Ali AYDIN
Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmelik taslağı tartışma yaratmaya devam ediyor. Yönetmelik, öğretmenlik mesleğinin niteliğine ilişkin bir kaygının ve arayışın ürünü mü yoksa küreselleşme ile dolaşıma giren ekonomi - politiğin bir dayatması mı? Açık ki mesele sadece öğretmenlik mesleği ile sınırlı değil. Tüm dünyada ivme kazanan bir istihdam politikası ile karşı karşıyayız.
Şimdi, tam burada duralım lütfen! Çünkü çalışan kesimin almakta olduğu şekle dair anlamlı bir içeriğe sahip yeni bir kavramla tanışmak üzereyiz.
Prekarya, Guy Standing’in ‘Prekarya: Yeni Tehlikeli Sınıf’ adlı kitabında ortaya attığı bir kavram. Kavram, çalışan sınıfın iş ile ilgili yaşadığı belirsizlik ve güvence kaybına göndermede bulunuyor. Buna göre sanayi toplumunda anlamlı birer tanımlama aracı olarak kullanılan “proletarya”, “orta sınıf” gibi kavramlar; Soğuk Savaş sonrası dönemde, küreselleşme ile tekilleşen ekonomi-politiğin uygulamaları ile şekillenen günümüz dünyasında işlevsiz kaldılar. Kapsamları yeni durumu anlamak için yetersiz. Tüm dünyada sendikaların güçsüzleşmesi ve çalışan kesimin koruyucu şemsiyelerinin ortadan kalmasıyla birlikte esnek üretimin gönlünce at koşturacağı bir saha ortaya çıktı. Bu saha sadece mavi yakalılar olarak anılan ve kol emeği ile çalışanlar için değil beyaz yakalılar olarak anılan ve kafa emeği ile çalışanlar için de oldukça korunaksız.
Çalışma sahasının prekarizasyonu ile ortaya çıkacak farklı mesleklere mensup prekarya yığınına artık çok yakınız. Bu politikanın temel kabulü çalışanın bir üretim faktörü olduğu yönünde. Ne var ki bu ekonomi - politiğin müminlerinin kabule yanaşmadıkları şey, üretim faktörü olarak gördükleri çalışan insanların aynı zamanda birer insan oldukları gerçeğidir. O insanların endişe, korku, belirsizlik ile sarmalanmalarının ortaya çıkaracağı maliyet ‘maliyet’ olarak görülmüyor. Kaotik, belirsiz, güvencesiz çalışma koşullarında yitirilecek olan saygı, özsaygı ve itibar yeni durumun düzenleyicileri tarafından ‘kayıp’ olarak değerlendirilmiyor. Yarınından şüphe duyan, rızık endişesi ile her an kendisini kapının önünde bulacağı bir çalışma hayatının içinde güvencesiz olarak yol alan insanlardan oluşan bir toplumda insanların bireysel olarak yaşayacakları kişilik kırılmalarının ve bunun ‘kültür’ üzerinde ortaya çıkaracağı aşınmanın da dert edildiği söylenemez.
Öte yandan iş güvencesi düşük olarak çalışanların yanında bir de güvenceden tamamen yoksun olanlar var. Mahfi Eğilmez’in bir yazısında aktardığına göre; “Türkiye’de hiçbir sosyal güvenceye tabi olmaksızın çalışanların toplam işgücü içindeki payı yüzde 35’i buluyor (Eylül 2017.) Yani çalışanların üçte biri işini kaybettiği anda hiçbir güvenceye sahip değil.”
MEB’in performans değerlendirme taslağına tekrar dönelim. Evet, taslağa ilişkin itirazlar var. Ne var ki bu itirazların en popüler olanı, taslakta öğrencilerin ve velilerin öğretmene not verecek olmasını dert etmiş görünüyor. Hatta taslağa ilişkin itirazını sadece bununla mukayyet gören yaklaşımlar da var. Yarın öbür gün MEB; “Tamam kardeşim öğrencinin öğretmene not verme uygulamasını taslaktan çıkarttık.”, dese sanki hiç sorun kalmayacakmış havasındalar. İtirazı bunu temele alarak sınırlandırmak maalesef küresel bir dalganın kıyılarımıza ne denli sert vurduğunu kavramaktan yoksun olduğumuzu gösteriyor.
Mesele öğretmene kimin not vereceğinin çok ötesinde. Ağaç kuruduktan sonra ona baltayı kimin vuracağının ne önemi var? Mesele öğretmenlerin de artık prekaryaya dâhil olması.
Özgür Eğitim-Sen Genel Başkanı Abdulbaki Değer haklı olarak geçen hafta sordu: “Bu öğretmen, hudâyî-nâbit olmadığına göre, onu ait olduğu bütün içinde değerlendirmek gerekmez mi? Bu nitelik probleminde hani Eğitim Fakültelerinin rolü? YÖK nerede? MEB bürokrasisi nerede? Bir başarısızlık durumu söz konusu ise sadece işi yapan aktörü değiştirmekle yetinilebilir mi? İşe de bakmak gerekmez mi? Zorunlu eğitime, müfredata, mevzuata, öğretmenin mali özlük haklarına, çalışma koşullarına, bunlara da bakmak gerekmez mi? ”
Kamu sektörünün özel sektörün soluduğu cangıl havası ile eşgüdümlü hale gelmesi arzusu bugünkü düzenlemelerin kaynağı olduğu için muhtemelen soruların aradığı cevaplarla yakın bir gelecekte karşılaşmayacağız. Fakat küresel ekonomi – politiğin amentüsünü dikte eden uygulamaların sadece ekonomik sonuçları değil birey ve toplum hayatında, değer ve kültür sahasında ne denli yıkıcı sonuçları olacağını görmek için çok beklemeyeceğiz.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020