Abdullah Kıran
HEP, DEP süreciyle başlayıp bugün DEM olarak adlandırılan siyasi parti, 7 Haziran 2015 seçimlerden bu yana siyaset üretemiyor. 2024 yerel seçimleri DEM parti ve temsil ettiği gelenek açısından “son dem” olabilir. Şayet “son dem” ve son dönem olmazsa bile, bu partinin giderek marjinalleşeceğini düşünüyorum. DEM Parti ve önceki halefi partilerin ağırlıklı olarak Kürt kitlesine dayandığını biliyoruz. Bu partilerin seçmenlerinin en az %95’nin Kürtler olduğu bir sır değil. Partinin tabanını oluşturan Kürt seçmenin, DEM Parti’nin siyasetinin belirlemesinde bir etki ve ağırlığının olmadığı son birkaç seçimde net olarak ortaya çıktı.
Peki Kürtler, hiçbir karşılık almadan ilelebet, kayıtsız ve şartsız olarak DEM Parti’yi mi destekleyecekler? Kürtler DEM Parti’ye mecbur ve mahkûm mudurlar? Bence değiller ve Kürt kitlesi, DEM Parti’nin her seçim sonrasında milyonlarca oyu götürüp çöp kutusuna atmasına artık rıza göstermeyeceklerdir. Siyaset bir sonuç alma sanatıdır ve aklı başında her Kürt, oyu, emeği ve çabasının boşa gitmesini istemez. Aslında Kürt seçmen, DEM Parti’nin “siyasetsizliğini” 2018 Genel Seçimlerinden bu yana adım adım cezalandırmaktadır. 2018 seçimlerinde, 5.865.977 oy alarak %11,70 ile üçüncü parti olan HDP, 2023 seçimlerinde 4.803.774 oy alarak %8.80’e geriledi. 2023 Seçimlerinin en büyük kaybedeni HDP-YSP, birkaç gün sonra gerçekleşecek olan yerel seçimlerde, bölgedeki kimi belediye başkanlıklarını kazansa dahi, siyaseten en çok kaybedecek parti olma yolunda ilerliyor.
CHP Kuyrukçuluğu Kazandırmıyor
7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana DEM Parti adeta CHP’ye çalışıyor ve CHP’nin yedek bir partisi gibi duruyor. CHP Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Burcu Köksal gibi siyasiler, “seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi’nin kapıları DEM Parti hariç bütün siyasi partilere açık olacak” şeklinde, dobra açıklamalar yapmazlarsa, çoğu DEM’li gönüllü olarak çoktan CHP için canla başla çalışacaktı. Ancak CHP’deki Burcu Köksal’lar partideki marjinal bir kesimi temsil etmiyorlar, kim ne derse desin onlar CHP’nin asil sahiplerdir. CHP’nin gerçek zihniyetini temsil ediyorlar. Uzun yıllar CHP’de siyaset yapmış, parlamentoda bulunmuş ve partinin en üst organlarında hizmette bulunmuş bir ağabeyimiz bana şunu söylemişti: “1970’lerde CHP’de siyaset yapmaya başladığımızda, gençliğin de vermiş olduğu heyecanla, CHP’yi dönüştürüp demokratik bir çizgiye çekeceğimizi düşünmüştük. Ancak yıllar sonra gördük ki, CHP bizleri kendisine benzetmiş.”
DEM Parti, CHP’nin kuyruğuna takılmakla CHP’yi Kürtlerin dil, kültür ve Kürd olarak yaşama hakkına saygı duyan bir çizgiye çekemez. Önceki seçimlerde olduğu gibi, olsa olsa kendisini Zafer Partisi ile yan yana CHP seçim otobüsünün arka koltuklarında bulur. Siyaset Bilimi penceresinden, DEM Parti’nin “iktidar” olan bir MHP ile bir araya gelmesi ve ortak bir noktada buluşmasının bir açıklaması ve maruzatı vardır, ama Kürtlerin varlığını inkâr eden ve yabancı düşmanlığı hususunda katıksız bir ırkçılık yapan Zafer Partisi ile muhalefet partisi iken ortaklık yapmasının bir izahı yoktur. DEM Parti, CHP’yi kurumsal İttihatçı ve Kemalist çizgiden saptıramaz; ancak kendisi Kemalist olabilir.
CHP kuyruğuna takılan DEM Parti’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana yaptığı yegâne şey, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığıdır. DEM Parti bu işi o kadar abarttı ki, sanki AK Parti düşer ve Cumhurbaşkanı Erdoğan giderse, başta Kürt sorunu olmak üzere, bu ülkenin bütün sorunları çözülecek. Oysa bu külliyen yanlış bir politikadır ve başta Kürtler olmak üzere, bütün ülkeye zarar veriyor. Bütün yanlış ve eksikliklerine rağmen, halen AK Parti’den daha demokratik bir muhalefet partisi siyaset sahnesinde yok. Bugün ki Türkiye şartlarında, DEM Parti’nin de tek başına iktidar olma şansı olmadığına göre, Kürt meselesinde çözümün muhatabı olarak AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başka kimse görünmüyor. Nitekim son dönemde DEM Partili eski siyasetçilerden Ahmet Türk, Leyla Zana ve Salahattin Demirtaş da bu gerçeği dile getirmeye başladılar.
DEM Parti Siyasette Uzlaşmacı ve Pragmatist Davranamıyor
İşin özü şudur: Kürtler kendi sorunlarını ya iktidar olmak ya da iktidarla anlaşma zemini yaratarak çözebilirler.
DEM Parti siyasette iki önemli şeyi yapmıyor veya yapmak istemiyor. Bunlardan ilki uzlaşmacı olmak, ikincisi ise pragmatik davranmak. Siyasette bu iki önemli ögeyi es geçen DEM Parti, CHP kuyrukçuluğu yaparak siyasi dengelerin AK Parti aleyhine değişmesine yol açıyor. Aslında, özellikle yerel seçimlerde AK Parti’nin DEM parti kitlesinden gelecek seçmenlerin oylarına ihtiyacı yok. Dikkat Kürtler demiyorum, DEM Parti seçmenleri diyorum. Çünkü her partinin az-çok bir Kürt tabanı var. Eğer DEM Parti seçmeni Türkiye genelinde, her tarafta kendi adaylarıyla seçimlere katılır ve cidden çalışırsa, nerdeyse bütün büyük şehirleri AK Parti rahatlıkla kazanır. Ancak CHP, DEM Parti seçmeninin desteği olmadan, başta İstanbul olmak üzere, hiçbir büyük şehri kolay kolay alamaz.
Şöyle bir örnek verelim: İki güreşçi mindere çıkıyor. Biri rakibine karşı bariz olarak güçlüdür. İkili rekabette rakibini nakavt edecek ve şampiyon olacak. Ancak her seferinde üçüncü bir güreşçi, mindere çıkıp zayıf rakibi destekliyor ve güçlü olanın şampiyon olmasını engelliyor. CHP- AK Parti rekabetinde, DEM Parti yıllardır bunu yapıyor. Tabi maç bittikten sonra, güçlü sporcu güreşe dışarıdan müdahale ederek kendisine kaybettiren üçüncü sporcuyu bir güzel pataklıyor ve bu kez üçüncü sporcunun hakkıyla kazandığı belediyelere de “kayyım” atıyor. Peki bu arada, “destekle” şampiyon olan sporcu ne yapıyor? Asıl olarak ne yaptığını herkes biliyor ve görüyor. Ama Allah var bazen “Kemalist” Kütrleri de sevindiriyor. Mesela Diyarbekir’de, seçimleri kendilerine kazandıran DEM Parti’li yöneticilere, Mustafa Kemal Posteri hediye ediyor.
DEM Parti Kürt Meselesinin Çözümünü Kurban Ediyor
DEM Parti Kürt meselesinin çözümünü Türkiye’deki iç siyasi dengelere kurban diyor. Siyasette uzlaşmacı ve pragmatik davranmadığı için Kürtlere kaybettiriyor. CHP’nin Kürt seçmenin desteğiyle İstanbul seçimlerini kazanması AK Parti’yi iktidardan düşürmeyecektir. Ancak Kürt meselesinin 4-5 yıl daha geleceğe ertelenmesi bütün ülkeye kaybettirir. Üstelik Kürtler kaybederken Türkiye kazanmıyor. Kürt sorunu çözümsüz kaldığı sürece bütün ülke hem maddi hem de manevi bir zarara uğruyor. Örneğin, Şubat 2023’te meydana gelen Maraş Depremi 10 ilimizi viraneye çevirip on binlerce canımızı alırken, Türkiye ekonomisi için 104 milyar dolarlık bir kayba yol açtı. Oysa son 20-30 yıldır devam eden ve ağırlıklı olarak askeri yöntemlerle “çözülmeye” çalışan Kürt sorunu, on binlerce insan kaybı, milyonlarca yurttaşın yerinden çıkmasının yansırsa, Türkiye ekonomisine 3 trilyon dolardan fazla maddi bir yük yarattı. Bir türlü çözüme kavuşturamadığımız ve hep geleceğe havale edilen Kürt meselesi, bu güne Türkiye ekonomisine Maraş Depremi’nden 30 kat daha büyük bir zarar vermiştir.
DEP Parti, CHP’nin peşine takılıp Kürt sorununu dil, kültür ve kimlik bağlamından koparıp Türkiye’deki iç siyasi dengelere kurban ederken, Kürt siyasetinde radikal bazı uçların da ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Sevgili Onur Erkan 19 Mart 2024’te Serbestiyet Sitesinde, “Newroz’da ortaya çıkan Kürt Naziler: Kurdên Nasyonalist” adlı bir haber yayınladı. Kürt siyaseti makul ve demokratik bir zeminde Kürt dili, kimliği ve özgürlükler konusunda herhangi bir sonuca ulaşmayınca, bundan sonraki süreçte, Kürtler arasında aşırı milliyetçi ve ırkçı yapıların ortaya çıkma ihtimali daha da yükselecektir.
DEM Parti İstanbul ve diğer büyük şehirlerde, AK Parti ve CHP arasındaki denklemi, Kürtlerin temel taleplerini bir tarafa bırakarak, son birkaç seçimde olduğu CHP lehine değiştirici bir politika izlerse, daha önce de olduğu gibi AK Parti buna sessiz kalmaz. Ancak DEM Parti, başta İstanbul olmak üzere, var gücüyle kendi adayları için çalışır ve en yüksek oyu elde etmek için çabalar ve siyasette üçüncü yol olarak adlandırdığımız hattı izlerse, her açıdan karlı çıkar. Birincisi, böyle bir durumda AK Parti, DEM’in kazandığı belediyelere “kayyım” atamak için heveslenmez. İkinci olarak, Kürt meselesinde yeni bir yumuşama ve barış sürecinin önü açılabilir. Üçüncüsü, seçimlerde yüksek bir oy alarak güçlü çıkan DEM Parti, demokratik siyasetteki yerini sağlamlaştırır. Aksi takdirde Kürt seçmen, DEM Parti’ye olan desteğini geri çeker ve son seçimlerde hızla kan kaybeden DEM Parti, giderek marjinalleşir ve belki de önümüzdeki seçimlerde olmaz.
Şimdi can alıcı soru şudur: Salahattin Demirtaş, seçime birkaç gün kalmışken, DEM Parti’lileri kendi partilerine oy vermeye güçlü ve kararlı bir mesajla davet eder mi? Böyle bir çağrı, önümüzdeki dönemde Kürt meselesinde izlenecek siyasetin yol haritasını belirleyecektir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2025
26.11.2024
29.03.2024
18.07.2023
9.06.2023
20.05.2023
13.03.2023
15.11.2022
29.07.2022
7.03.2022