Ahmet AY
Avrupa'da sağlanan birliğin, Avrupa ülkelerinde etno-milliyetçiliğin açmış olduğu derin yaralar ve acısı sürmekte olan ayrılıklardan kaynaklandığını iddia etsek doğru mu acaba?
Kim ne derse desin ulusalcılık akımı virüs gibi yayılarak kardeş halkları düşman kılmaya yetti. Buna özellikle etnik temelli bölünmelere yol açan ulus devlet anlayışının bağnazlığı çanak tuttu ve el an da tutuyor. Zira asırlarca ortak paydalar esas alınıp birlikte yaşayan halklar modern ulus devlet paradigması ile “farklı” olduklarını keşfetti! Bu farklılıkların ayrılık sebebi olduğuna da inandırılan halklar “kendi kaderini tayin hakkı” ile iyice ayartıldı.
İslam dünyası için de benzer süreçten bahsedebiliriz. Her milletin, kültürün, örfün kendisi olarak kabul edildiği Hilafet ve İmparatorluk-Hilafet dönemleri çok kültürlü yaşamanın en nezih örneklerini taşır. Hilafet sancağı altında birleşen milletler asırlarca asabiyeti değil ümmetin birliğini ve dirliğini öncelemekteydi, ulus devlet virüsü yayılana dek.
İran farklıydı,
İran öteden beri çok kültürlülüğü, çok uluslu anlayışı yok saydı. Politikaları Fars çekirdeği temelli, teolojisi Şia'nın sarsılmaz tekliği ile İran, farklılıkların özgünlüğüne ve özgürlüğüne tahammül göstermedi.
Bugün yine İran etnik temelli kavgaların en yoğun yaşanacağı ülke olmaya aday. Çünkü İran'da hala yönetim etnik farklılıkları görmezden geliyor. Birkaç basit uygulama dışında hiçbir etnik yapıya imkân tanınmadığı malum. Oysa İran 11 etnik yapınıN yaşadığı bir ülke. Bütün etnik yapılar kendilerine reva görülen “körlüğü” görüyor ve sorunların temelinin bu körlükten kaynaklandığını söylüyor.
Geçtiğimiz haftadan beri İran'ın en önemli şehirlerinden Huzistan'da büyük olaylar meydana geliyor. 800 bini aşkın Arab'ın yaşadığı kentte onlarca Devrim Muhafızı halk tarafından linç edildi. İran rejimi en sert mukabelede bulunmasına rağmen gösteriler durmak nedir bilmiyor.
Bölge Arapların yaşadığı bölge, ayrıca petrol yatakları ve sevkiyatının merkezi konumunda. Buna rağmen devletin ihmal ettiği bölge, kirlilikte birinci, çarpık yerleşimde birinci, sağlıksız yaşamda birinci… Buna bir de kum fırtınalarını ekleyin ve sonra İran rejiminin ilgisizliği ile değerlendirin. Halk, “Arab'ız diye bize bakılmıyor, hizmetten mahrum bırakılıyoruz.” diyor. Bunu hem legal hem de illegal yollardan dile getiriyorlar.
Bunun en yeni örneği, Ahvaz'ın Kurtuluşu İçin Arap Mücadele Hareketi'dir. Arap Mücadele Hareketi bu ihmalkâr ve yanlış yönetimin sonucu doğan bir örgüttür. Yaptıkları eylemlerle ses getiren bu örgüt ilerde daha ses getirici saldırılarda bulunacaklarını duyurdular. Bunun gibi etnik temelli, ihmal ve asimilasyona dayalı onlarca örgüt İran'da varlığını sürdürüyor.
Kaç gündür “İran Baharı” yorumları ile durumu kısır bakış açılarıyla değerlendirenlerin aksine İran “Bahar”ını başlamadı. İran için her an mümkün olsa da ‘İran Baharı'na daha var. Çünkü İran yeni partnerleri ile sorunlar yaşıyor. Rusya ile Suriye'de, Amerika ile Irak ve diğer bölge ülkelerinde ayrı politikalara sahip olan İran, bu iki ülke ile pazarlık için masada. Kapalı kapılar ardında gerçekleşen bu pazarlıklar sonucu İran'ın durumu netleşecek.
Toprağa dayalı federalizm, Şia'ya yaslanan elitizm ve petrole bağlı ekonomi İran'a bir gelecek va'd etmiyor. İsrail karşıtı söylem de miadını doldurdu. İki nesil İsrail düşmanlığı ile avutulsa da artık karşıtlıklar üzerinden siyasetin İran'da tutunamayacağını görebiliyoruz.
İran büyük olaylara gebe, çünkü İran etnik hareketlenmenin en yoğun yaşanacağı ülke, ama gelin görün ki bunu bilen İran en uğraşmaması gereken ülke olan Türkiye'yi bilhassa son 30 yıldır karıştırmak için her fesadı denemekten geri durmadı.
Her tarafı petrol olan İran bilmeli ki, “ateş ile petrol” yan yana gelince istenmedik yangınlara sebebiyet verir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019