası öldürüldü.
Sonra bir ihbar üzerine PKK’ya yardımdan aralarında Fehmi Tosun’un da olduğu altı köylü tutuklandı.
Üç yıl dokuz ay hapis yatan Fehmi Tosun, hapisten çıkınca aile İstanbul’a taşındı. Avcılar’da bodrum katında bir ev tuttular. Fehmi Tosun, çocuklarıyla pazarda tezgahtarlık yapmaya başladı.
Ama sürekli sivil polis takibindeydi.
19 Ekim 1995 günü bir Renault arabayla evlerine gelen iki sivil Fehmi Tosun’u zorla bir arabaya sokarak götürdü. Arabaya binerken eşinin ve çocuklarının duyduğu son sözleri “İmdat, beni götürüyorlar, öldürmeye götürüyorlar” oldu.
Hanım Tosun hemen karşıdaki emlakçıdan karakolu aradı ve kocasının kaçırıldığını ihbar etti. 15 dakika sonra polis geldi. Komşuları olan bir çocuk arabanın plakasını almıştı. Karakola gittiler, plaka sahte çıkmıştı.
İstanbul’a geldiğinde Türkçe bilmeyen ve beş çocuğuyla baş başa kalan Hanım Tosun’un 23 yıldır devam eden hukuk mücadelesi o gün başladı.
Ertesi gün Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne ve Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne gidip birer dilekçe verdi. Ama hiçbir sonuç çıkmadı.
Daha sonra bir kere de Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdu. Küçükçekmece Savcılığı’na aktarılan olayla o sırada orada görevli olan bir Cumhuriyet Savcısı yakından ilgilendi.
Savcı, 1995’den 1997’ye kadar düzenli aralıklarla Fehmi Tosun’un kaçırıldığı bölgeden sorumlu Avcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden belge ve delil talep etti. Bir sonuç alamayınca da bu dosyayla ilgilenen ve kendisini geçiştiren polis memuru hakkında dava açtı.
1997’de bir kere daha Küçükçekmece Emniyeti’nde ifade veren Hanım Tosun, dinlenmesi için olayın tanıklarının adlarını bildirdi. İfade üzerine Savcı bir kere daha bu tanıkların dinlenmesini talep etti ama yine bir sonuç çıkmadı.
Soruşturma böyle tıkanınca AİHM süreci başladı.
AİHM’den 2003’de karar açıklanana kadar Hanım Tosun’a, eşinin akıbetini araştırdığı mücadelesinde, Küçükçekmece Savcısı ve 1995’den beri birlikte Galatasaray Lisesi önünde oturdukları diğer kayıp yakınları dışında hiç beklemediği bir yerden daha destek gelmişti.
Ünlü İrlandalı grup U2, 1997’de çıkardığı Pop albümünün iç kapağına “Ekim 1997’de Türkiye’de ‘kaybolan’ Fehmi Tosun’u hatırla!” notu düşmüştü.
Ama bu uluslararası desteğe, AİHM kararına rağmen Fehmi Tosun’a ne olduğu sorusu cevapsız kalmayı sürdürdü.
Hanım Tosun, her hafta Cumartesi günleri Galatasaray Lisesi önündeki oturma eylemine katılmaya devam etti.
Fehmi Tosun’un adı yıllar sonra 2010 yılında bir kere daha gündeme geldi.
U2’nun konser için Türkiye’ye gelişiyle.
Konser için hükümetten bir bakanın ikna ettiği, Boğaz Köprüsü’nde bakanlarla fotoğraf çektiren U2’nun solisti Bono, konser öncesi Başbakan Erdoğan tarafından da kabul edildi.
Gazete haberlerine göre görüşmeye Başbakanlık tarafından Hanım Tosun da davet edilmiş ama Tosun diğer kayıp yakınları olmadan tek başına görüşmek istemediğini söylemişti.
Bono, görüşmede Erdoğan’a AİDS hastaları yararına hazırlanan kırmızı özel bir i-pod hediye etmiş, Türkiye’de insan hakları alanındaki reformları övmüş, hatta 2010 referandumu öncesine denk gelen bu ziyaret ve övgüler muhaliflerden eleştiri almıştı.
Görüşme sırasında Bono, Erdoğan’a neden hapis yattığını da sormuş, Başbakan o soruya verdiği cevabı ertesi günkü mitinginde anlatmıştı:
“U2 Bono ziyaretime geldi ve neden hapis yattığımı sordu. Söyleyince Bono kahkahayı bastı. Çünkü alışılmış bir şey değil. Bu ülke bunlardan çok çekti. O tezgahlardan biz de geçtik. Ama ne oldu, içeride özgürlüğün tadını öğrendik.”
Atatürk Olimpiyat Stadı’ndaki konser öncesi kuliste Bono ve U2 üyeleri Hanım Tosun ve çocuklarıyla buluştular. Konser sırasında sahneden Fehmi Tosun anıldı, onun için şarkı söylendi.
Hanım Tosun’un talep ettiği Cumartesi Anneleri ile Başbakan’ın buluşması ise altı ay sonra gerçekleşti. Ama uçağı rötar yaptığı için Tosun görüşmeye giremedi.
Bu görüşmeden sonra kayıpları bulmak için çalışmalara başlayan TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun davetiyle 2012 yılında Hanım Tosun Meclis’e gitti ve İnsan Hakları Komisyonu’nun ilgili alt komisyonunda konuştu.
Hanım Tosun ve 23 yıldır kayıp olan eşi Fehmi Tosun’un adını geçen hafta cumartesi günü bir kere daha duyduk.
“Cumartesi Anneleri”nin 700’üncü buluşmasına izin verilmeyince yaşanan polis müdahalesinde gözaltına alınan kızından bahseden haberlerde...
Devletin 15 yıl önce AİHM’de üzüntülerini bildirip tazminat ödediği, Başbakan tarafından görüşmeye çağrılmış, Meclis komisyonunda dinlenmiş ama bütün bunlara rağmen 23 yıl önce gözaltına alınan eşinin akıbeti hala meçhul olan Hanım Tosun artık her hafta Cumartesi günü bir lisenin önüne gidip eşinin fotoğraflarıyla bir saat oturamayacak.
23 yıl sonra bile olsa bir kadının gözaltına alınmış eşine ne olduğunu bilmek istemesi, hatta sadece mezar yerini talep etmesi ve bunun için 700 haftadır haftada bir gün bir saat bir lisenin önüne gelip oturması bir devlet için yeterince ayıptır. Eşinin suçu ne olursa ne olsun, ne yapmış olursa olsun, devletin gözaltına aldığı bir insanın sorumluluğu devlete aittir.
Bu eylemi kim organize ederse etsin, bunu kim siyasi amaçları için kullanırsa kullansın, devletin yapması gereken 699 kere yapılmış bir eylemi 700’üncüde polisle dağıtmak değil, bu haklı sorulara makul bir cevap vermek, bir istismar varsa bunu böyle bitirmektir.
Şüphesiz Türkiye’de fail-i meçhul sadece devletin işi değil. Örgütlerin kaybettiği, akıbetleri meçhul insanlar ve onların böyle eylemlere dahil edilmeyen, sessizliğe mahkum edilmiş aileleri de var. Akıllı ve güçlü bir devlet her şeyi polisle, yasakla çözeceğini düşünmez, örgüt infazlarının mağduru olmuş kayıp ailelerinin de hak arayışlarına destek vererek ahlaki üstünlüğünü korumaya çalışır.
Şimdi bu hikayeyi bir kere daha okuyup, istismarın nerede olduğunu bulmaya çalışalım...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025