Ahmet AY
Yunus’a.
Dünyanın en güzel çağrısı ve çağrışımı,
En güzel tını, alımlı kavram. Bu güzellik sadece Türkçesi ile ilgili değil, bütün dillerde efsanevi hoşluğa, tınıya sahiptir barış.
Mesela aşitî, mir ya da peace ya da paix hele hele selâm!
Harflerinde öyle bir melodi var ki tek başına orkestralık. En değme müzikale taş çıkartan fonetik özelliklere sahip bu kavram. Mozartların, Beethovenların, Bachların senfoni ve konçertolarında “barış” sesinden yankılanan o mucizevî tınıyı bulamazsınız.
Ama önüne mesela Dünya Barışı, Dünya Barış Günü “çıkıntıları” düşünce itici hatta irrite edici oluyor. Neden mi? Yazımızın ilerleyen bölümünde bu sorunun cevabını vereceğiz.
Barışın kutsal ve korunmuş kitabımız Kur’an-ı Mubin’deki karşılığı selâm ve sulh’tur. Zaten İslam’ın anlamısulhu da kapsayan “selâmetin hâkimiyeti”dir. Yani Barış ve hakkaniyetin hâkimiyeti.
İslam âlimleri selâm-sulh ile ilgili yorumlarında ayetlerden hareketle çok güzel anlamlar yüklemişler selâm, sulh ve türevlerine. İslam, selâm, silm, teslim, Dâr’us Selâm… Sulh, salih, salah, aslah, islah, salihat… gibi sözcükler kullanıldıkları cümlenin, pasajın, metnin ve de konunun yıldızları sözcüklerdir.
Kur’an-ı Kerim’de selâm kavramı “barış, sulh, huzur, güvenlik, esenlik” gibi geniş, güzel ve anlamlı manalara sahiptir.
Mesela Yunus Suresi 25. Ayet bu anlamda çok çarpıcıdır. Çünkü Kur’an-ı Mecid Dünya Barış Yurdu için(Dâr’us-Selâm) diyor:
“Allah Barış Yurdu’na çağırıyor. Allah kimi layık görürse onu doğru(luk) ve dürüst(lük) yolunda yürütür.”[1]
Ayetteki Dar’us Selam “sonu da ebedi saadet olan özgürlük, eşitlik, adalet, emniyet yani barış yurdu”anlamındadır. Bu ayetteki “Esenlik yurdu” için kimileri cennet dese de biliyoruz ki, Allah Tebarek ve Teâlâ bu dünyada insanların huzur ve esenliğini öncelemiştir, hem de ayetteki gibi sadece küresel değil, evrensel barışı hedef göstererek.
Sulh kavramı da aynı güzellikte olup barış/ık/lıkiçin derin anlamlar taşımaktadır. Kur’an-ı Mubin’de çokça yer verilmesi sulhun Allah cc indindeki yerini gösteriyor.[2] Sulh-barış(ık) kavramının anlaşılması için Asr Suresi tek başına yeterlidir.
Rabbu’lâlemin Asr Suresinde kurtuluşa erecek olanları sayarken başta “iman edenler”i zikrettikten hemen sonra“ve salih amelde bulunanlar…”[3] buyuruyor. Kur’an’ımızın, iman etmenin ardından ameli salihişlemeyi esas alması, imandan kaynaklanan, iman ile barışık olan amelin kastedildiği rahatlıkla anlaşılmaktadır. Zira iman etmek sorumluluk yüklenmektir. Kur’an’daki “Emanetin dağlara sunulması ve dağların buna takat yitiremeyişi”[4] sonrasında o “emaneti insanın yüklenmesi”[5] iman-sorumluluk bilinci ilişkisine bağlı “sorumluluk taşımak” anlamdadır.
Bu bilinçle, insan amellerini “Allah’ın razı olduğu imana yakışır, o imanla çatışmayan, o imanla uyumlu ve sulh içinde olan ameller” kılması zorunludur.
Bu girişten sonra diyebiliriz ki ameli salih, imandan neşet eden ve iman ile barışık eylemlerdir. İnanıyoruz ki Rabbimiz insanları ve bilhassa iman edenleri selam için mücadele etmeye, esenlik diyarı, barış yurdu kurmaya davet ediyor. Zira iman etmemizi emreden Allah salih amelleri/salihatı da önümüze koymuştur. En makbul salihat bütün insanların özgür, adil, hakkaniyete uygun, müreffeh yaşamaları için, yani Dar’us Selam için mücadele etmektir.
Dar’us Selamsavaşların, kıyımların yaşanmadığı, zorbalıkların, sömürülerin olmadığı, işgallerin ve katliamların bittiği, bütün din, ırk, mezhep ve cinsiyetlerin özgürce yaşadıkları bir dünya tasavvurudur.
Biz Müslümanların hülyası, tasavvuru budur.
Şimdi yukarıda cevapsız bıraktığımız sorumuzun cevabına gelelim.
Dünya Barış Günü havarilerinin dünya barışını istememesi, dünya barışını tehdit etmesi, dünyayı barış dünyası yerine savaş alanına dönüştürmesi de kendi “imanlarına” ve inançlarına uygun davranıştır. Nefsine, menfaatlerine tapan batıl inanç sahibi devletlilerin eylemleri de bu inançlarına uygun olarak insanlığın zararına eylemlerdir. Bunlar asla huzur ve barış istemezler, ifsaddan yanadırlar. Bu yüzden bu pak kavramın, barışı kendileri için en büyük tehlike gören emperyalist güçler tarafından kullanılması ikiyüzlülüktür, sahtekârlıktır.
Dünyayı paylaşamamaktan dolayı cehenneme, zindana çevirenler elbette Dar’us Selam’a karşı çıkarlar. Niyetleri açığa çıkaran paylaşmaktır, paylaşabilmektir. Kürtçede bu anlamda çok güzel bir söz vardır:
“Haskirina dilan bi dayîna destan belu dibe/Kalben (hakiki) sevgi elin vermesi (paylaşabilmek) ile belli olur.”Yeryüzünü savaş alanına çevirenlerin paylaşımdan kaynaklanan anlaşmazlıklar yüzünden kan akıttıklarını pekâlâ biliyoruz.
Bizler unutsak da tarih bu “Dünya Barış Günü” yalancılarını asla unutturmayacak, mazlum milletlerin çocukları bu yalancıları ve onlara binek olan yerli uşakları dünya durdukça lanetleyecek.
Yazımızı silm/barışa çağıran ilahi ferman ile bitirelim:
“Ey İman edenler! Barış, hakkaniyet, adalet ve esenlik için hep beraber mücadele içinde olun…”[6]Tabi, önce Müslümanlar barışa/selam için Müslümanca yaşamalı. Öyle ki yeryüzünün esenliğini onlar sorumluluğuna alsın ve barış konusunda diğer insanlara model olsun.
Türkiye’de, Kürdistan’da, Hicaz-Yemen-Mısır’da, Somali-Myanmar-Türkistan’da, Cezayir-Endülüs-Japonya’da, Rusya-Amerika-Kenya’da bu hülya canlansın.
Selam, selam ve sulhtanyana olanlara.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019