Ali AYDIN
Yeni eğitim yılı, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un geçen hafta tüm eğitimcilere hitaben yaptığı konuşmayla başladı. Önemli mesajların, dikkate değer vurguların yer aldığı konuşma müstakil bir yazının konusu olabilir. Ne var ki konuşmanın birkaç gün öncesinde MEB’in yapmış olduğu yönetmelik değişikliği Sayın Bakanın verdiği mesajların önüne geçti.
1 Eylül günü pek çok basın-yayın kuruluşu MEB’in Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yaptığı bir değişiklikle devamsızlık yapmayan öğrenciyi ödüllendirdiği haberini geçti. O gün, haber sitelerinin neredeyse tamamı birbirinin aynısı olan şu cümlelerle haberi aktardı:
“Bakanlıktan yeni düzenleme! Devamsızlık yapmayan öğrenciye ödül geliyor!”
“Devamsızlık yapmayan öğrenci ödüllendirilecek!”
Haberin sunumu öğrenciye müjde niteliğindeydi adeta. Oysaki başarılı öğrencilerin cezalandırılması anlamına gelen ve olası sonuçlarının çok da öngörülemediği anlaşılan bir değişiklikti bu. Büyük sıkıntıya yol açacak bir durum var ortada. Yönetmelikte değişikliğe konu olan madde üzerinden gidersek sıkıntıyı ortaya çıkaran durum anlaşılabilir.
1 Eylül tarihli değişiklikten sonra ilgili yönetmelik maddesinin tam metni şu:
“Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu, derslerdeki gayret ve başarılarıyla üstünlük gösteren, özürsüz devamsızlık süresi 5 günü geçmeyen, tüm derslerden başarılı olan, dönem puanlarının ağırlıklı ortalaması 70.00’ten aşağı olmayan ve davranış puanı 100 olan öğrencilerden; 70,00-84.99 arasındakileri teşekkür belgesi, 85.00 ve daha yukarı olanları takdir belgesi, Ortaöğrenim süresince en az üç öğretim yılının bütün döneminde takdir belgesi alanları üstün başarı belgesi ile ödüllendirir.”
Altı çizili ifade, değişiklikten sonra bu maddeye girdi. Özetle deniyor ki, öğrencinin davranış notları ve yıl sonu başarı puanı 100 dahi olsa, 6 gün özürsüz devamsızlık yapmışsa başarı belgesi alamaz. Öğrencinin yasal özürsüz devamsızlık süresi kaç gün diye baktığımızda 10 gün olduğunu görüyoruz. Yani adalet duygularını her geçen gün biraz daha körelttiğimiz öğrenciye şunu demiş oluyoruz; sana 10 gün devamsızlık hakkı veriyorum ama bunu 5 günden fazla kullanırsan benden başarı belgesi alamazsın.
Yapılan bu değişiklikle MEB’in öğrenciyi okulda tutma, devamsızlığı önleme amacında olduğunu anlayabiliyoruz. Fakat bunun yolu başarılı öğrenciyi yasal devamsızlık hakkını kullandığı (kullanmak zorunda kaldığı) için cezalandırmak şeklinde olmamalı. Devamsızlık hakkını 5 günden daha az kullanan öğrenciyi farklı yollarla da ödüllendirebiliriz. Kaldı ki bu mevcut uygulama içerisinde de var. Mesela akademik başarı durumuna bakılmaksızın öğrenciye verilen onur belgesi bunun örneği.
Takdir, teşekkür ve üstün başarı belgesi bir ödüldür ve öğrencinin akademik başarısına verilir. Bu yönetmelik değişikliği ile maalesef takdir, teşekkür ve üstün başarı belgesi almak, ödüllendirilen davranışla hiçbir ilgisi bulunmayan bir kritere bağlanmış oluyor. Böylece başarılı öğrenciler için sembolik anlamı olan bir ödül cezaya dönüşmüş oluyor. Ödülü akademik başarısıyla hak ettiği halde sırf kendisine verilmiş olan devamsızlık hakkını kullandığı için öğrenci ödülden mahrum bırakılarak cezalandırılıyor. Ödül-ceza mantığına kısa devre yaptıran bir yönetmelik değişikliğiyle karşı karşıyayız ve bunun sonuç olarak ciddi sorunlar çıkartması muhtemel.
Ödül-ceza mantığına kısa devre yaptıran bir yönetmelik değişikliği ile karşı karşıyayız ve bunun sonuç olarak ciddi sorunlar çıkartması muhtemel.
Olası senaryoyu zihnimizde hemen canlandırabiliriz: Diyelim ki bugün günlerden 18 Ocak Cuma. Tüm Türkiye’de çocuklarımız birinci dönemin son gününde sabırsızlıkla karnelerini almayı bekliyorlar. Akşam haberlerinde neşe içinde karnelerini alan öğrencileri göreceğimizi umut ediyoruz. Ne var ki haberlerde, tüm derslerinden başarılı olduğu halde yasal devamsızlık hakkı olmasına rağmen “5” gün kotasını geçtiği için takdir / teşekkür belgesi alamayan ve bunun için gözyaşı döken liseli gençleri izliyoruz. Bu görüntülerden sonra kamuoyunun infiale kapılmaması düşünülemez. Ve eğer yönetmelik mevcut haliyle kalırsa bu türden görüntülerle karşılaşmamız kaçınılmaz. Göreve geldiği günden itibaren öğretmenin yanında ama sürekli öğrenci merkezli bir duyarlılığı öne çıkaran Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un döneminde böyle bir manzaranın ortaya çıkması ise maalesef büyük bir talihsizlik olur. Henüz vakit varken Milli Eğitim Bakanlığı behemahâl bu yanlıştan dönmelidir.
Takdir, teşekkür öğrencinin akademik başarısına verilir. Bu yönetmelik değişikliğiyle başarı belgesi almak, ödüllendirilen davranışla hiçbir ilgisi bulunmayan bir kritere bağlanmış oluyor.
Her eğitim yılı başında çocukları, kaşlarımızı çatıp, parmağımızı sallayarak tehdit etmekten, sürekli ceza müessesesini çalıştırarak yüklerini arttırmaktan vazgeçmeliyiz. Yeni eğitim yılına gerginlikle, stresle, korkuyla değil umut, neşe ve heyecanla başlamaları gereken öğrencilerin, kendi içinde tutarsızlık ve adaletsizlik barındıran yönetmelik maddeleriyle büyüklerine olan güven ve saygılarını yitirmelerine neden olacak uygulamalardan geri durmalıyız.
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020