Ali AYDIN
Önceki bir yazımda iki tip eleştiri türünün varlığından söz etmiştim.
Biri evcilleştirilmiş, rehin alınmış mevcudu tahkim etmeye, onu var etmeye odaklanmış; bakışı, ufku dar eleştiri. Evcilleştirilmiş eleştiri, Türkiye gündemini meşgul eden eğitim sistemi eleştirilerinin neredeyse tamamını kapsar. TV’de mikrofon uzatılan, kendisine söz hakkı verilen aşinası olduğumuz, bildik eleştiri türü budur. Diğer bir eleştiri ise yapısal olarak sistemi sorgulayan, kendisini sınırlandırmayan, herhangi bir ideolojinin bu sahadaki ajanlığına soyunmayan ve bu türden blokajlardan kurtulmuş geniş perspektifli eleştiridir.
Şayet bu iki eleştirel konum alıştan ikincisini tercih ettiyseniz vay halinize!
Sizi bu konum alışınızdan dolayı pişman etmeye yeminli bir kalabalık çok yakınınızda bekliyor olacaktır.
Bunu nereden biliyorsun diye sorabilirsiniz?
Bilmiyorum, bizzat yaşıyorum!
Bu alanda yazan çizen düşünen birisi olarak deneyimlediğimiz gerçek bu.
Ortaya çıkışından bugüne modern zorunlu eğitim, gayr-i insani amaçlılığına ve o amaçlılık içinde taş ya da tahtalar üzerinde değil körpe dimağlar üzerinde gerçekleştirdiği her türden pervasız uygulamaya rağmen ona esastan yöneltilen her eleştirinin kaderi, sorgucular tarafından etrafının sarılması olmuştur.
Modern zorunlu eğitim her seferinde iddiasının tam aksi sonuçları önümüze sermesine rağmen ona karşı yapılan eleştiri, sadece sistemi canhıraş bir biçimde savunanların değil bizzat sistemin mağdurlarının da kaza oklarını bugüne kadar üzerine çekmiştir.
İnsanlığın binlerce yıllık büyük hikâyesi düşünüldüğünde, modernliğin gün doğumundan bugüne aslında kısa sayılabilecek bir mazisi olan modern zorunlu eğitim; taraftarlarının gözünde ezelden ebede giden bir kader hüviyetinde algılanmıştır. Bu sebeple sistemi eleştiren kim olursa kadere meydan okuyan bir asi ya da bir mülhit muamelesine tabi tutulup kolektif bir çabayla üstesinden gelinmesi gereken birisi olarak görülmüştür.
Modern zorunlu eğitim sisteminin tüm rasyonel iddiasına karşın hasılası olan irrasyonellik; planlaması, örgütlenmesi ile akılcılık harikası gibi gözüken suretine karşın koynunda büyüyen akıl-dışılık elimizden kayıp gitse kıyamet kopacakmış endişesi taşıyan bir sürü kaygılı, zorunlu eğitim sistemi sorgulamasını henüz dibacesinde boğmayı kıyametten ve endişeden azatlık olarak görmektedir. Bunların çoğu daha sorunun kendisinin ne olduğunu fark edememişken peşin olarak çözümün önüne konulmasını istiyor. Çözüm onlara göre standart, herkes için bağlayıcı bir şey olduğu için; hemen iki kilo tart da gidelim, havasındalar!
Eğer meselemizin ne olduğunu idrak etmek hesaba katılmayacaksa, ellerinde çözüm reçeteleriyle dolaşan çok insan var. Çözümün reçeteye yazılan cinsten bir şey olduğuna ya da bir iki doz alınıp bizleri şifaya boğacak olan bir hap olduğuna inanıyorsak; hakikaten ne ile karşı karşıya olduğumuzu da bilmiyoruz demektir.
Peki o zaman zorunlu eğitimin alternatifi ne?, sorusu bunun en açık ispatı olan bir sorudur.
Sistemin tarihi arka planından başlayıp, amaçlılığı ve işlerliği ile bütününü sorgulayan bir eleştirinin, onu alt edeceğini düşünerek karşısına dikilir bu soru. Ne var ki böyle bir soru peşinen mevcudun alternatifsizliğine dair bir iman tazelemesidir. Soru eleştirinin haklılığı ile tartışmayı derinleştirmek yerine, ona karşı duvar olmayı tercih eder.
Alternatifler gökten başımıza düşen elmalar değildir. Onlar bir sürecin hasılası olarak belirirler. Tek bir insanın cebinden çıkmazlar. Tek bir insanın herkese hitap eden bir alternatifi de alternatif değildir zaten; olsa olsa herkes için yeni bir tuzaktır!
Zor soru sorduğunu düşünenleri hayal kırıklığına uğratmak istemezdim; ama vakıa bu!
Tıpkı Bauman’ın veciz bir biçimde dile getirdiği gibi;
“…alternatifler “bulunan nesneler” değildir; alternatiflerin üretilmesi, yaratılması gerekir. Alternatifler kendi başlarına var olmaz, bizim girişimlerimizle ortaya çıkarlar. Alternatifler, şeylerin olduğu gibi kalmalarına izin vermeyi reddetmekle tasarlanır ve o şeyleri değiştirmeye yönelik çabalarımız süresince olgunlaşır.”
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020