Ahmet AY
Demokratik sistemlerde seçmenin oyunu almak için maddi/fiziki unsurlar çok önemlidir. Realist ve rasyonalist Batı seçmeninin aklına hitap etmek oyunu almak için yeterli gelebilir. Çünkü Batılı seçmen konformisttir. Türkiye’de ise seçimleri kazanmanın yolu öncelikle vatandaşın gönlüne hitap etmekten geçer.
İnsanımızın gönlüne girmek için olmazsa olmazları vardır. Hele bir de karşısındaki bir siyasetçi ve üstelik seçim öncesi bir aday ise kırmızıçizgileri daha da hassastır.
Bütün Türkiye için söz konusu olsa da küçük şehirler, ilçeler ve bir de Doğu ve Güneydoğu’daki il, ilçe ve köylerde çok farklıdır gönüllere hitap etmek.
Mesela bir aday Manisa’nın bir ilçesinde, “Bize oy verip belediye başkanı seçerseniz bu gördüğünüz yolları daha güzel hale getireceğiz. Çocuk oyun parklarının sayısını arttıracağız, kütüphanelerimizi zenginleştireceğiz” derse, eğer o adaya ve partisine güven konusunda ciddi bir sorun yok ise bu proje ve söylemle seçimi kazanma şansını arttırabilir. Çünkü o bölge insanının öncelediği, ihtiyaç duyduğu alan bu tür hizmet alanlarıdır. Manisa örneğini 81 vilayetin 75’ine, ilçelerimizin de %95’ine uygulayabiliriz. Lakin Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Hakkari, Batman ve Van’da yol, asfalt, park projeleri ile vatandaştan seçimi kazanmaya yetecek kadar oy almak neredeyse imkânsızdır.
Neden?
Mesela Diyarbakırlılar, “Önceki hükümetler gibi AK Parti de ihtiyaç duyduğumuz kadar park, asfalt, refüj yapmadığı için HDP’ye oy vereceğiz” demiyor. Tersine, Diyarbakırlıların %40’ı şimdilik “AK Parti bize altından yol, gümüşten kaldırım yapsa da oy vermeyeceğiz” diyor. Bu demektir ki HDP’liler Diyarbakırlıların önemli bir kısmını AK Parti’ye oy vermemeye “ikna” etmiştir.
Dahası, orta yaş grubu insanlar ve gençler belediyelerin imkanlarıyla öyle militanlaştırıldılar ki HDP’li adaylar bugün HDP seçim kampanyasında, “Biz gelirsek bu yolları, kaldırımları, parkları yıkacağız” dese HDP’li seçmeninin %98’i bunu coşkuyla alkışlayacaktır, biliyor musunuz?
Adına ne derseniz deyin;
İster kandırılmışlar deyin,
İster korkutulmuşlar deyin,
İster başka sebep/ler arayın, her ne olursa olsun seçmenin %40’ı HDP dışındaki partilere oy vermemeleri için “ikna” edilmiş. Bunun sebeplerini hem 2015 hem de 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra yazdığım seri yazılarla dile getirmiştim. Tekrardan kaçınarak şunu söylemek istiyorum:
Sözün gücü doğruyu yanlış, yanlışı doğru göstermeye yeter. Yani HDP’liler (siz PKK’lılar da diyebilirsiniz) belediyelerin imkânlarını kullanarak -seçim olsun olmasın- defalarca gittiği vatandaşı her seferinde 6 bin sözcükle HDP sempatizanı olmaya ikna etmişti/r. HDP’ye kayan bu insanları yeniden kazanabilmek için onlara defalarca en az 7 bin sözcükle gitmeniz gerekecek.
“Ama biz haklıyız, ama onlar terörist…” diyebilirsiniz, lakin ne yazık ki bu tespitiniz sizin o vatandaşı ve dahi oyunu kazanmanıza yeterli gelmeyecektir.
O zaman ne?
Diyarbakır’da DBP/HDP belediyeciliği vatandaşa hizmet etme anlayışıyla hareket etmedi. Günlerce çöpleri dahi kaldırmayarak şehri pis kokuya teslim eden bu belediyecilik anlayış/sızlığ/ıydı. Asla kabul edilemez bu durumu vatandaşa kabul ettiren şeyin ne olduğunu merak eden bile olmadı.
Evet yalan söyledi, doğru da söyledi, ajitasyon yaptı, tarih ve olayları ters yüz ederek vatandaşı kendisine inandırdı. HDP ve selefleri partiler belediyeleri aldıkları 1999’dan itibaren, özellikle 1980 ve sonrası doğanlara, yani bu gençlerin en büyüğü 18 yaşındayken belediyelere bağlı birimlerde “eğitim” verdiler. Nasyonalist ve Stalinist olan bu eğitimlerin diğer önemli bir hedefi de İslam karşıtlığı idi. Maalesef bu eğitim çocuk ve gençlerin maneviyatını kundaklamaya yetti. Buna karşın uzun yıllar boyunca devletin ilgili makamlarının kılı kıpırdamadı. Müftülüklerin sundukları hizmet bir işe yaradı yaradı, yaramadıysa o da boşa gitti demekti.
Neyse ki 2016 Kasım’ından itibaren pek çok il ve ilçe gibi Diyarbakır’da da kayyum dönemi başladı. Asfalt yapıldı, hakikaten çok kaliteli asfaltlar, yeni ve geniş yollar, yemyeşil parklar, koca koca kütüphaneler yapıldı, ama yukarıda belirttiğim gibi Diyarbakırlı “park ve asfaltımız yok” diye HDP’li olmamıştı.
Belediyelerin bu minvaldeki güzel çalışmalarının semeresi önümüzdeki yıllarda alınabilir.
Zaten AK Parti adaylarının çoğu da “beklemede…”
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019