Ali AYDIN
Yıllarca bu ülkenin çocuklarının eğitim haklarının önünde bir karabasan gibi durmuş olan yasakların ve dayatmaların sona ermesinde, sivil alanda verdiği mücadele ile pay sahibi olan Özgür Eğitim-Sen’in geçtiğimiz hafta sonu Ankara’da 4. Olağan Genel Kongresi yapıldı. Ben de oradaydım. Kongre izlenimlerime geçmeden önce yeni başlayan arkadaşlar için Türkiye’de eğitimin özgürleşme mücadelesinden birkaç kesit sunmak istiyorum:
2006 yılıydı…
Günlerden bir gün Kanal D ana haberi izleyenler, ekranda Mehmet Ali Birand’ı bir haberi gergin, agresif bir şekilde sunarken gördüler. Mehmet Ali Birand art arda tam iki akşam, aynı konuyu ana haberin gündemine taşıdı. Mehmet Ali Birand’ı bu kadar heyecanlandıran olay onun deyişiyle“Başkentin ortasında!” meydana gelmişti. Konu ne bir kaza ne de ihmal sonucu çok sayıda can kaybının yaşandığı, bir tesisin infilak etmesi türünden bir hadise değildi. Bir patlama ya da terör saldırısı filan da olmamıştı. Ama başka bir şey olmuştu. Belki de onlardan daha kötüsüydü: Evet, Birand’ın deyişiyle“Başkentin ortasında” gerçekleşen bir panelde hem de bir eğitim sendikasının genel başkanı tarafından“çağdaş eğitim (!)” eleştirilmişti. Takvimler 2006 yılında olduğumuzu söylüyordu; lakin haberin ele alınışı, sunumu 28 Şubat 1997 modeldi.
Ak Parti’nin iktidardaki ilk yılıydı, şatlar ise zor ve çetindi. O yıllarda ülkede bu modelde bir haber sunumunu mümkün kılan bir vasat vardı. Askerî vesayet bütün haşmetiyle yerli yerindeydi. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Ahmet Necdet Sezer oturuyordu. Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere Yargı, 28 Şubat’ın bildik formasyonunu sıkı sıkıya kuşanmış, hazır kıt’a bekliyordu. O günlerin atmosferini teneffüs etmemiş ya da hatırlamakta zorluk çekenler için şöyle bir not düşebiliriz: Çok değil iki yıl sonra,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti'nin "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle, partinin kapatılması ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dâhil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istemiyle hazırladığı iddianame Anayasa Mahkemesi'ne 14 Mart 2008'de sunulacaktı.
Gelelim habere. Haberin perforesinde, panelin görüntüleri eşliğinde yankılanan ses adeta haykırıyordu:
“Bu cümleleri söyleyen bir öğretmen!”
“Yanında oturan ve onun söylediklerini onaylayanlar da var !”
“Çağdaş eğitim sistemini eleştiriyorlar !”
Mehmet Ali Birandhaberin finalinde “Nedir bu? Buna fikir özgürlüğü mü diyeceğiz? Muhafazakârlaşan Türkiye deyip göz ardı mı edeceğiz? Milli Eğitim Bakanlığından ve İçişleri Bakanlığından biz bir yanıt bekliyoruz !” diyordu.
Yanıt gecikmedi. Panelde konuşanlar hakkında yargı süreci başlatıldı. Eğitim sendikasının genel başkanı hakkında DGM’de 10,5 yıl hapis istemiyle iddianame hazırlanarak ifadeye çağrıldı. Panelde konuşan eğitim sendikasının başkanı, hafta sonu Özgür Eğitim-Sen’in 4.Olağan Genel Kongresinde Genel Başkanlığa yeniden seçilen Yusuf Tanrıverdi’den başkası değildi.
Peki, ne söylemişti o gün Yusuf Tanrıverdi:
“Andımız kaldırılsın, Milli Güvenlik Dersi kaldırılsın, eğitimde resmi ideolojinin kuşatması son bulsun !”Devamla, “Bu halk Müslümandır. Siz bu halkın devletiyseniz bu halkın çocuklarına bu halkın istediği doğrultuda eğitim vermek zorundasınız. Vermeyecekseniz, o zaman çekin ellerinizi bizim ve çocuklarımızın yakasından biz açarız okullarımızı ve eğitiriz çocuklarımızı. Bizim çocuklarımıza Kur’an dersi vereceksiniz, bizim çocuklarımıza tefsir dersi vereceksiniz, bizim çocuklarımıza hadis dersi vereceksiniz.” yine devamla “Herkesin inancı ve düşüncesi doğrultusunda çocuğunun eğitiminde söz sahibi olması bir haktır.”
2012 yılıydı…
Kamuda başörtüsü yasağı sürüyordu. Aynı yıl içinde Özgür Eğitim-Sen, o güne kadar hiçbir konfederasyonun hiçbir sendikanın almadığı hatta aklından bile geçirmediği bir karar aldı: “Bundan böyle kılık-kıyafet yönetmeliğini tanımıyoruz. Başörtülü bayan üyelerimiz derslere başörtüleriyle girecekler diğer üyelerimiz ise kendi tercih ettikleri serbest kıyafetlerle okullarına gidecekler.”
Bugün itibariyle Andımız ve Milli Güvenlik Dersi kaldırıldı. Seçmeli Kur’an-ı Kerim, Temel Dini Bilgiler, Hz. Muhammed’in Hayatı gibi dersler müfredata girdi. Başörtüsü yasağı sona erdi. Türkiye’de hem siyasette hem sivil alanda verilen bir mücadelenin, yürünen çileli bir yolun hâsılasıydı bunlar. Eğer bu mücadeleleri ve bu yolun çilesini çekenleri bilmezsek yarın için yapılması beklenilenden bîhaber oluruz. Çünkü hiçbir nimet zahmetsiz ele gelmedi bu memlekette. Eğer sivil kurumlarınız, toplumsal alanda özgür ve özgün duruş sahibi kemikli yapılarınız yok ise yolu yürüyemez, menzile varamazsınız. Hedef ve ideallerinizin hep uzağında kalırsınız. Her şeyi siyasete havale eden, her şeyi oradan bekleyen bir anlayış sakattır, yanlıştır. Siyasetin önünü açacak olan kendi alanında fikir üreten, emek üreten yapılardır. Türkiye’nin bugün bile en çok ihtiyacını hissettiği bu tür kurumlardır. Sözünü ettiğim yapılar kapısında STK yazan değil; gerçekten STK olmayı hak eden yapılardır. Bunlar Üstad Sezai Karakoç’un “kendi ayakları üzerinde duranlar”diyerek taltif ettiği yapılardır. Eğer öyle olmazsa, birilerine yanaşmayı, yaranmayı önceleyenler ile bu tür mücadeleler verilemez. Yine Sezai Karakoç’un ifadesiyle söylersek "Kendinin olmayan ayaklarla ayakta duranlar bir gün o ayaklar çekildiğinde düşerler."
Kongre izlenimim kısa lakin öz olacak.Özgür Eğitim-Sen diyor ki“Kaba hak ihlalleri sona erdi, evet. Lakin Türkiye’de zorunlu eğitim başta olmak üzere eğitimin niteliği, eğitim kurumlarının yapısal karakteri, çalışma koşulları, alternatif eğitim kurumlarının yokluğu, postmodern koşullar içinde eğitimin küresel ve yerel krizi gibi pek çok tartışılmayı bekleyen konu var. Ve bizim daha söyleyecek çok sözümüz var.”
twitter: @_aydinali
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020