Ali AYDIN
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nin akademik yıl açılış törenine katılan Cumhurbaşkanımız, ismini taşıyan üniversitede çok önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Kendi helikopterlerimizi yapar hale gelmişiz ama yaptığımız bu helikopterler, bu uçaklar bize bombayı yağdırmaya başlamış ve onlar bizi öldürmeye gelmiş. Mesele ne, fiziki mekânların olmasından öte şu gönülleri halletmek, bu kafa yapısını halletmek, zihinleri halletmek. Onun için kültür inkılabına ihtiyacımız var. Asıl reformu kültürde yapmamız lazım, kültür ihtilaline, kültür devrimine şiddetle ihtiyacımız var." diye konuştu.
Sanayi devriminden dijital devrime uzanan bir hikâyenin içindeyiz. Öte yandan devrimlerden herkes eşit pay almıyor. Bir tarafta bencil, zengin Batı ve kuzey; diğer tarafta fakir, yoksul Doğu ve Güney var. Yüzyılın başında Batı'nın ideolojisi ile kültürel müktesebatlarına suikast tertip edilenlerin bugün bütün açıklığı ile bunun farkına vardıklarına şahit oluyoruz. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rize'de yaptığı konuşmada “kültür inkılabına ihtiyacımız var!” çıkışını, yüzyılın başında topluma rağmen girişilen ve kültürel imha ile neticelendirilmek istenen bir sürece karşı üretilen bir cevap, atılan bir çığlık olarak okumak durumundayız.
Modernliğin tarihi bir yönüyle “kültürel soykırım” tarihidir. Modernlik bir proje olarak ateşli savunucuları tarafından; kabulleri, öncülleri ve önermeleri ile itikadî olarak da sahiplenilen bir zihniyetti. Kültür, projenin ikâmesi, istenmeyen unsurların tasfiyesi, arzulanan toplumsal düzenin tesisi açısından yüzyılın başında ulus-devletler tarafından“budama”, “biçme” faaliyetlerinin nesnesi haline getirildi. Bu uygulamaları Bauman,“bahçıvanlık” olarak tanımlar. Ayrık otları olarak görülenler itinayla ayıklanmak istendi. Çoğu zaman sert tedbirler ile zapturapt altına alınan geleneksel kültür, eğitim-öğretim faaliyetleri ile daha rafine biçimde buharlaşmaya tabi tutuldu. Bizde de erken Cumhuriyet dönemi uygulamaları bu bağlama oturur. Alfabe değişikliğinden kılık-kıyafete, ezandan müziğe kadar mevcut olan üzerinde yapılan pek çok cerrahi müdahalenin temel motivasyonu bu “bahçıvanlık” faaliyetidir.
Modernliğin akışkan zamanlarındayız. Kültürün köşeli tanımlandığı, küp küp dizilebildiği zamanları geride bıraktık. Şimdi köprünün altından çok sular aktı. Devletlerin kültür politikaları üzerinden toplumu biçimlendirme düşleri, hayat bulacakları bir dünyayı bulmakta zorlanabilir. Devletlerin bu işe ne kadar heveskâr olup olmayacakları da bahsi diğer. Şu şartlarda eldeki araçlar ile böyle bir işe koyulmak kaybedileceği baştan belli olan bir savaşa bile isteye girmek olur.
Araçlarla amaçlarımız arasında korkunç uçurumlar varsa eğer, durup bir daha düşünmek mecburiyetindeyiz. Eldeki tüm araçlar 19.yüzyılda icat edildi. Merkezî bir örgütlenmeyle devlet gücünün refakatinde tüm topluma hükmedilmeye girişildi. Bizim hikâyemizde bu durum tarifi mümkün olmayan bir çölleşme ile sonuçlandı. Şimdi bu süreci tersine çevirecek hamlelere ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanımızın çağrısını bu hamlelere davet olarak da okuyabiliriz.
Soru ve sorunumuz şu: Eldeki araçlarla böyle bir hamleyi gerçekleştirebilir miyiz? Geçmişte, toplum olarak bize karşı kullanılmış usul ve yöntemlerle biz maksadımız ne ise onun hâsıl olacağını düşünebilir miyiz?
Türkiye'de canlılığına şahit olunacak bir fikir ortamının ve üretiminin olduğu söylenemez. Eserleriyle aklımızı başımızdan alan sanatsal faaliyetlere de rastlamıyoruz. Geriye elimizde bir siyasi taraftarlık kalıyor. Çoğu buradan yürümenin derdinde!
Eğitim-öğretim kurumlarımız aynı hamamda aynı tası kullanarak farklı bir hijyen sunacaklarını düşünen yönetsel bir aklın kontrolünde. Çeşitlilik yaratabilecek böylece neyin bizim için daha cazip ve yararlı olduğunu görebileceğimiz, özgün örnekler ile karşılaşabileceğimiz bir yelpazeden yoksunuz. Şu anki örgütlenme modelimiz ile bu örneklerle karşılaşabilmemiz mümkün değil. Farklılığa kapalı, merkezî ve zorunlu yapısı ile muhtaç olduğumuz hamlelerin buradan gelmeyeceğini söyleyebiliriz.
Okullarda kültür yok, kültürel etkinlik var! Öğrenciler, belediyelerin kültür merkezlerine kendi rıza ve hissiyatları dışında yığılarak (en uygun kelime bu!), yetişkinlerin önemli gördüğü faaliyetlerde dublörlük yapıyorlar. Belediyelerin görkemli kültür merkezleri büyük ölçüde vatandaşın düğün salonu ihtiyacına cevap veriyor.
Sivil oluşumlar devlete eklemlenerek güç temerküzünün peşindeler. Kıt imkânlarda ürettikleri hizmetin binde birini devlet desteği ile üretemiyorlar. Çünkü mesele en zor zamanlarda inançla yürütülen bir faaliyetten bürokratik ranta talip şirket olmaya geçmiş durumda.
Bugüne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları aynı günün akşamı televizyonda tartışılması muhtemel bir konu haline gelirdi. Bir istisna oldu! “kültür inkılabı” çıkışını kimse üstüne almadı. Bence Cumhurbaşkanı tüm Türkiye'ye çalışmadığı yerden bir soru sordu. Bu ölüm sessizliğinin başka bir izahı yok!
Twitter: @_aydinali
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020