Ali AYDIN
Birkaç gündür din eğitimi ve müfredat gibi başlıkların fonda olduğu bir tartışmaya şahit oluyoruz. Tartışmanın bir tarafında attığı tweet ile şimşekleri üstüne çeken Mustafa İslamoğlu diğer tarafında ise özellikle sosyal medyada 1-2 gün içerisinde çığ gibi büyüyen tepkilerin sahipleri var. Ancak kesin olan bir şey var ki aslında tartışma filan yok. Çünkü tartışma gibi görünen şey esasında maksadını aşan bir ifadeye yönelik tepkilerden ibaret. Fonda kaldığını söylediğim ‘eğitim meselesi' ise geçmiş 150 yıllımızda olduğu gibi hâlâ bir mesele olarak varlığını sürdürüyor. Buna karşılık hiçbir zaman bu mesele Türkiye'de bir ‘tasa' ya dönüşmedi. Ben iddia ediyorum ki Mustafa İslamoğlu o tweet yerine 10 bin tane eğitim ve din eğitimi konulu tweet atsaydı, birkaç dakikalık bir tartışmanın konusu bile olmayacaktı. Kıt kaynaklarımızın başında gelen kamusal dikkatin, düşünceden çok polemiğe iştahını kabarttığı bilinen bir gerçek.
Mevcut eğitim sistemi ile devam edilemeyeceği, sistemin reforma ihtiyacı olduğu konusunda hemen hemen herkes hemfikir. Mustafa İslamoğlu tepkiler sonrası yaptığı açıklamada derdinin müfredat olduğunu söylüyor. Bildiğim kadarıyla MEB'in de müfredat değişikliği ile ilgili bir çalışması var. Bazıları öğretmen yetiştirme sorununa işaret ediyor. Kimileri ders kitaplarını kusurlu görürken kimileri organizasyon zaaflarına değiniyor. Dindar nesil isteyen de var, seküler nesil isteyen de var.
Bunların hepsi var da olmayan başka bir şey var sanırım. O da tüm bu tespit, tenkit ve tekliflerin hangi bağlam içinde yapıldığına dair dikkat. Bu dikkat ile belirecek bir okuma. Kendi hikâyemiz hakkında merak ve yerelde karşı karşıya kaldığımız pek çok meselenin küresel membaına dair bir sorgulama.
Türkiye'de hangi ideolojiye yaslanırsa yaslansın zemini, bağlamı dikkate almaksızın yapılan eğitim tartışmaları iskelede denize açılacakları araçla ilgili kavgaya tutuşan iki arkadaşı andırıyor. Birisi ‘yat' ile diğeri ‘bot' ile denize açılmanın derdinde. Üçüncü bir kişi ise onları izliyor. Sonunda yanlarına geliyor, ikisinin de gözlerine bakarak önce gökyüzünde kararan bulutları ve denizde kopacak olan fırtınanın habercisi olan deliren dalgaları onlara gösteriyor. Türkiye'de eğitim tartışmasında muhtaç olduğumuz ve eksikliğini en çok hissettiğimiz işte o üçüncü kişinin varlığıdır.
1999 yılında yapılan bir tespitte şöyle deniliyordu : “New York Times'ın Pazar baskısının tek bir kopyasının, 18. yüzyılda yaşayan uygar bir insanın tüm yaşamı boyunca tüketebileceğinden çok daha fazla bilgi içermesine karşılık, son 30 yıl içinde, geçen 5.000 senede üretilmiş olandan çok daha fazla bilgi üretilmiştir.”
Bu kadar bilgi (?) ile 21. yüzyıl insanının ne yaptığı ve ne yapacağı ayrı bir bahis. Ancak bu kadar bilginin sindirilme, idrak edilme ve ayıklanmasının bir insan zihni için ne derece zor ve imkânsız olduğu açık.
Her türlü bilginin şöyle bir değip geçtiği buna karşılık hiçbirinin nüfuz edemediği bir insan modeline ulaşmış olabileceğimiz de akla gelebilir. Neticede mevcut insanlık durumu bilgi – eylem kopukluğunun radikal bir noktaya vardığının trajik örnekleriyle dolu.
Bilginin eyleme ilişkin sorumluluk aktarmadığı buna karşılık eylemlerin her türlü ahlaki sorumluluktan muaf kılınarak soğukkanlı bir şekilde icra edildiği modernliğin uç zamanlarındayız.
Yapılan bir araştırmada, 8-18 yaş aralığında olan gençlerin günde 8 saat, televizyon gibi yan ürünler ile toplamda 11 saate ulaşan bir süre, medya içeriği ile vakit geçirdiğini söylüyor. Dikkatleri, çoğu zaman avuçlarındaki akıllı telefonlarda rehin.
Anne, baba ve öğretmenleri de dâhil birisinin onların dikkatini çekme olasılığı, akıllı telefonlarında yüklü olan herhangi bir ‘uygulama' ile karşılaştırıldığında çok düşük.
Bunların hepsi dikkate almamız gereken hava raporları. Bu hava koşullarında konuştuğumuzun farkında olduğumuza dair derin şüphelerim var.
Cici bir müfredatla işin içinden çıkabileceğini sanan naiflik ile sipariş verir gibi ‘eleştiren, sorgulayan gençler yetiştirelim.”, diyen iyi niyetinden kuşku duymadığımız talepkârların, eğitim-öğretim kurumları ile denize açılmadan önce hava durumuna bir bakmaları gerekmez mi?
‘Hedonistik koşu bandı' ile ter atması dört bir yandan teşvik edilen online insana bakarak Eriksen'in, “Birkaç inçten daha uzun bir fikir hakkında düşünmenin neredeyse imkansız olduğu bir toplum yaratmak üzere olduğumuz konusunda güçlü sinyaller var.”, tespitini de bu hava durumuna ekleyerek gerçekten konuşmaya, tartışmaya başlamalıyız.
Haftaya devam edelim o zaman...
Twitter: @_aydinali
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020