Ahmet AY
“Hüsr/an sermayenin elden gitmesi/iflas.” (Tefsir-i Kebir Müellifi Fahreddin Razi)
1960'ların sonuna doğru 50 yıllık plan için Fetullah Gülen'e asrın (ihanet) rolünü verdiler. Gülen bölünen Nur hareketi içinde hem yer buluyor, hem de sahte gözyaşları ile kendisinin farklı olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. Bilhassa MASON'ların –ki 80 yıl boyunca devlet yönetiminde hep bunların sözü geçti- ve istihbaratların yardımıyla Fetullah Gülen palazlandı. 1980'lerin sonunda ise Fetullahçılar artık diğer Nurcuları karşılarına alabilecek güce ulaşmıştı. 1990-2000'li yılları anlatmama gerek yok.
“Gülenizm”in teolojik alt yapısı, son 30 yılda devletin emniyet, istihbarat, yargı kurumlarını bir bir ele geçirenler bu kurumlardan “ileride vuku bulacak olayları” Gülen'e bildirerek oluşturdular. O da kendisine gelen bu tür bilgi ve belgelerle önemli olayları çok önceden (kable'l vuk'u) haber vererek bağlılarını, “Hocaefendi! Allah ve peygamberle sürekli görüşme halinde!” olduğuna inanmaya sevk etti.
Kahir ekseriyeti ilkokul düzeyinde din bilgisi dışında dini bilgiye sahip olmayan gençler ve insanlar Gülen'i insanüstü bir konuma hatta peygamberlik üstü makama taşıdılar. Din adına öğrendikleri her şey “cemaat!” evlerinde öğrendiklerinden ibaret olan bu insanlar Fetullah Gülen'in “emin” sıfatlı olduğuna inandılar.
Kısacası bağlıları Fetullah'ı öyle yüceltmişlerdi ki onu nereye sığdıracaklarını bilmiyor, onun için ne yapabileceklerine karar veremiyorlardı. Öyle ki bağlıları anne-babalarından, eş ve çocuklarından, iman ve haysiyetinden, kısacası yıllarca her şeyinden vazgeçer vaziyette Fetullah Gülen'den gelecek emir ve talimatları bekleyedurdular.
Gülen'e şeksiz inandılar, canlarından çok sevdiler, kusursuz gördüler, bağlandılar, iman ettiler, çok güvendiler, umutlandılar, her şeylerini uğruna feda ettiler. Yemediler, içmediler, doğru dürüst bir elbise bile giymediler. Evlenecekleri eşlerini dahi kendileri belirlemediler. Katalog evlilik yaptırdılar, eşler birbirine karşı casusluk yaparak adeta mankurtlaştılar. Hayat önemsizdi, çünkü “yakındı” hatta “çok yakındı” zafer.
17-25 Aralık 2013'te sadece küçük bir kısmı “ne oluyoruz?” diye sorgulamaya başladı. Lakin ekseriyeti bağlılıklarını ve güvenlerini sürdürmeye devam etti.
Sonra 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe-işgal teşebbüsü. Çoğu o gece, “Hocaefendinin! müjdesi gerçek oldu” diye umutlandı. Sabaha hayal kırıklığı ve nedamet başladı, lakin artık çok geçti.
Evet, bir yandan büyük hayal kırıklığı, bir yandan 50 yıllık çalışmanın köpüğe dönüşmesine gözleriyle şahitlik edilmesi, bir yandan ocaklarını söndürdükleri insanlar, bir yandan da kendi ocaklarının sönmesi.
Diğer yandan aileler Fetullah Gülen'e bağlı olanlara FETÖ'cü demiş ve hain olarak kabul etmiş, evlatlarının akan kanından, payimal olan ırzından, telef edilen malından, karartılan geleceğinden onları sorumlu tutmuştu. El hak doğruydu da. Çünkü gencecik çocukları alıp eğittikten sonra kişiliklerini ele geçirip onları birer canlı robota dönüştüren FETÖ idi.
Bir de Gülen'e halis duygularla bağlandıktan sonra 15 Temmuz sabahından itibaren başlayan hayal kırıklığı ile hala kendine gelemeyenler var, asıl trajedi burada.
Meseleyi "ibadet" kısmı dediğimiz "cemaat"çilerin penceresinden değerlendirirsek; korkunç bir yıkım, korkunç bir hayal kırıklığı ile travma yaşayanlar var.
Evet, 50 yıl çalış, çabala, Allah de, Kur'an de, din-iman de, cennet-cehennem, azap-ateş de, sahabe gibi, evliya gibi söylemlerle binlerce, onbinlerce insanı “cemaate!” bağla, dünyadaki pek çok ülkeden daha fazla bütçeyi yönet ve ülkede en büyük örgütlenmeye sahip ol sonra vatana ihanet et, darbe ve işgal girişimi ile ülkeyi kan gölüne çevir. İslam de, ama bütün İslam düşmanları sana yardım etsin, Kur'an de, ama bütün Kur'an düşmanları seni desteklesin, hadis-sünnet de, ama “Peygamberimize (sav) düşman bütün Hristiyanlar, Yahudiler, ateistler” sana destek olsun.
Var mı böyle bir dünya?
Evet, bu yaşananları gören ailelerde korkunç bir yıkım, asrın rezaletinin yanında asrın hüsranı yaşanıyor. Delirmek üzere olan binlerce insan ilaçlarla ayakta kalabiliyor, binlerce akraba aile birbirine düşman oldu. Hala 2. bir darbe tarihi veren iblislerin olduğunu öğrendiklerinde cinnet geçiren aileler var. Bunca ihanet ve cinayetten sonra bu terbiyesizliği, pişkinliği yapanlarla beraber oldukları için kendilerinden bin utananlar olduğu gibi, çocuklarının bu aşağılık şebekeye dâhil olmalarından dolayı kendileri ve çocukları için 5 vakit namaz sonrası ellerini açıp ölümü dileyenler var.
Burada hükûmete de sesleniyorum;
Bu ailelerin içinde bulundukları durum bir süre sonra büyük olaylara, facialara yol açabilir. İnanç kalmamış, güven sıfır, umutsuzluk had safhada. Büyük bir enkazın arasında dolaşıyoruz farkında değiliz. Çocukları FETÖ'ye bulaşmış ailelerde korkunç yıkım var. Bu ailelerin tedaviye, rehabiliteye ihtiyaçları var.
Burada tutuklu olsun olmasın FETÖ'cü yakını pek çok kişiden şunu duyuyorum:
“Tamam, da, biz çocuklarımızın böyle olmasını istemedik ki, sohbet ve konferanslarınızda bizi de töhmet altında bırakıyorsunuz.” Hayır. Bu doğru değil, böyle yaptığıma dair bir tek kanıt bulamazsınız.
Öncelikle kimse kimsenin vebalini yüklenmez.
İkincisi, FETÖ ile mağdurları ayırıyoruz. Hatta FETÖ'cü “ibadet” kısmı ile kimi “ticaret” kısmını bile dışarıda tutuyoruz.
Üçüncüsü bizim de 1. 2. 3. derecede olmasa da yakınlarımız FETÖ'den tutuklandı, ihraç edildi, bundan sonra kim çıkar, ne çıkar da bilemiyoruz. Yani bu rezalet hepimize şu veya bu şekilde bulaştı. Asla yakınlarını töhmet altına alma ya da suçlama cihetine gitmedik. Mağdurları ise kurtarma derdindeyiz.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019