Ali AYDIN
ABD'nin iki eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz ve Eric Edelman'ın Washington Post'a yazdıkları “Erdoğan ya reform yapmalı ya da istifa etmeli" başlıklı yazının üzerinden daha bir hafta geçmedi.
Yazı özellikle ‘Türkiye içindeki Türkiye muhalifi' kesimlerin literatürüne aşina olanlar için okunması durumunda sıkıcı bir tekrardan ibaret. Ancak yazarlarının kariyeri ve kimliği literatürün membaını faş etmesi bakımından manidar.
PKK'nın başını çektiği 9 terör örgütünün Türkiye'ye karşı birleşme kararı aldıklarını açıklamalarının üzerinden daha bir hafta geçmedi.
Birleşme, çimlerin üzerine kondurulmuş derme çatma bir masanın başında terör örgütünün elebaşlarından Duran Kalkan'ın aya kalkıp ellerini çırparak ergenler gibi slogan attığı bir görüntü ile servis edildi. Söylemeden geçemeyeceğim, Ahmet Altan veHasan Cemal gibilerin 15-16 yaşındaki Kürt kızlarını dağa kaldırarak özgürleştiren(!) otobüs durağında bekleyen savunmasız insanları patlatan bu canilerden epik kahramanlar çıkarma uğraşlarını görüp de tiksinti duymamak gayri kabil artık.
İstanbul'da Gezi Toplumsal Dayanışma Derneği'nin deklare edildiği etkinlikte Demirtaş'ın yapmış olduğu konuşmada sarf ettiği “ Cizre'de, Sur'da dolaşan direniş ruhu Cerattepe'de dolaşan direniş ruhu aramızda dolaşıyor…. Bizler de birleşmeliyiz. Bizler Aleviler, devrimciler, direnenler de birleşmeliyiz. ” sözlerinin üzerinden daha bir hafta geçmedi.
Ankara Kızılay meydanında öğrencilerin, teyzelerin, amcaların, çocukların, kardeşlerin, seyyar satıcıların, taksicilerin, memurların, işçilerin ve otobüs durağında bekleyen yolcuların hedef alındığı bombalı saldırının ardından daha bir hafta geçmedi.
Türkiye'nin dışarıdan çevrelenerek ve içeriden taşeron örgütler eliyle kat edilerek kuşatılma girişimleri sürüyor. Ne var ki bu süreklilik tek taraflı değil! Çünkü Türkiye'nin kuşatma politikalarına karşı hem dışarıda hem de içeride mücadelesi de sürüyor. Morton Abramowitz ve Eric Edelman gibilerin “Erdoğan ya reform yapmalı ya da istifa etmeli"çağrıları Türkiye'nin bu mücadelesinden vazgeçmesi için yapılıyor. Eğer Türkiye CHPlideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun hayalini kurduğu gibi bir ülke olursa, bizzat Kılıçdaroğlu'nun ifadesiyle politikasını “180 derece” değiştirirse mesele kalmayacak. Ya da başka bir ifadeyle söylersek böyle bir durumda, çocukları bombalayanlar için Türkiye bir mesele olmaktan çıkacak. Çünkü artık Türkiye diye bir ülke olmayacak!
Türkiye'ye karşı öncelikle; çözüm sürecini araçsallaştıran, şehir savaşlarına hazırlık olarak süreci istismar eden, bölgesel gelişmelere paralel biçimde Türkiye ile hesabı olan emperyal güçlerin odalığı haline gelen PKK, koçbaşı olarak istihdam edildi. Bu koçbaşını tutan elleri eski elçilerinin yazılarından, sıcak denizlere inme sevdalarını Kuzey Suriye'de PYD üzerinden Türkiye'yi çevreleme manevraları ile zenginleştirenlerden, mezhepçiliği körükleyenlerden, kraliçenin kadife eldivenlerinin içindeki parmaklarının hissedilmeyen dokunuşlarından seçebiliyoruz. Kendilerini anti-emperyalist anti-kapitalist olarak tanımlayan envai çeşit sol örgütün yancı yazıldıkları ve Türkiye'ye karşı öncelikli hedefi “Erdoğan'ı düşürmek” olan konsorsiyum da bu işte!
Ankara'da vahşet ile yüzünü gösteren terör, terörle mücadelenin de örgüt üzerindeki yıkıcı etkisini gösteriyor. Kadın, çocuk, genç, ihtiyar demeden savunmasız insanları hedef alan bu cinayet şebekesi kan kaybediyor. Zalimliğinin, barbarlığının artması bu yüzden.
Örgütün siyasi uzantıları, ittifakları ve uluslararası desteği dikkate alındığında mücadelenin derinleşmesi ve çok katmanlı bir biçimde koordine edilmesi Türkiye'nin etkili bir biçimde saldırıları boşa çıkarmasının önkoşulu.
Örgüte karşı güvenlik güçlerinin sahada elde ettiği üstünlük siyasi ve hukuki veçhesi, ekonomik hamleleri, kültürel boyutu, sosyolojik duyarlılığı ve sivil kuruluşların çabaları ile bütünleşik ve eş anlı olmak zorunda. Türkiye'yi acz içinde göstermeye dönük bu saldırıları püskürtmek her şeyden önce meseleye bütüncül yaklaşmayı gerektiriyor. Bu ise askerî üstünlükten daha fazlası, tek bir kişiye, kuruma meselenin havale edilmesinden daha fazlasını gerekli kılıyor.
Örgütün siyasi kanadı ısrarla ve pervasızca siyasal alanı dejenere ediyor. Dokunulmazlıkların kaldırılması ve terörle mücadelenin hukuki boyutunun öne çıkarılması için son saldırıyı gerçekleştiren teröristin taziyesine gidecek milletvekilini beklemeye gerek yok! Bunu ‘90'lara dönüş' olarak yorumlamak tarihe şaşı bakmaktır. Kuşkusuz örgüt, medyadaki destekçileriyle birlikte bu söylemi öne çıkaracaktır. Terörün dili siyasetten tasfiye edilmedikçe siyasetin imkân ve çözüm kapasitesine sürekli biçimde darbe indirmeye devam edecek. Terör insanlık suçudur, nokta! ‘Demokratik çocuk öldürmek' diye bir şeyin olabileceğine ya katiller ya da hainler inanır.
Her saldırının ardından tam da terörün maksadı doğrultusunda hizaya gelen ve ses veren içerideki zayıf halkaların varlığına rağmen Türkiye, hem oyunu boşa çıkarmaya, tuzağı etkisiz hale getirmeye hem de iddiasını sürdürmeye muktedirdir.
Dost ve düşman böyle bilsin!
Twitter:@_aydinali
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020