Ali AYDIN
Moravyalı (Bugün Çekoslovakya sınırları içinde kalan bir bölge) bir piskopos, aynı zamanda pedagog olan John Amos Comenius (1592 – 1670) modern okulların kurucularından biri kabul edilir. Comenius zorunlu öğrenim sınıflarının yedi veya on iki olmasını ilk öneren kimsedir. Okulları “herkese her şeyi öğretecek kurumlar” olarak tarif eder. Mütekamil bir insanlığa doğru gelişmeyi herkes için mümkün kılacak olan fikirlerine uygun olarak, bilginin montaj hattında üretilmesi için bir proje taslağı çizer. Ivan Illich’in aktarımına göre Comenius, eğitim üzerinde etkileri olan ilk uzmanlardan biri değildi sadece. O aynı zamanda, sanatının teknik dilini, çocuk yetiştirmenin sanatını tanımlamak için kullanan bir simyacıydı aslında.
Simyacılar basit elementleri, bu elementleri, bu elementlerin damıtılmış özlerini peş peşe gelen 7 süblimleştirme safhasından geçirerek arıtma yollarını araştırıyorlardı. Bu çabalarının nihai amacı ise bu elementlerin hem kendilerinin hem de dünyanın yararına olmak üzere altına dönüştürülmesiydi. Simyacılar bu amaçlarına hiçbir zaman ulaşamadılar. Her seferinde başarısız oldular. Ne var ki uyguladıkları teknik ilginç bir biçimde modern eğitim için bir çıkış noktası oldu.
Simyacıların izinden giden modern tilmizleri, eğitimi “yeni bir insan tipi” ortaya çıkaracak bir simyevi süreç olarak tanımladılar. Ne var ki her gelen nesil, okulları için ne kadar çok harcama yaptıysa da halkın büyük bir çoğunluğunun bu süreç sayesinde aydınlanmaya uygun olmadığı ve okul dışındaki hayat için hazırlıksız oldukları sonucuna ulaştı.
Bugüne kadar okulların başarısız bulunması, medyadaki tartışmalara eşlik eden eğitim reformu talepleri sonucun gözardı edilemeyecek boyutlara ulaşmasıyla alevlendi hep. Ne var ki eleştirilerin sınıf yönetimi, müfredat ya da öğrenme teknikleri gibi sistem içi kozmetik düzenlemeler düzeyinde kaldığı akıldan çıkarılmamalı.
Eğitim bahsinde bugüne kadar hiçbir zaman temel önermelere dokunulmadı!
Ivan Illich okulların başarısızlığını vurgulayan eğitim reformcularını üçe ayırır. İlk grup Illich’in diğerleriyle mukayese edildiğinde en masumları olarak gördüğü ve daha iyi bir okul vaadinde bulunan simyanın büyük ustalarıdır. İkinci grup en ayartıcılar olarak isimlendirilen ve her mutfağı bir simya laboratuvarı yapmayı vaadeden popüler büyücülerdir. Günümüzde bu gruba en yakın duranlar kanaatime göre kişisel gelişimcilerdir. Üçüncü grupta yer alanlar ise Illich’in en fesatçılar olarak tanımladığı bütün bir dünyayı tek bir dev ilim tapınağına çevirmek arzusunda olan yeni kainat masonlarıdır.
Eğitim sisteminin işleyişinde aksaklıklar olduğunu görmek ve bunu dillendirmek tek başına bir anlam ifade etmiyor. Eğitim eleştirisi yapanların yahut reform talebini dillendirenlerin şu soruları da açıklağa kavuşturmaları gerekiyor: Eleştirilen nedir? Eleştiriler bütüne mi parçaya mı yöneliktir? Yapıya mı içeriğe mi itiraz edilmektedir? Aksaklıkların giderilmesi ile ne amaçlanmaktadır?
Bu tür sorulara verilen cevaplar kimlerle muhatap olduğumuz noktasında bize bir fikir verebilir. Öte yandan tartışma düzeyimizi de açığa çıkarır.
Mesela; eğitim ve kültür bahsinde geri kaldığımız, pek çok alanda sağlanan ilerlemenin eğitim ve kültür alanında gerçekleşmediği söylenir sıklıkla. Kimsenin itiraz etmediği bu tespit akabinde neyi teklif ediyor ona bakmak lazım.
Buna baktığımızda ise şunları görüyoruz: Bugüne kadar gelen okulun ideolojik içeriğine itiraz var. Okulun belirli tip insan üretme amaçlılığından duyulan hoşnutsuzluk var. Güzel! Peki ne teklif ediliyor?
Biririsi geçenlerde açık açık yazmış, “altın nesil” istiyormuş!
Özlemi duyulan bir nesil, devlet eliyle ve okulun bir insan üretme çifliği olarak konumlandırılmasıyla gerçekleşecek öyle mi?
Eğer okula ve insana bakış bu ise ister Kemalist, Sosyalist densin; ister dini, milli densin!... Adlandırmanın adlandırmadan öte bir anlamının olmayacağını söylemek durumundayız.
Enjektör enfekte ise içindeki ilacın adı ne olursa olsun hastaya şifa vermeyecek!
Enjektöre toz kondurmaksızın kendi prospektüslerini gözümüze sokmaya çalışanlar eski rahipten başkası olmayan yeni papazlar hükmündedirler.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020