Ali AYDIN
7 Haziran sonrası yaşadıklarımız, bizleri karanlık bir koridorda sağında ve solunda ne olduğunu kestiremeden yürümeye çalışan birinin durumuna soktu. Koridorun aydınlık bir anında öngörülemeyen bir biçimde gerçekleşen elektrik kesintisine, koridorda yarattığı telaşe ve belirsizlik havası eşlik ediyor. Kesintinin sabotajdan kaynaklandığı hem evdeki durumdan hem de mahalledeki hareketlilikten anlaşılabiliyor.
Sabotajı gerçekleştiren terör örgütünün içte ve dışta sırt sıvazlayıcılarının sayısında ilk kez belirgin bir artış olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Hatta denilebilir ki PKK, kuruluşundan bugüne Türkiye’ye karşı en geniş ittifakını kurdu.
Terör saldırıları ile ‘çözüm sürecinin’ erozyona uğradığından söz ediliyor. Lakin saldırıların biçimi, daha fazlasının umulduğunu gösteriyor. Erozyonu yetersiz görmüş olacaklar ki hedefleri tek kelime ile bir göçük oluşturmak. Çözüm süreci, terör örgütü tarafından bir daha başlatılmaması adına göçük altında bırakılmak isteniyor. Şehit olan asker ve polislere gerçekleştirilen saldırılarda, kendilerine kurşun sıkılmakla yetinilmeyip, eş ve çocuklarının da hedef alınması ne türden bir gözü dönmüşlükle karşı karşıya olunduğunu kanıtlıyor.
Bir etkide bulunmak isteyenlerin tepkileri hesap dışı tutması düşünülemez. Terörün yarattığı etki Batı illerinde kimi yerlerde ölçüsüz bir tepkiye dönüştü. Nahoş görüntüler ortaya çıktı. Oysaki iç savaş hazırlayıcılarının ve Kürtlerle Türkler arasında telafisi imkânsız bir kopuş için mevzilenen terör örgütünün arayıp da bulamadığı tam da bu.
HDP şaşırtmıyor
HDP cephesi bu süreçte dökülen yaldızlarını toplamayı bile bir kenara bırakarak içinde debelendiği “lafız-mana” tenakuzunu derinleştiriyor: Her türlü güzel kelime itinayla tüketilir! Barış, özgürlük, büyük insanlık, çoğulculuk, demokrasi...
80 milletvekili değil 180 milletvekili de çıkarsalar durumlarında bir değişiklik olacağını sanmam. Bunun olabilirliğine ilişkin en küçük bir işareti, emareyi Türkiye toplumuna vermemek konusunda oldukça dikkatliler.
İçine çekildiğimiz şiddet sarmalında HDP’nin “Türkiyelileşme” söyleminin her zamanki kronik “lafız-mana” tenakuzlarından birisi olduğu da çabuk ortaya çıktı. Türkiyelileşme söylemi esasen Süleyman Seyfi Öğün’ün de isabetle kaydettiği gibi Türkiyelileşmiş Kürtleri de HDP’lileştirerek Türkiye’den uzaklaştırmaya matuf bir girişime dönüştü.
Ak Parti ne söyleyecek?
Bu sıcak gündem içinde Ak Parti kongresini gerçekleştirdi. HDP cephesinin tutumundan çok daha önemlisi Ak Parti cephesinin bundan sonra nasıl bir tutum alacağıdır. Başbakanın sıklıkla dile getirdiği ‘kamu otoritesinin tesis edileceği’ yönündeki beyanını ‘güvenlikçi politikalar’ olarak tanımlayan birkaç kavram özürlüyü saymazsak eğer bu cümlenin herhangi bir ihmale yer bırakmaksızın hayata geçirilmesi tabii ki herkesin arzusudur. Lakin bir siyasi parti olarak Ak Parti’nin bundan sonrası için daha fazlasını söylemesi gerekiyor. Toplumun beklentisi de bu yönde kuşkusuz. Zira güvenlik, kim olursa olsun devleti yönetenlerin sorumluluğunda. Sorumluluğunda olunan bir şeyin vaat olarak sunulması düşünülemez/düşünülmemeli. Dolayısıyla yaklaşan seçim öncesi Ak Parti’yi bekleyen en önemli şey sonrası için ne söyleyeceğini belirlemek ve netleştirmek olacaktır.
Başbakanın kongredeki konuşması henüz bu konuda belirginleşmiş, netlik kazanan bir siyasal söylemin oluşmadığı izlenimi verdi. Seçime az bir süre kala bu durumun Ak Parti aleyhine bir durum olduğu muhakkak. Güvenlik güçleri zaten kendi operasyonları ile ilgili açıklamalarda bulunuyorlar. Hükümet de bu bilgilendirme sürecinin bir parçası. Ancak toplum, çözüm sürecini de hayata geçirmiş bir partiden işlerin bu noktaya geldiği bir vasatta gelecekteki politikaları hakkında ne söyleyeceğini merak ediyor. Yarın seçim meydanlarında Ak Parti’nin cevaplaması istenecek bir soru olacak bu.
Ak Parti’nin bu soruya vereceği cevap hem kendi hem de Türkiye’nin istikametini tayin edecek.
twitter:@_aydinali
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020