Ahmet AY
Düşünün, Genel Başkanı yine kendi partisinden milletvekili olan bir hanımla seks görüntüleri yüzünden istifa etmek zorunda kalınca önce “aday değilim” diyor, bir gün sonra ise aday oluyor.
İşin zina boyutu faillerin boynuna, bizi bu ahlaksızlık ilgilendirmiyor, lakin o ahlaksızlık üzerinden yine ahlaksız yöntemle Kılıçdaroğlu'nun partinin başına geçmesi bizi çok ilgilendiriyor.
Nasıl ve niçin mi?
Deniz Baykal'ın ahlaksızlık görüntülerini kaydetmeyi planlayanlar herhalde Baykal'dan fidye almak için bu ahlaksız görüntüleri çekmemişlerdi. Bu ahlaksız görüntü ile Baykal'ın gitmesini ve giden Baykal'ın yerine kendilerine kul olacak Kemal'i getireceklerini bütün detaylarıyla planlarına dâhil etmişlerdi. Neticede görüntülere göre uçkuru elinde odada dolaşan Baykal, 70'inden sonra kudurmanın bedelini genel başkanlığı bırakarak ödemiş oldu.
Bu aşamada Baykal'ın yerine geçip her türlü ahlaksızlığa, her çeşit rezalete OK verecek bir başka ahlak tanımaz lazımdı. Çok aradılar mı bilemem, lakin kamuoyuna göre, “her şey bir plan ve anlaşma dâhilinde, yani ‘kontrollü' şekilde yürümüş.”
Eğer kamuoyunun bu kanaati doğru ise, yani Kemal Kılıçdaroğlu ahlaksız yöntemle CHP'nin Genel Başkanı olmayı kabul etmiş ise, o zaman Kemal Kılıçdaroğlu kendisini CHP Genel Başkanı koltuğuna oturtan güçlerin emrinden çıkmamalıydı.
Doğrusu Kılıçdaroğlu bu ahlaksızlık sonucu pazarlıkla mı, pazarlıksız mı genel başkan oldu bilmiyorum, lakin Kemal Bey'in CHP'ye genel başkan olduğu günden beri Türkiye için hayati konularda maalesef ama gerçekten de maalesef Türkiye'nin değil, CHP'nin bile değil, hep ahlaksızlık yapanların yanında durduğunu biliyoruz. Bunun bir istisnası var:
15 Temmuz gecesi tarihin kayıtlarına geçmiş darbe ve işgaller arasında en aşağılık işgal-darbe denemesi sonrası Yenikapı'da düzenlenen mitinge katılarak bu istisnası kayıtlara geçti.
Şimdi diyeceksiniz ki, “ama ondan sonra hep FETÖ'nün avukatlığını yaptı.” İşte ben de lafı eveleyip, geveleyip buraya getiriyorum, ama bir türlü klavyemi tutturamıyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz 2016 akşamı İstanbul'a indiğinde FETÖ'nün tankları Atatürk Havalimanına çevirdiğini görüyor. Sorunca, kendisine “darbe oldu” diye bilgi veriyorlar. Yani Kemal Efendi darbeyi gözleri ile hem de teröristlerin yığınak yaptıkları Atatürk Havaalanında görüyor. Darbeden önce, “Bir darbe olsa tankların üstüne ilk ben çıkacağım.” diye söz vermesine rağmen o tankların arasından “kontrollü” bir şekilde sıvışıp Bakırköy İlçe Başkanının evine gidiyor.
Bir, Kemal Bey Havaalanından “kontrollü sıvışma” ile ilgi kendi seçmenlerini bile ikna edebilecek açıklamadan yoksun.
İki, Kemal Kılıçdaroğlu Atatürk Havaalanında darbe karşıtı herhangi bir açıklama yapmadığı gibi, konakladığı Başkanın evinden de bir radyoya, bir televizyona bağlanarak, “CHP olarak darbeye, kalkışmaya, işgale… olan biten her ne ise işte ona karşıyız.” demedi.
Üç, Kemal Bey MHP Genel başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin darbenin karşısında dimdik, adam gibi durduğunu duyunca da bir açıklama yapmadı.
Dört, Kemal Kılıçdaroğlu Sayın Başbakan açıklama yapmasını müteakiben Sayın Bahçeli gibi “darbenin karşısında, demokrasinin yanındayız” da demedi.
Beş, Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın o kıt imkânlarla ve zor şartlarda milleti meydanlara çağırırken de “Cumhurbaşkanımıza katılıyorum, hepimiz, meydanlarda olalım ve darbenin karşısında duralım” da demedi.
Sadece millet meydanlara indi, tankların üstüne çıktı, FETÖ'cü hainler yavaş tutuklanmaya başladı, hatta Putin darbeye karşı olduğunu açıkladıktan sonra CHP'den bu cılız açıklama geldi:
"Bu ülke darbelerden çok çekmiştir. Aynı sıkıntıların yeniden yaşanmasını istemiyoruz. Cumhuriyet'e ve demokrasimize sahip çıkıyor; inancımızı eksiksiz bir şekilde koruyoruz. Herkes çok iyi bilmeli ki Cumhuriyet Halk Partisi, Parlamenter demokrasimizin vazgeçilmezi olan yurttaşlarımızın özgür iradesine bağlıdır."
İşte Bay Kılıçdaroğlu,
FETÖ uçaklarla vatandaşlarımızın üzerine bombalar yağdırıp 249 insanımızı şehit ettikleri dakikalarda senin yaptığın açıklama bu. Sadece bu kadar Kemal Bey, sadece bu kadarcık. 2200 kardeşimizin yaralandığı, bazılarının bilahare şehid olduğu saniyelerde senin yaptığın açıklama bu Bay Kılıçdaroğlu. O geceye dair iki kez tarihe geçtin Kemal Bey:
Bir, Atatürk Havaalanından “kontrollü” şekilde sıvışıp gidişinle,
İki, FETÖ'cü pilotların uçaklarla insanlarımızın üzerine bomba yağdırarak 2500 vatandaşımızı şehid ettiği ve yaraladığı saatlerde yukarıda alıntıladığım utanç cümleleri açıklamanla…
İşte seks kasetli Genel Başkanı kalkmış 15 Temmuz işgal teşebbüsüne “kontrollü darbe” diyor. Hoş, Kılıçdaroğlu'nun entelektüel düzeyi sadece iki sözcükten oluşan bu “kontrollü darbe”yi telaffuza yetmez, ama eline ve diline tutuşturulunca söylüyor işte.
Bitmedi, Yenikapı mitinginde de sonrasında da “Her türlü darbeye karşıyız” diyerek FETÖ darbesini telaffuz etmekten sakındığını da unutmadık, ama FETÖ'nün ağzına soktuğu “kontrollü darbe” lafını gevişe çevirmeni de yadırgamadık. Bu ahlaksız ifade 250 şehidimize hakarettir, vatanı peşkeş çekmek isteyenlere arka çıkmaktır, FETÖ davasını sulandırmaktır, kucağına düştüğün kasetçilerin kirli emellerini gerçekleştirmeye ortam hazırlamaktır.
Hadi bakalım, dün akşam “düşünce jimnastiği yaptık” dediğin Akşener'e, “15 Temmuz 2016'dan önce ‘6 ay sonra başbakanım' dediğinde bunu neye dayanarak söylediniz” diye bir “jimnastik” sorusu sor da görelim.
Soramazsın tabi, ikinizin de ipleri aynı cambazın elinde. Ve sizi “kontrollü” bir şekilde oynatıyor, aman “kontrol” dışına çıkmayın, yoksa kasetleriniz seyyar satıcılarda satılır, biline.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019