Abdullah Kıran
Siyasi ittifaklar anlamında 2023 yılı seçimlerinin en çok konuşulan konularından biri, hiç kuşkusuz AK-Parti’nin Hüda-Par ile yapmış olduğu seçim işbirliğiydi. Özellikle Kemalist kesim ve HDP’li kimi siyasiler bu konuyu öyle abarttılar ki, sanki AK Parti büyük kabahat işlemiş havasını estirdiler. Oysa Hüda-Par da diğer siyasi partiler gibi yasal olarak kurulmuş, siyasi bir programı ve hedefleri olan, yasal çerçevede siyaset yapmaya çalışan bir partidir. Nasıl ki Türkiye’de siyaset yapmaya çalışan diğer partilerin, belirli ilkeler doğrultusunda ittifak ve işbirliklerine girme hakları varsa Hüda-Par’ın da aynı şekilde davranma hakkı vardır.
Siyaset bir sonuç alma sanatıdır. Siyasi partiler, siyasi iktidarı elde etmek ve ülkeyi yönetmek için mücadele ederler. Siyasi mücadelede nihai hedef iktidarın elde edilmesidir. Elbette ki siyasi ilkeler ve siyasi etik önemlidir, ancak dünyanın neresinde olursa olsun siyasi partiler, iktidar için işbirlikleri yapar. Bu tür işbirlikleri genellikle amaçlanan siyasi hedefler ve ideolojik yakınlıklar üzerine yürür. Sol yelpazedeki partiler birbirleriyle ittifak yapmaya çalışırken, sağcı partiler birbirlerine yakın durur ve işbirlikleri kurarlar. AK Parti’nin Hüda-Par ile işbirliği zemini yakalaması, her iki partinin muhafazakâr kimliğinden kaynaklanmaktadır.
Kanımca siyasi sonuç alma bağlamında, 2023 seçimlerinin en başarılı ittifakını, Hüda-Par gerçekleştirdi. 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde, Kürtlerin azıcık ucundan da olsa iktidara ortak olma mücadelesinde, ilk başarılı hamleyi Hüda-Par gerçekleştirmiş oldu. Bu, asla küçüksememesi gereken son derece önemli bir başarıdır. Yıllarca yasal zeminde siyaset yapmaya çalışan HDP, ilk kez 2015’te, önemli bir oy oranı ve yüksek bir temsille iktidara ortak olma şansı elde etti. Ancak bu şansı basiretsizce elinden kaçıran HDP, bununla da yetinmeyerek Kürtlerin yasal zemindeki tüm kazanımlarını hendek ve çukur siyasetine kurban etti. Daha sonraki süreçte de HDP, bu vahim hatadan, siyasi olarak çok daha büyük bir yanlış yaptı ve yıllardır bu yanlışında ısrar ederek Kürtlere hep kayıp ettirdi. 2015 yılından sonra da HDP’nin yegâne siyasi hedefi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidardan düşürülmesiydi. HDP siyasetinde Kürt meselesinin çözümü ve sözde “demokratik cumhuriyet” talebi ikinci, hatta üçüncü plana düşmüştü. Bu siyasi körlük, öylesine zıvanadan çıktı ki Millet İttifakının kuyruğuna kayıtsız- şartsız takılan HDP, Sayın Kılıçdaroğlu’nun Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ ile gerçekleştirdiği “kayyum” antlaşmasına bile razı oldu.
Eğer bu ülkede, Kürt meselesinin çözümü ve sözde “demokratik cumhuriyet” projesinin önündeki yegâne engel Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, HDP Kürtlere daha büyük acılar ve kayıplar yaşatmadan derhal kendi kendisini fesih etmelidir. Zira Sayın Erdoğan 5 yıl sonra Cumhurbaşkanı olmayacak ve belki de aktif siyasetten tamamen çekilecektir. Ancak gerçek şu ki, Kürt meselesi devam ettikçe bu ülkeye Batılı standartlarda bir demokrasi asla gelemez. Zira Türkiye’nin bir demokrasi sorunu yok, bir adalet sorunu ve bir ekonomik sorunu da yoktur. Bütün bu sorunların ana kaynağı Kürt meselesidir. Türkiye, Kürt meselesini bitirmek amacıyla son 30-40 yılda 3 trilyon dolar harcadı, ancak bir sonuç elde edemedi. Oysa bu mesele özü itibarıyla etnik ve sosyal bir sorundur.
Hüda-Par ne yapmalı?
Öncelikle Hüda-Par, HDP’nin yapmış olduğu hatalardan da ders alarak, pragmatist ve uzlaşmacı bir politikayı esas almalı, programında da vurguladığı gibi Kürt meselesinin kardeşlik esası üzerine, barışçıl bir çözüme kavuşması yolunda siyasi mücadelesini sürdürmelidir. Durum ne olursa olsun, tahrik edici kışkırtmalara kulak asmamalı ve sivil siyaset zeminini iyi kullanmalıdır.
Zira ister solcu, ister liberal veya ister muhafazakâr olsun, hiçbir Kürt HDP ve Hüda- Par arasında bir çatışma istemez. Ancak iki taraf da medeni bir çerçevede ideolojik rekabetlerini sürdürebilirler. Dünya âlem biliyor ki HDP ve Hüda- Par’lı Kürtler aynı anne-babanın evlatları, aynı ailenin çocuklarıdırlar. Dr. Abdurrahman Kasımlo, “insan dostunu seçebilir, ancak kardeşini seçemez” diyordu. Kardeşler, aileden kalan her türlü mirasta (sadece iyi veya kötüde değil, siyasi iflas durumunda bile) ortaktır ve geçinmek durumundadırlar. Salahattin Demirtaş’ın, Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nu “Kürdün elini tutmaya” davet etmesi bizzat kardeşlik hukukundan kaynaklanmaktadır. Çağrıdan da anlaşıldığı üzere Demirtaş HDP ve Hüda-Par’ı farklı kulvarlarda siyaset yapan iki Kürt partisi olarak değerlendirip aralarında bir diyalog olması gerektiğine işaret etmektedir.
Peki Hüda-Par’ın ne yapmalı, nasıl davranmalı? Aslında Hüda-Par’ın programı, partinin ne yapması gerektiği hususunda çok iyi bir rehber niteliğindedir. Öyleyse birkaç ara başlık altında bunlara bir göz atalım.
Devlete bakış
Hüda-Par devleti kutsal bir yapı olarak kabul etmiyor. Klasik liberaller gibi devleti daha çok bir toplum sözleşmesi olarak görüyor. Hüdapar’a göre devlet, “ bir arada yaşamak amacında olan insanların hür ve güven içinde yaşayabilmek, maddi ve manevi yönden kendilerini ve toplumu geliştirebilmek için “insanlar” tarafından oluşturulmuş hukuki ve siyasi bir teşekküldür. İnsanlar tarafından oluşturulmuş bir siyasi teşekkül olması nedeniyle de hiçbir kutsallığı yoktur… Devlet, halka herhangi bir ideoloji dayatamaz.
Sosyal devlet meselesi
Hüda-Par programında sosyal devlet ilkesinin benimsendiği görülmektedir. Hüda-Par’a göre “Devlet, sosyal devlet olmanın bir gereği olarak; sağlıklı beslenme ihtiyacını karşılamaktan aciz, kimsesiz, çocuk, yaşlı ve yardıma muhtaç vatandaşların temel beslenme ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Herkesin barınabileceği bir mesken edinme hakkı vardır. Sosyal devlet, barınma ihtiyacını karşılayamayan kişilerin bu ihtiyacını da karşılar.”
Çalışma hakkı
Hüda-Par çalışma hakkını sosyal devlet ilkesi esası üzerinde ele almaktadır. Parti programında, çalışma hayatında ehliyet ve liyakat vurgusu yapılarak şöyle denilmektedir: “Herkesin adil ve elverişli koşullarda çalışma, işini özgürce seçme ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır. Devlet kurumlarına personel alımlarında, adalet üzerine bir sistem oturtulmalı, adam kayırmaların önüne geçilmeli, ölçü; ehliyet ve liyakat olmalıdır.”
Anayasa meselesi
Hüda-Par programında anayasa ile ilgili olarak şöyle yazılmaktadır: “Vesayetten ve ideolojiden arınmış, sivil bir anayasa acilen yapılmalıdır. Yeni anayasanın başlangıç bölümü kısa ve öz olmalıdır. Etnik vurgu yapılmaksızın insani hak ve özgürlüklere kuvvetli bir vurgu yapılmalıdır.” Bu yaklaşımın demokratik bir yaklaşım olduğu ortadadır.
Seçim barajları
Hüda-Par’ın programında seçimlerdeki baraj ile ilgili olarak şöyle bir belirleme bulunmaktadır: “Seçim barajının kaldırılması temsilde adaletin gereğidir. Yönetimde istikrar için temsilde adaletin feda edilmesi anlamına gelen seçim barajı uygulaması kabul edilemez.” Kısacası Hüda-Par’a göre yönetimden istikrar adına adalett ilkesinden vaz geçilemez.
Seçme ve seçilme
Hüda-Par programında seçme ve seçilme konusu şu şekilde ele alınmıştır: “On beş yaşını ikmâl etmiş ve akıl sağlığı yerinde olan her vatandaş, seçme hakkına sahip olmalıdır. Yaş ve akıl sağlığı dışındaki sınırlandırmaların tamamı kaldırılmalıdır. Hükümlülere, er ve erbaşlara seçme hakkı tanınmalıdır. Seçilme yaşı on sekize indirilmelidir.” Bana göre seçme ve seçilme yaşı ile ilgili kriterler tartışılabilir, zira 18 yaşı seçilme için erken bir yaştır.
Yargı meselesi
Yargıya ilişkin olarak Hüda-Par programında şöyle bir belirlemede bulunulmuştur: “Devlet vatandaşların kanun karşısında eşitliğini sağlamalı, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını teminat altına almalıdır. Yargı siyasetten uzak tutulmalıdır. Siyasi etkilere açık bir yargılama düzeninden kaçınılmalıdır.”
Hüda-Par’a göre Kürtlerin Anayurdu
Hüda-Par programında Kürtler ve yaşadıkları coğrafya şöyle tanımlanmaktadır: “Ortadoğu’nun en eski kavimlerinden biri olan Kürtler; doğuda Zağros Dağları’ndan batıda Toros Dağları’nın doğusuna, kuzeyde Karadeniz Dağları’nın güney kesiminden güneydoğuya doğru Basra Körfezi’nin kuzeyine yaklaşan, kuzeydoğuda Kafkasya içlerine uzanan, güneybatıda Halep’in kuzey hattını bulan Kürdistan diye adlandırılan coğrafyanın merkezinde yoğunlaşan, Kürtçe konuşan bir halktır.”
Ana dilde eğitim hakkı
Hüda-Par programında ana dilde eğitim konusu şöyle ele alınmaktadır: “Dili, ırkı, cinsiyeti, dini ne olursa olsun herkes eğitim ve kendini geliştirme hakkına sahiptir. Hiç kimse dili, ırkı, cinsiyeti, dini veya kılık kıyafeti nedeniyle bu haktan mahrum edilemez. Anadilde eğitim herkes için tabii, insani bir haktır. Çocukları bilmedikleri bir dilde eğitmek eğitimde fırsat eşitliğine de aykırıdır.”
Resmi Dil meselesi
Kürtleri, Türklerle birlikte Türkiye cumhuriyetinin kurucu bir unsuru olarak kabul eden Hüda-Par’ın programında resmi dil hususu şöyle ele alınmıştır: “Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır. Yeterli talep olması halinde anadili farklı olan diğer vatandaşların da kendi dillerinde eğitim alabilmelerinin önü açılmalıdır.”
Vatandaşlık tanımı
Hüda Par, “Türklük” esaslı dışlayıcı vatandaşlık anlayışını reddederek şöyle söylemektedir: “Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere, anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hâkim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem terk edilmelidir. İsimleri değiştirilen yerleşim yerlerine eski adları geri verilmelidir.”
Yerinde yönetim anlayışı
Hüda Par, parti programında yerinde yönetim anlayışı benimsediğini açıklamaktadır: “Katı merkeziyetçi yönetime son verilerek yerel yönetimler güçlendirilmeli ve tüm yerel yöneticiler halk tarafından seçilmelidir… Merkeziyetçi yönetim, hantal bir yapıya sahip olduğundan ve de her bölgenin sorunları ve anlayışları farklılık arz ettiğinden bu sorunların bir tek merkezden insanları memnun edecek bir şekilde çözümü zordur.”
Dini ve etnik azınlıklar konusu
Hüda Par, dini ve etnik azınlıklar konusunda AB’nin Kopenhag kriterlerinde dile getirdiği anlayışla uyumlu bir tutum benimsemektedir. Parti programında şöyle yazılmaktadır: “Hukuk karşısında herkes eşittir… Kamu hizmetlerinin verilmesinde ayrımcılık yapılamaz. Devlet, vatandaşları arasında etnik köken, din, mezhep, dil ve benzeri sebeplerden dolayı ayrımcılık yapamaz. Azınlıkların inançları, anayasal güvence altına alınmalıdır.”
Hüda-Par’ın Türkiye’deki ana akım siyasetinin bir parçası olmaya gayret etmesi ve iktidarla uzlaşmaya çalışması, doğru bir perspektiftir. Zira başta Kürt sorunu olmak üzere, ülkedeki tüm sorunların çözümü ya iktidar olmak veya iktidarla ortak bir zemin bulmaktan geçiyor. Velhasıl Türkiye siyasetinde bütün yollara Ankara’ya çıkıyor. Eğer bir siyasi parti orta ve uzun vadede tek başına iktidar olma imkânından yoksun ise, iktidar olabilecek bir yapıyla ittifak kurmaya çalışarak, kısmen de olsa bazı hedeflerine varması, temsil ettiği kitleyi yanında tutabilmesi açısından da önemlidir. HDP şimdiye kadar milyonlarca Kürt seçmeninin oyunu hiçbir siyasi kazanca çevirmeyi başaramadı. Buna rağmen MHP ve MHP çizgisinden gelen sağcı ve aşırı milliyetçi partiler, yıllardır bu politikayı başarıyla uygulamaktadırlar.
Sosyolojik bir temele dayanmayan hiçbir siyasi hareket kitleselleşemez. Kürtler geleneksel olarak dindar bir toplumdurlar. Kürt toplumunda, tarih boyunca çok güçlü bir muhafazakâr damar hep var ola gelmiştir. Bu muhafazakâr damar Şeyh Sait, Şeyh Abdüsselam Barzani ve Şeyh Ubeydullah Nehri’ye kadar uzanır. Bu tarihsel geleneğe bağlı olan muhafazakâr Kürtler aşağı yukarı şu anlayışı savunur: Kürt halkının da İslam ümmeti arasında hak ettiği siyasi statüye kavuşması ve Kürtlere yapılan haksızlıkların giderilmesi. Hüda Par, doğru ve sağlıklı bir yaklaşımla bu güçlü muhafazakâr kitlenin siyasi zemindeki temsilcisi rolünü üstlenebilir.
Şayet Hüda Par, bir bütün olarak Kürtlerin, başta ana dilde eğitim hakkı olmak üzere; programında da vurguladığı gibi; dil, kültür ve yerinde yönetim taleplerini öncelikli politikası haline getirirse, Kürt meselesinin çözümü ve demokrasinin Türkiye’deki gelişimine ciddi katkılar sağlayabilir. Ancak eğer HDP’nin yıllardır yaptığı gibi, bu talepleri bir kenara bırakıp sözde “demokratik cumhuriyet” gibi soyut talepler peşine düşerse, kayıp eder. Kısacası Hüda Par, Kürtlerin meşru taleplerini bir kenara itip, “Türkiye ve İslam âlemini” kurtarma siyasetine soyunursa, muhafazakâr Kürtlerin kitle partisi olma şansını yitirir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.11.2024
29.03.2024
18.07.2023
9.06.2023
20.05.2023
13.03.2023
15.11.2022
29.07.2022
7.03.2022
15.11.2021