Abdullah Kıran
Yıllardır görmek isteyip bir türlü göremediğim ülkelerden biri, belki en önemlisi Mısır’dı. 2023 yılının Şubat ayında birkaç günlüğüne de olsa Mısır’ı ziyaret ederek hasretimi gidermiş oldum. Mısır denince akla iki şey gelir: Nil nehri ve elbette, Antik Dünyanın Yedi Harikası arasında sayılan, Kahire yakınlarındaki Mısır Piramitleri. Tarihin babası olarak kabul edilen Herodot, “Mısır, Nil nehrinin bir armağanıdır” der. Eğer Nil nehri olmasaydı, muhtemelen bugün Mısır medeniyetinde söz edemeyecektik.
Nil’in armağanı bir medeniyet
Öyleyse önce, biraz Nil’den söz ederek konuya girebiliriz. Kaynağı Burundi olarak kabul edilen Nil Burundi, Ruanda, Zaire, Kenya, Tanzanya, Uganda, Etiyopya, Sudan ve son olarak Mısır olmak üzere, dokuz Afrika ülkesi arasında paylaşılır ve neredeyse koca bir kıtaya can verir. Nil’in Burundi’den Mısır’daki delta ağzına kadar olan mesafesi 6695 km’dir. Yaklaşık 7000 kilometreyle Nil, dünyanın en uzun nehridir. En büyük kaynakları Victoria Gölü ve Beyaz Nil’dir. Nehri oluşturan iki büyük koldan Beyaz Nil ve Mavi Nil, Sudan sınırları içindeki Hartum şehri yakınlarında birleşir.
Nil nehri, Akdeniz’e ulaşıncaya kadar üç farklı iklim kuşağını aşar. Bunlar sırasıyla Güney Sudan’daki astropikal iklim, Sahra Çölü iklimi ve ardından yarı kurak Akdeniz iklimleridir. Dünyadaki diğer hiçbir nehir, böylesine farkı iklim özellikleri olan bölgeleri aşmaz ve onları birbirine bağlamaz. Winston Churchill, Nil’in dev bir palmiye ağacına benzediğini söylemiştir. Hakikatten Nil, kökleri Orta Afrika’ya kadar uzanan dev bir palmiye ağacı veya dev bir çınar ağacı gibidir. Şayet Nil olmasaydı koca Afrika kıtasının neredeyse on ülkesi tamamen çöl olabilirdi.
Nil nehrinin su potansiyeli yaklaşık olarak 80 milyar m3’tür. Bu miktar Dicle ve Fırat nehirlerinin yıllık su potansiyeline denk gelmektedir. Ancak yağış ve iklim koşullarına bağlı olarak Nil’in yıllık ortalama su potansiyelinde zaman zaman dramatik değişiklikler oluşabilmektedir. [1]
Diyar-ı Mısır’a varışımız
Mısır gezisine, 5 Şubat 2023’te Şarm el Şeyh şehrini ziyaret etmekle başladık. Geziyi sevgili arkadaşlarım Prof. Dr. Nurullah Ulutaş ve Doç. Dr. Ahmet Utku Özensoy ile birlikte gerçekleştirdik. Şarm el Şeyh, Sina yarımadasının güney ucunda, Sina Dağlarının eteklerinde, Kızıldeniz kıyısında yer alan turistik bir kenttir. Mısır’ın en önemli tatil kentlerinin başında gelen Şarm el Şeyh’te, dünyanın farklı ülkelerinden gelen turistler tatillerini geçirir. Mısır, sıcak bir iklim kuşağında yer aldığı için, turistler genellikle kış aylarında Şarm el Şeyh’e gitmeyi tercih eder. Zira buradaki sıcaklık yaz aylarında 55 derece civarında seyrediyor.
Şarm el Şeyh’in, Sina yarımadasının güney ucunda, Sina Dağlarının eteklerinde kurulmuş olduğunu söylemiştik. 2285 metre yüksekliğindeki Sina Dağı, Kızıldeniz kıyısındaki Şarm el Şeyh kentine bambaşka bir hava katmaktadır. Meşhur Sina Çölü, Sina Dağlarının eteklerinde yer almaktadır. Tevrat’a göre Yahudiler, Musa önderliğinde Mısır’dan çıktıktan sonra, “vaat edilen topraklar” olarak bilinen Kenan Diyarı’na (Filistin) geçmeden önce kırk yıl Sina Çölü’nde yaşamışlardır. İbranilerin (Yahudiler, Museviler) Har Sinai, Arapların Cebel Sina dediği Sina Dağı, Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık gibi üç büyük İbrahimî dinin çıkış noktası olarak da kabul edilebilir. Çünkü Sina Dağı veya namı diğer Tur-i Sina, Hz. Musa’ya Tevrat’ın verildiği yer olarak bilinir. Tevrat’a göre Tanrı, arada bir perde olmak kaydıyla Sina Dağı’nda Hz. Musa ile görüşmüş ve kendisine On Emir vermiştir. Bugün bütün İbrahimî dinlerin aşağı yukarı kabul ettiği bu On Emir şunlardır: (1) Benden başka tanrın olmayacak. (2) Kendin için yontma put yapmayacaksın. Hiçbir şeyin resmini yapıp tapmayacaksın. (3) Tanrının adını boş yere ağzına almayacaksın. (4) Cumartesi gününü [Hıristiyanlıkta Pazar, Müslümanlıkta Cuma] daima hatırlayıp onu kutsal bileceksin. (5) Babana ve annene hürmet edeceksin. (6) Öldürmeyeceksin. (7) Zina yapmayacaksın. (8) Çalmayacaksın. (9) Komşuna karşı yalancı şahitlik yapmayacaksın. (10) Komşunun evine tamah etmeyeceksin; komşunun eşine, kölesine, cariyesine, öküzüne, eşeğine, hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.[2]
Şarm el Şeyh’i Mısır’ın diğer illerinden ayıran en temel özellik, sırf görünüşte de olsa buranın son derece seküler bir yapıya sahip olmasıdır. Bir tatil beldesi olarak öne çıkan bu şehirde, herkes alabildiğinde özgür bir şekilde giyinmekte, şehir halkının dünyanın farklı ülkelerinden gelen turistlerin giyim ve kuşam tarzlarına alışık olduğu anlaşılmaktadır. Doğrusu buranın, Türkiye’nin turistik beldelerinden pek bir farkı yoktur. Mısır’ın turizme önem verdiği, Şarm el Şeyh ve Hurgada gibi tatil beldeleri aracılığıyla modern dünya ile bir bağ kurmaya çalıştığı gözlemlenebilmektedir. Şehrin merkezî yerlerinde turizm polisi noktalarının varlığı, Mısır’ın bu politikaya önem verdiğini ve benimsediğini göstermektedir.
Şarm el Şeyh’i turistler açısından cazip kılan önemli bir husus da, buradaki konaklama ve yemek fiyatlarının, Türkiye ve Avrupa’ya göre çok daha ucuz olmasıdır. 4-5 yıldızlı otellerde, iki üç kişilik yerler 50-60 dolara bulunabilirken, orta düzeylerdeki otellerde biraz daha ucuza konaklanabilir. Bu arada temizlik ve hijyen açısından Mısır, Türkiye ile asla karşılaştırılamaz. Bu anlamıyla Mısır, çok titiz insanların katlanabileceği bir ülke değil. Mısır’ı ziyaret edecek olanlar temizlikte “self servis” ilkesini dikkate almalıdır. Yemeklerde, genellikle deniz ürünlerini tercih etmelerini öneririm.
“Pazarlık sünnettir”
İslam’da “pazarlık sünnettir” denir. Hakikaten pazarlığın sünnet olduğunu birkaç yıl önce Ürdün’de gördüm ve Mısır’da çok daha iyi anladım. Bir kere, turistler için bir mal veya hizmetin fiyat sınırı yoktur. Satıcı ne koparabilirse veya kaça “okutabilirse” onun için kârdır. Alışverişte dolar ve Mısır pound’u (Cünah) kabul edilir. Bir dolar yaklaşık olarak 30 Mısır pounduna denk gelir. 100 doları otelde bozmaya kalktığınızda 3000 pound yerine 2700 pound alırsınız, ama döviz bürolarında 3000 eder. Bir satıcının 20 dolar dediği şeyi, pazarlık sonucu 10 veya 7-8 dolara satın almak mümkündür. Daha aşağısı sizin pazarlık maharetinize bağlıdır. Özellikle hediyelik eşya satanlar, âdetâ insanın yakasına yapışır. Eğer bir şeye göz atmış veya fiyatını sormuşsanız, satıcı sizi bezdirerek fiyatını sorduğunuz şeyi aldırmaya çalışır ve çoğunlukla da bu işte başarılı olur.
Mısır’da taksiciler taksimetre kullanmaz. Gideceğiniz yeri siz söyler ve onun için taksici ile pazarlık yapmaya başlarsınız. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi, Mısır’da da taksici esnafı çoğunlukla fırsatçıdır (lütfen dürüst ve erdemli taksici kardeşlerimiz alınmasın). Öyle ki, 2 dolara gideceğiniz yere 20 dolar veya çok daha fazlasına da gidebilirsiniz. Eğer biraz Arapçanız varsa ve Arapça pazarlık yapabiliyorsanız, sakın İngilizce veya başka bir dil konuşmaya çalışmayın derim.
Bu arada ufak bir parantez açıp sonra yolumuza devam edelim: Mısırlıların ve bir bütün olarak Arapların, farklı diller konuşmak hususunda Türklerden çok iyi olduğunu söylemek durumundayım. Galiba Ortadoğu’nun en “dil yoksulu” halkı Türklerdir. Osmanlı döneminde, ortalama bir Osmanlı vatandaşı en az üç lisan konuşurdu. İttihatçı ve Kemalist politikalar Modern Türkiye’yi dilsel farklılık ve zenginlik açısından çorak bir ülkeye dönüştürdü. Doğrusu Arap ülkelerinin baskıcı rejimleri de “ötekileştirme” politikaları açısından Kemalistleri taklit etmeye çalıştılar, ama onlar kadar başarılı olamadılar. Tüm dezavantajlarına rağmen, şu anda Ortadoğu’nun en “dil zengini” halkı Kürtlerdir; ortalama bir Kürt en az iki lisan konuşur.
Bir iki gün İskenderiye ve Kahire’de defalarca taksiye bindikten sonra, Mısır’da Uber ve In-Drive diye iki sistemin yaygın olduğunu öğrendik. Her iki sistemin de en önemli özelliği, ödeyeceğiniz paranın sistem üzerinde önceden belli olmasıdır. Özellikle In-Drive sisteminin Mısır’da çok fonksiyonel olduğunu anladık. Kahire’den, şehrin yaklaşık 20 km dışındaki Piramitlere giderken, In-Drive ile taksi çağırdık ve şansımıza oldukça güzel bir cip geldi. Fiyatı 80 Mısır poundu idi; yani yaklaşık 50 TL. Oysa normal taksi ile gitmeye kalksaydık, en az 20 dolar ödememiz gerekirdi.
Mısır’da trafik
Mısır’da trafik tam anlamıyla bir keşmekeştir. Henüz gitmeden, Kahire’den bir araba kiralayıp İskenderiye ve diğer birkaç yere öyle gitmeyi düşünmüştük. Ancak Mısır trafiğine şahit olunca, bu ülkede araba kullanılamayacağını hemen anladık. En iyisi, şehir içinde taksi ile seyahat edip, şehirlerarası yollarda otobüsü tercih etmektir. Ancak taksilerin tamamı oldukça eski model, Rus yapımı Lada’lardır. Trafikte sadece arabalar yoktur; faytonlar ve özellikle üç tekerlekli, Hintlilerin rişka dedikleri araçlar da oldukça fazladır. Trafikteki araçların bakımı veya sağlamlığı önemli değildir; yeter ki hareket edebilsinler. Dikkatimi çeken bir husus da, çoğu arabanın farlarının yanmamasıydı. Akşam Tahrir Meydanı’nda dururken, peş peşe geçen dört aracın da farlarının yanmadığını fark ettim. Belli ki Mısır’da bizdeki gibi araç muayene istasyonları söz konusu değildir.
Mısır’da, büyük şehirlerde, çok kalabalık yerlerde bile trafik ışıkları yoktur. Yaya olarak karşıdan karşıya geçerken çok dikkat etmek gerekir. Burada, yayaların geçme önceliği bir yana, geçiş hakkının olduğundan bile şüpheye düşer insan. Ben bir iki kez az kalsın araba altında kalıyordum. Trafiğin sıkışık olmadığı durumlarda, arabalar çok hızlı geçer. Muhtemelen şehir içinde hız cezası kesilmemektedir.
Şehirlerarası yolculuklar genellikle otobüs ile yapılır. 6 dolar otobüs parası ödediğiniz yerde, bavulları yerleştirmekle görevli şahıs, yabancı olduğunuzu fark ettiğinde sizden ayrıca 5 dolar ister. Bu neyin parası diye sorduğunuzda, “ben maaşımı bundan alırım” diye cevap verir. Şarm el Şeyh’ten Kahire’ye giderken sıkı bir pazarlıkla bavul görevlisini 3 dolara razı ettik. Şehirlerarası dört otobüs yolculuğu yaptık ve her seferinde bavul görevlileriyle bir nevi “pazarlık” yapmak zorunda kaldık. Bu arada, Mısır’daki en yaygın ve en ünlü otobüs firmasının Go Bus olduğunu daha ilk günden öğrenmiş olduk. İki gece yolculuk yaparken çok üşüdük. Hiç kimseden pek ses çıkmayınca, ilk yolculukta ben kalkıp şoföre gittim ve neden kaloriferleri yakmadığını sordum. Şoför bana, “buradaki hiçbir otobüste ısıtma sistemi yoktur” dedi. Ben önce şaka yapıyor sandım. Meğer hakikaten Mısır’daki otobüslerde ısıtma sistemi yokmuş. Zaten gece yolculuğuna hazırlıklı gelmiş bazı yolcularda battaniye vardı. Gündüzleri hava sıcak olsa da, çöl ikliminde geceleri bayağı soğuk olur. Kahire ve İskenderiye’de de akşam soğuktan dışarıda fazla oturulmuyordu.
Mısır’da şehirlerarası yolların çoğunlukla duble yol olduğunu, kimi yerlerde yol bakım ve yapımının devam ettiğini gördüm. Doğrusu bu kadar güzel yolları görünce şaşırdım. Luxor’da, taksisiyle birkaç saat gezdiğimiz Cemal gayet konuşkan bir kişiydi. Kendisine bu yolların ne zaman yapıldığını sorduğumda, bütün bu duble yolların son birkaç yılda Sisi döneminde yapıldığını söyledi. Yol yapımında orduya ait şirketlerden yararlanılıyormuş.
Mısır’da kimle ülkedeki siyasi durumu konuşmaya çalışsam, sağlıklı cevaplar alamadım. Herkesin, hemen hemen bütün taksicilerin bu konuda çok ketum olduğunu gördüm. Dolaylı sorularla bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Çoğuna Arapça “Ya eği fi hurriye?” (Kardeş özgürlük var mı) diye sorduğumda, genellikle gülerek “Wellahi mafiş” (Vallahi yok) diye cevap veriyorlardı. Bir de, bindiğimiz bütün taksilerde müzik yerine radyoda Kuran-ı Kerim okunmaktaydı. Ben kime “bir müzik kanalı yok mu?” diye sordumsa, tatmin edici bir cevap alamadım. Bir iki taksici, “biz Kuran’ı çok seviyoruz. Onu dinlemeyi tercih ediyoruz” diye geçiştirdi. Dünyadaki en iyi Kuran hatiplerinin neden çoğunlukla Mısırlı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
[1] Abdullah Kıran, Ortadoğu’da Su, Kitap Yayınları.
[2] Kitab-ı Mukaddes (Tevrat), Levililer. Bölüm:19.
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları








































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2025
26.11.2024
29.03.2024
18.07.2023
9.06.2023
20.05.2023
13.03.2023
15.11.2022
29.07.2022
7.03.2022