Abdullah Kıran
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması beklenen bir gelişmeydi. Çoğumuz bu saldırının, Rusya’nın Ukrayna sınırları dâhilinde bağımsız devletler olarak ilan ettiği Luhansk ve Donetsk bölgeleriyle sınırlı kalacağını düşünmüştük. Doğrusu ben savaşın ilk gününde bile, Ukrayna’nın diğer şehirlerine yönelik saldırıları, ülkedeki silah ve mühimmat depolarını yıkma ve lojistik ikmal hatlarını bertaraf etme hamlesi olarak değerlendirmiştim. Ancak Rusya Devlet Başkanı Putin, tarihte Ukrayna diye bir devletin olmadığını, buraların Rusya’nın bir parçası olduğunu ileri sürerek, asıl amaçlarının tüm ülkeyi işgal etmek olduğunu dünyaya ilan etti.
Önce demokrasi vadetmişti
Vladimir Putin, 1999 yılından beri Rusya’nın kaderini belirleyen tek adam olarak tarih sahnesinde yer aldı. Boris Yeltsin’den iktidarı devraldıktan sonra güç piramidinin tepesine oturan Putin, Rusya halkına, gelecekte takip edecekleri yegâne yolun demokrasi olacağını; Rusya Federasyonu sınırları dâhilinde sürekli reformlar yapacağını; insan haklarına, serbest seçimlere ve ifade özgürlüğüne önem vereceğini; Batılı devletlerle işbirliği yapacağını söylemişti. Bütün bunların da ötesinde, “benim bu koltukta sürekli oturmaya niyetim yok” diyerek güven vermeye çalışmıştı.
Ancak hiç de öyle olmadı. Yıldan yıla güçlenerek mutlak otoritesini pekiştiren Putin, emperyal saldırganlık politikalarına sarılırken, Batı demokrasilerine olan öfkesini gizleme ihtiyacı duymadı. Aslında Rusya’nın tekrar emperyal bir güç olma yolundaki macerası daha Yeltsin döneminde (1991-1999) başlamıştı. İktidarının son döneminde Yeltsin, Rusya Federasyonu’ndan ayrılmak isteyen Çeçenistan üzerine ordu gönderip Çeçen halkına karşı amansız bir savaş başlatmaktan geri durmadı. Putin, Yeltsin’in açmış olduğu bu yolda daha kararlı adımlarla yürüdü.
Sonrası Batı düşmanlığı
Eski Sovyetler Birliği sınırları dâhilinde yer alan ve sonradan bağımsızlıklarını ilan eden herhangi bir ülkenin Batı’ya yakınlaşması, hele bir de AB ve NATO üyeliğini hayata geçirmeye çalışması, Putin’in asla hazmedemeyeceği bir durumdu. Gürcistan NATO üyeliğinden söz edince 2008’de Rusya’nın işgaline uğramış; savaşın sonunda Gürcistan sınırları içinde yer alan Güney Osetya ve Abhazya tek taraflı bağımsızlık ilan etmiş ve hemen Rusya tarafından bağımsız devlet olarak tanınmışlardı. 2014’deki Donbass Savaşı’ndan sonra, Ukrayna sınırları içinde ama Rusya’nın desteğiyle, 7 Nisan 2014’te Donetsk Halk Cumhuriyeti, üç hafta sonra, yani 28 Nisan 2014’te de Luhansk Halk Cumhuriyeti kuruldu. 21 Şubat 2022’de Rusya Devlet Başkanı Putin, her ikisini bağımsız devletler olarak tanıdığını dünyaya duyurdu.
Putin’in bugünlere gelmesinde, her işgal ve müdahaleden sonra Batı’nın tekrar tekrar kendisine kucak açması büyük bir rol oynadı. 2008 Gürcistan işgalinden sonra Putin’e zeytin dalı uzatan ilk Batılı lider ABD Başkanı Obama (2009-2017) oldu. Gürcistan işgalinden ötürü herhangi bir yaptırımla karşılaşmayan Putin, gene Obama döneminde, 2014 yılında Kırım’ı da topraklarına ilhak etti. Obama’dan sonra başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump da ağırlıklı olarak Çin ile uğraşırken mevkidaşı Putin’le iyi geçindi. Öyle ki, Trump’un seçilmesinde Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale etmesinin etkileri uzun süre konuşuldu. Ancak Putin’i en çok şımartan Batılı lider, Almanya’yı 16 yıl idare eden Angela Merkel’den başkası değildi. Merkel Doğu Almanya’da büyümüştü ve Putin’in dilinden en iyi anlayan lider olarak kabul edilirdi. Buna ve ABD’nin tüm karşı koymalarına rağmen, enerjide ülkesini % 50-55 oranında Rusya’ya bağımlı hale getirdi. Yaklaşık 11 milyar dolara mal olan Kuzey Akım 2, son anda devreye girecekken, Olaf Scholz hükümeti Ukrayna’nın işgali üzerine Kremlin’e rest çekti.
İllâ enerji, illâ enerji!
Yapımına 2018 yılında başlanan, 1230 km uzunluğundaki Kuzey Akım 2 projesiyle, Rusya doğal gazının, transit ülkeler olmaksızın, Baltık Denizi üzerinden direkt Almanya’ya taşınması amaçlanmaktaydı. Kuzey Akım hattıyla Avrupa’ya 55 milyar metreküp doğalgaz sevk eden Rusya, yapımı Eylül ayında tamamlanan Kuzey Akım 2 projesiyle bir 55 milyar metreküp daha sevk ederek, toplam sevkiyatını 110 milyar metreküpe çıkaracaktı. Boru hattına doğalgaz verilmişti bile; ancak hattın Almanya’daki ruhsatlandırılma ve Avrupa Birliği’ndeki onay süreçleri tamamlanmamıştı. Rusya enerji şirketi Gazprom, Ukrayna üzerinden doğal gaz sevkiyatı yapabilmek için altyapının yenilemesi gerektiğini ileri sürerek, transit geçiş ücretleri olmaksızın Kuzey Akım 2 üzerinden Avrupa’ya daha ucuza gaz verilebileceğini savunmaktaydı. Ancak asıl amaç Ukrayna’nın bypass edilmesiydi. ABD, Rusya’nın Kuzey Akım 2’yi “jeopolitik bir silah” olarak kullanacağı ve Avrupa’yı Rusya’ya büsbütün bağımlı hale getireceği teziyle, daha ilk baştan projeye karşı durdu. Rusya’nın Polonya ve Ukrayna’yı bypass etmesi, Doğu Avrupa ülkelerini de rahatsız eden bir durumdu.
ABD bu uyarılarında haklı çıktı, zira Rusya enerjiyi zaten yıllardan beri “jeopolitik bir silah” olarak kullanmakta. Üstelik Rusya Avrupa’ya gönderdiği petrol ve doğalgazı her an Çin’e çevirebilir. Bu savaş ve çatışmanın sonunda, Çin’in en kârlı çıkacağını şimdiden tahmin etmek mümkündür. Napoleon “bir ülkenin dış politikasını anlamak için harita üzerindeki yerine bakmak yeterlidir” diyordu. Haritalar çok şey ifade eder ve çoğumuz haritalara bakmayı bilmeyiz. Dünya haritasına göz attığımızda, şunu rahatlıkla öngörülebiliriz: Çin, bu koca nüfusu doyurmak için er veya geç Moğolistan’a ve Asya’ya doğru genişlemek zorundadır.Bunu tarihe bir not olarak kaydetmenizi öneririm.
Şimdi ne olacak?
Rusya, global çapta bir süper güç ve başındaki liderin, tüm Ukrayna’yı işgal etmeye kalkmasıyla rasyonel bir kişiliğe sahip olmadığını gördük. Uluslararası ilişkiler alanında fikir üretenler, her türlü stratejide bir rasyonalite arar. Çeçenistan ve hele hele Afganistan işgal deneyimine sahip bir ülkenin, Ukrayna gibi 600 bin km2’lik bir ülkeyi işgale kalkarken, bu rasyonaliteyi hesaba katması beklenirdi. Ancak öyle olmadı. Platon bundan yaklaşık 2500 yıl önce “ bir tiranın düşmanları da, dostları da yoktur” demişti. Tiran önce düşmanlarını, sonra da dostlarını ortadan kaldırır. Machiavelli, Platon’dan 2000 yıl sonra, “saraylar dalkavuklarla doludur” diyerek, tiranların ve diktatörlerin yalnız insanlar olduğuna dikkat çekti. Belli ki Kremlin Sarayı’nda sağduyulu danışmanlar geri çekilmiş, dalkavuklar Rusya liderinin etrafını sarmıştı.
Şimdi ne olacak sorusuna gelince: Rusya, en kısa sürede Kyiv ve diğer belli başlı şehirleri işgal ederek, kendisine bağlı bir kukla yönetimi iş başına getirmeye çalışacak. Ancak işi hiç de kolay değil, ABD ve Batı, Soğuk Savaş’tan buyana ilk defa, sınır ötesi bir işgal eylemine karşı bu kadar kararlı bir duruş sergiliyor. Daha savaşın ilk saatlerinde Rusya’nın ekonomisini felç eden adımlar atıldı. Rusya’nın 1 trilyon dolar civarındaki dış varlıklarına el konuldu, Rusya bankaları uluslararası sistemden çıkarıldı, Rus rublesi birkaç günde % 40 değer kaybetti ve Moskova Borsası çöktü. Rus uçaklarının pek çok ülkeye giriş-çıkışı yasaklandı, Rusya da kendi hava sahasını 36 ülkeye kapattı. Dünya sevkiyat zinciri sekteye uğradı. Denizler ve Okyanuslar üzerindeki sevkiyat masrafları iki üç katına çıktı. Petrol ve doğalgaz fiyatları her gün yükselişte. Putin Rusya’yı bir hamleyle Ortaçağ karanlığına iterken, Avrupa ve ABD, Rusya’yı sadece ekonomik ve siyasi yaptırımlar dize getirmeye çalışmıyor; Ukrayna ordusu ve halkına her türlü silah ve mühimmat sağlamaktan da geri durmuyor. NATO, olası bir nükleer savaş içinde tetikte bekliyor. Rusya, Ukrayna’yı işgal etse de, yıllar sürecek bir gerilla savaşını göze almak zorunda. Lakin Rus halkı öyle fazla sabır da göstermeyebilir. Çoğunlukla 1-2 çocuklu aileler, cepheden cenazeler gelmeye başlayınca, ölümüne rejime karşı duracak.
Tüm Avrupa, tüm dünya bu savaştan zarar görecek. Maalesef Türkiye de bu yıkımdan etkilenecek. 2019 yılında Türkiye’yi ziyaret eden turistlerin %19’u Rusya’dan, % 8,3ü Ukrayna’dan gelmekteydi. Kısacası Rusya ve Ukrayna, Türkiye turizm pastasında %30’lük bir paya sahipti. Üstelik Türkiye, milyonlarca ton buğdayı Ukrayna ve Rusya’dan ithal etmekteydi. Gelinen aşamada, Rusya’nın Avrupa Konseyi üyeliğini askıya alınmasında çekimser oy kullanarak hem Rusya, hem Ukrayna’ya eşit mesafede durmaya çalışan Türkiye, NATO üyesi bir devlet olarak bu pozisyonun uzun süre devam ettiremez. Elbette Türkiye’nin “çekimser ve tarafsız” tutumu Rusya “sevdası”ndan kaynaklanmıyor, zira tarihte Türkler ve Kürtler kadar Ruslarla savaşmış başka bir millet yoktur. Ancak Türkiye’nin jeopolitiği ve son yıllardaki dış politikası (özellikle Suriye politikası), böylesi bir tutumu zaruri kılıyor.
Türkiye Rusya’ya karşı Batı ve ABD gibi sert bir tutum aldığında, muhtemelen Rusya, Suriye üzerinden Türkiye’ye karşı bir misillemede bulunacaktır.Zira Türkiye’nin Suriye’de konuşlandığı toprakların hava sahası Rusya’nın denetimindedir. Üstelik Rusya, Suriye toprakları dâhilinde Türkiye’ye karşı bir saldırıya geçtiğinde, daha önce de olduğu gibi NATO 5. Maddeyi işletemeyecektir.
Bismarck, “savaşa nerde, ne zaman ve nasıl başlayacağına siz karar verebilirsiniz, ancak savaşın ne zaman, nerde ve nasıl biteceğini asla tahmin edemezsiniz” diyordu. Rasyonalitesini yitirmiş bir lider, bütün dünyayı ateşe atmak üzere. Gorbaçov, doğru zamanda köhne bir komünist rejimi dağıtarak Rusya’yı çağdaş dünya ile bütünleştirdi. Putin, Rusya’yı Ortaçağ karanlığına, tehlikeli ufuklara ve bilinmez bir istikbale sürüklüyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları











































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2025
26.11.2024
29.03.2024
18.07.2023
9.06.2023
20.05.2023
13.03.2023
15.11.2022
29.07.2022
7.03.2022