Ahmet AY
Fetullah Gülen'in 1967'de dönemin MİT Müsteşarı Fuat Doğu ile bir yemekte görülmesinden sonra önünün açıldığı biliniyor. 26 yaşındaki Fetullah, ‘benim bile' hem de bu dönemde yemek yiyemediğim MİT Müsteşarı ile nasıl buluşmuş ayrı mesele, lakin ne olduysa o masada oldu.
O Fetullah'ın bugün TBMM ve Cumhurbaşkanlığını bombalatacak güce nasıl ulaştığı derin dini, tarihi, psikolojik ve siyasi analize tabi tutulması lazım. Lazım çünkü bunca gücü ağlayarak elde edemeyeceğini fındık kadar beyin taşıyan herkes bilir.
Sadece ilkokul okumuş bir “hoca”nın Kestane Pazarı vaazlarıyla bu güce varması imkânsızdı. FETÖ elemanlarının “manevi” boyutu ile meseleye iman ettikleri için olayı kavramalarını beklemiyorum. Zira “Allah'ın yeryüzünde hatta kâinattaki en seçkin kulu” gördükleri Fetullah'a “dünya imamlığı” yeterli gelmemektedir. Fetullah'a “Kâinat İmamı” olarak inanmaları onları her türlü gerçeğe kör ve akılsız kılmıştır.
Bizim açıklamamız şu:
Fetullah Gülen'in insanları etkilemek için her yolu –velev ki bu yol en büyük günah/şirk de olsa- denediğini ve insanları bu şekilde etkilediğini gören güçler -ki bu güçler ABD ve Büyük Devletler olur- onun bu özelliğini “orta sınıf” insanlardan sonra okumuş insanları da devşirmeye kullanışlı hale getirdiler.
Beslediler, büyüttüler ve kullanmaya başladılar.
Peki, bunda devletimizin hiç mi günahı yoktu. Elbette vardı, hem de büyük günahı vardı.
80 yıl boyunca mağdura, kimsesize imkân tanınmadı. Taşradaki ailelerin zeki çocuklarına şehirlerde okuma imkânları sağlanmadı. Taşradan gelebilen bu gençlerin kalacağı bir yeri var mı yok mu meselesi hükümetlerin, devletin gündemine girmedi. Yerleşebilecekleri bir yurt olmayınca köylü çocuklara sahip çıkanlar istisnalar dışında marjinal örgütler, ama en çok FETÖ/PDY oldu ve bu örgütler yetiştirdikleri bu gençleri militarize ederek kurumlara yerleştirdi.
Fetullah Gülen'in “aklı” bu mağduriyeti keşfedince bizzat kendileri köylere gidip ailelerin gariban ama zeki çocuklarını alıp okuttular. Sadece okutmakla kalmadı, bunları kendilerine bağlamak için ne gerekiyorsa yaptılar.
Önce her türlü imkânı tanıdılar; devşirmek üzere aldıkları gariban aile çocuklarını okuttular, ç/aldıkları sorularla hak etmedikleri birincilikleri ve dereceleri yaşattılar. İyi beslediler, semirttiler, sonra üniversiteye, Askeri Okullara gönderdiler.
Bu başarıları gören gençler ve aileleri bu örgüte çocuklarını “eti de kemiği de sizin”diyerek adeta sattılar. Başarılardan sonra eleman devşirmede artık yoksulluk tek kaynak olmaktan çıkmıştı.
Açtıkları eğitim kurumlarını, kurdukları holdingleri, gazete ve televizyonlarla ciddi bir güç olduklarını tescillediler. Bu gücün cazibesi Anadolu insanı için çok büyük bir olaydı. Onlar da çocuklarını bunlara vermek için artık araya adam sokmaya, himmet vermeye başladılar. Çocuklar okudular, kariyer sahibi oldular, sonraki kuşaklar için adresi belli prototip oldular.
Gülenist örgüt bu başarıyla çok şımardı, gayretullaha dokundurma tam da böyle bir şey idi. Onlar çalıntı sorularla okul bitirmekle, şantajla kariyer yapmakla yetenekli, uzman olunacağını zannettiler.
Oysa robotlaştırdıkları gençler sorgulamayı bırakınca birer uyur-gezere dönüştüler. Bunları FETÖ'cü olarak devşirdikleri kızlarla evlendiriyorlar. Aile artık huzurlu, zira aynı kumanda ile hareket eden ailelerde sorun da çıkmıyor. Ailecek “muti'” bir hayat yaşamaları en büyük ibadetleriydi.
Başını aç derler açarlar, kollarını aç açarlar, eteklerini yukarı çek çekerler, dekolte giyin derler anında hazır hale gelinmiş zaten. Makyaj, saç modelleri, içki, kumar, karı-kız, tatil…
Her türlü ortamı yaşatırlar, artık eskiden “kişi” olan Ali, Hamza, Orhan, Cezmi vs olanlar “kişi” olmaktan çıkıp “eleman” haline dönüştürülmüş oluyordu. Kendisi yoktur, cemaat vardır, ona her imkânı verenler onu bu makama getirenler ne isterse onu yaparlar.
Aslında insan Suat, insan Murat, insan Suna artık makina Murat-Suat-Suna olmuştur, made in FETÖ.
İşte bu hale dönüştürülerek kariyer yaptırılan, çok yüksek puanlarla sınavlar kazandırılan elemanların işlerinde-mesleklerinde de başarılı olacaklarını sanıyorlardı.
Yanıldılar.
Çünkü atladıkları bir şey vardı: Çalmakla okul-sınav kazandırılırdı, lakin hırsızlıkla alanlarında “bilir” olunamıyordu. Bu yüzden bu teşebbüs en canice, en alçakça, ama aynı zamanda en ahmakça bir teşebbüs oldu. Çünkü bunlar başarısız elemanlardı ve hırsızlık üzerinden kazanılmış sınavlarla, haksız kariyer yapmakla başarılı olunamazdı.
FETÖ bu elemanlar üzerinden 15 Temmuz akşamı darbeye teşebbüs etti. Darbe atlatıldı. Ne var ki FETÖ'yü kullanan güçler yani ABD-CIA ve avanesi darbe ile bir murada ermek istiyordu. FETÖ de bilerek ve isteyerek bu murada hizmet ediyordu. ABD'nin muradı Türkiye'yi iç savaşa sürüklemek, bölmek, Ortadoğu haritasını değiştirmek idi.
Bu plan tutmadı. Tutmadı, ama ABD “canım ne yapalım, tutmadı” diyerek yan gelip yatacak değil.
Nerden mi biliyoruz?
Hem CIA'nın benzer durumlardaki b, c, planına sahip olduğundan hem de hedeflediği amaca ulaşmadaki ahlaksızlığından.
Bakınız, yıllarca FBI için tercüme çalışmalarına katkı sunmuş Sibel Edmonds geçen gün“ABD 15 Temmuz akşamı darbe denemesi yaptı, halk ne tepki veriri ölçmek istedi, asıl darbe geliyor” diye açıklama yaptı.
Peki, ne olabilir? Edomonds, “ABD Nükleer silahları Türkiye'de NATO üslerinde, bu silahlar bir şekilde İŞİD'in eline geçer ve İŞİD Türkiye'ye saldırırsa ABD-NATO Türkiye'yi kurtarmak için harekete geçmez mi?”
Yani?
Yanisi şu:
Dostumuz, stratejik ortağımız ABD ve NATO'su milletimize, devletimize karşı yapmak istediği darbeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Şimdi de yeni oyunlar, alçaklıklar peşindeler.Hem İŞİD'e nükleer silah ulaştırmayı hem de bu silahları bize karşı kullanması için İŞİD'i üstümüze salmayı ve son olarak da NATO ülkesi, dost, müttefik Türkiye'yi DAİŞ'ten kurtarmak için harekete geçmeyi planlıyorlar.
ABD adlı stratejik ortağımız bizi işgal etmenin formülleri peşinde. Yetkililer bunun farkında. Sayın Cumhurbaşkanımızın “alanları terk etmeyin” çağrısının sebebini biraz böyle de okumalıyız.
Ve meydanlar bizim...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019