Ahmet TAKAN
Atalar demiş ya; “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir”. Aynen öyle olacak. Kovid-19’un faturası vatandaşa kesilecek. Konut ve tatil kredilerini cazip hale getirerek pandemi ile mücadele eden iktidarın aldığı son kararlardan ve ağız yatımlarından gidişat belli oldu. Suçlu vatandaş olacak. Bunun en temel kanıtlarından biri de, çocuklarını okula göndermek isteyen velilere imzalatılacak taahhütname. Millet salgından kırılacak bizdeki iktidarda zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkacak!.. “Ne yapalım vatandaş alınan tüm tedbirleri uymadı”.. Öyle mi?..
Endüstri mühendisi, iş güvenliği uzmanı ve eğitmeni Mahmut Teberik, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya mektup yazmış. Bir örneğini şahsıma da gönderdi. Çok sade bir şekilde anlatıldığı için anlaması çok kolay!. Şöyle;
“Sayın Bakan,
Basın toplantılarınızda ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları uyarınca…’ diye başlıyor ve alınacak önlemleri sıralıyorsunuz.
Her konuda yukarıdaki tek iradeye bağlılığınızı belirtmeniz sizin sorununuz. Ancak bir de mesleğe başlarken ettiğiniz ‘Hipokrat Yemini’ niz var.
İşte ben bu yazımda yemininizi anımsatarak uyarılarda, önerilerde bulunmak istiyorum.
Hükümet olarak salgınla mücadelenin odağına yurttaşları koydunuz. ‘Maske, Sosyal Mesafe, Temizlik (!)’ diyor, başka bir demiyorsunuz. Bu önlemleri yadsımıyorum, tam tersine bir yurttaş olarak uymamız gereken sorumluluklar. Peki, sadece bu önlemler yeterli mi?
★★★
Sayın Bakan,
İş sağlığı ve güvenliğinde risk kontrol önlemleri tartışılırken yöntem olarak üç aşamadan söz edilir. Bu yöntemi KOVİD -19’ a uyarlarsak, önceliklendirme yani hiyerarşik sıralama şöyle yapılır:
1. Riskin Kaynağında Kontrolü ya da kaynağında korunma yöntemi
Bu aşamada tehlike kaynağı ortadan kaldırılır, yok edilir, elimine edilir, bertaraf edilir.
Bu yapılamazsa tehlike kaynağının özellikleri değiştirilerek risk azaltılmaya çalışılır. Buna ikame etme, yerine koyma ya da yerini alma vb. de denilir.
Yapılabiliyorsa en iyi yöntem budur.
2. Riskin kaynak ile alıcı arasında kontrolü (ortama yönelik korunma)
Bu aşamada da yine iki yol izlenir.
Birincisi; kaynağın mekansal olarak ayrılması. Tehlike kaynağı ile halk arasında kalkan oluşturma. Tehlike kaynağının izole edilmesi.
İkincisi; tehlike kaynağı ile halkın mekansal ya da zamansal olarak ayrılması (Yönergeler, uyarılar, idari önlemler, vb.).
Ayrıca halk; düzenli olarak eğitilip bilgilendirilerek, sürekli denetlenip uyarılarak, ödül, takdir, ceza, vb. uygulanarak, davranış değişikliği sağlanır.
3. Riskin alıcıda kontrolü (kişiye yönelik korunma)
Kişisel koruyucu donanım (KKD) kullanımı vb. önlemlerle halkın mekansal olarak ayrılmasıdır.
Diğer önlemler yeterli olmuyorsa, halk uygun KKD’lerle korunur. Ancak bu yöntem, yani KKD’ler en son seçim olmalıdır.
Çünkü; halkı rahatsız eder. Kullanımının denetimi zordur. Riskleri önlemede daha az etkili bir yöntemdir.
★★★
Sayın bakan,
Sizin hükümet, birinci ve ikinci aşamaları geçerek halka üçüncü aşamayı dayatıyor, üçüncü yöntemde ısrar ediyor. ‘Maske, sosyal mesafe ve temizlik’ üçgeninde kıvranıp duruyor.
Tabi sonuç alınamıyor, başarı sağlanamıyor.
Peki, birinci ve ikinci aşamalardaki korunma önlemlerini kim alacak?
Yanıt: Hükümet, bilim kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda yasal ve idari kararları alacak ve tüm ülkede kararlılıkla uygulayacak.
Ayrıca işverenler işyerlerinde gerekli her türlü önlemi alacak, araç ve gereçleri noksansız bulunduracak, önlemlere uyulup uyulmadığını izleyip denetleyip, gereğini yapacak.
İşte bu noktada ciddi sıkıntılar yaşanıyor. İşte örnekler:
1. Ayasofya’nın açılışında büyük kitleler, güvenlik hiçe sayılarak bir alanda toplanıyor.
2. Malazgirt zaferi kutlamaları için aynı durum yaşanıyor.
3. Giresun mitinginde yine benzeri durumları gözlüyoruz. Üstelik daha da kötüsü, alanda toplananların gururu, onurunu bir yana bırakıp kürsüden çay atılıyor.
4. Uçaklar bildiğim kadarı ile dolu gidiyor. Bütün koltuklar satılıyor. Hani sosyal mesafe?
5. AVM’ ler gelen tüm müşterileri alıyor. Zaten kapıya dayanmış müşteriyi nasıl bekletecek?
6. Fabrikalar tam kapasite çalışıyor. Fabrikalara işçi taşıyan servisler dolu. Hani önlem? Hatta pozitif hastaların çalıştırıldığı yansıyor basına.
O zaman sormak gerekirse;
Hani nerde kaldı birinci aşama, yani riskin kaynakta kontrolü?
Hani nerde kaldı ikinci aşama, yani riskin ortamda kontrolü?
★★★
Sayın bakan,
İş sağlığı ve güvenliğinde de benzeri bir yutturmaca vardır.
Bu yutturmacaya göre; İş kazalarının yüzde 88’i güvensiz davranışlar, yani çalışan hatası, yüzde 10’u güvensiz durumlar, yüzde 2’si ise kaçınılmaz nedenlerden kaynaklanır.
Bu rakamlar 1931 yılında Amerika’da, bir sigorta şirketinin çalışanınca yapılan bir araştırma sonucu yayınlanmış. Bu kişi işyerlerinden sigorta şirketine gelen iş kazası raporlarını inceleyerek bu sonuca varmış.
İnceleme sonucu çıkan bu rakamlar doğru. Doğru, doğru olmasına ama işyerlerinden gelen raporlarda, işverenler kendilerini koruyabilmek için kaza nedeni olarak hep görünür nedenleri, yani çalışan hatalarını göstermiş. Kaza kök nedenlerine inilmemiş.
Sonra da bu rakamlara sığınarak, bu rakamları ısrarla yineleyerek, bir de üstüne ‘davranış odaklı güvenlik’ kavramı türeterek bütün suçu çalışanların üzerine yıkarak hükümet ve işverenler sorumluluktan kaçmışlar.
Bu pandemi konusunda da tıpkı aynı yöntemle gidilerek bütün suç halkın sırtına yükleniyor. Halk psikolojik olarak suçlu hissettiriliyor.
Son söz:
Yanlış olabilir, eksik olabilir ama beynimde oluşan düşünceleri yazının kalıplarına aktararak sade bir yurttaş olarak dile getirdim. Karar sizin.”
– Ulu Tanrı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021
2.07.2021