Ali BAYRAMOĞLU
Bir ülkede otoriter uygulamalara, beceriksizliklere, akıl dışı tutumların sonuçlarına bahane uydurmak, içerideki bir sorunu dışarıdaki bir düşmanla açıklamak bildik bir hikâyedir. Bu hikâye sadece Türkiye’nin değil tüm otoriter sistemlerin hikâyesidir.
Nedir bu girdap? Otoriter sistemin de bir kolektif aklı olduğu varsayılırsa bu otoriterliğin kolektif akıldan kopup bir kişiye, tek bir vicdana hapsolması, bunun ortaya çıkarmış olduğu bazı beceriksizliklerin ve hataların ağır sonuçlarının imha edici etkileridir. Bu gidişin faturası genel olarak dış güçlere çıkarılmıştır ama hikâye her zaman bu hikâyeyi uyduranın siyasi yok oluşuyla sona ermiştir. Siyasi intiharlarla sona ermiştir. Soru şu; Türkiye bir siyasi intihar hali mi yaşıyor? Otoriter sistemler kendi içlerinde akılcı hikâyeler üretebilirler, toplumları arkalarına alabilirler ama öyle anlar gelir ki o anlarda alınan bazı kararlar gerçeklikten kopar ve arkasındaki destek sona ermeye başlar. Ülke ile birlikte o ülkenin başındaki otoriter kişi de tepetaklak olur.
Biz, Türkiye’de mevcut otoriter sistemimizin yani 2015’te kurulan ve 2017’de anayasa ile pekişen bu tek adam rejiminin acaba uç noktasına mı geldik?
Tayyip Erdoğan bugüne kadar hepimize irrasyonel gelen çeşitli kararlar aldı. Bu demokrasi konusunda, hukuk konusunda, Kavala davasında vs. böyle oldu. Bunlar sadece kişilerin hakları açısından değil, ülkenin ulusal faydaları açısından da sorunluydu. Fakat buna karşı bir panzehir üretildi iktidar tarafından. Bu panzehir, mevcut durumun bir yeniden varolma sistemi olduğu, yeni bir ilerleme ve mücadeleye işaret ettiği yönündeydi. Kimi askeri başarılar, kimi dış politik hamleler, silah üretimleri vs. bunu destekledi ve Tayyip Erdoğan’ın arkasındaki önemli unsurlardan birisi oldu.
Son zamanlarda Tayyip Erdoğan, yeni ekonomik modelini açıklarken Batı’nın iktisat modeliyle arasına bir kesin çizgi çektiğini söylüyor. Batı’nın iktisat modelinin aslında toplumları yüksek faize, düşük büyümeye, düşük istihdama ve enflasyona maruz bıraktığını dillendiriyor. Ve bundan kurtulmaya karar verdiklerini iddia ediyor.
Sonuçlarına baktığımız zaman, bu açıklamaların Türkiye’yi çok ağır bir güvensizlik krizine sürüklediğini görüyoruz.
Zira yeni bir yerli ve milli proje iddiası ve bunun karşılığının somut olarak oluşması hali ekonomide yok, gündelik hayatta yok. Bu yüzden de en ağır ekonomik krizlerden birini yaşıyoruz.
O zaman soruma geri döneyim; acaba otoriter uygulamaların mantıklı evresi bitti ve tamamen irrasyonel evresi mi başladı?
Yanıtını bilmiyoruz. Milli ve yerli tutumun yeni söylemini, hikâyesini biliyoruz. Erdoğan 20 yıldır iktidarda. Öyle uzun dönem ki bu, içerisinde çeşitli etaplar var. Bu etaplardan sonuncusu, 2011-13 tarihinden itibaren başlayan ve şu anda içinde bulunduğumuz etap.
Zannederim başlangıç noktası Arap Baharı oldu. Arap Baharı bu irrasyonelliği nasıl besledi? Bu gelişmeler Erdoğan ve arkadaşları için hem bir umut hem de bir endişe kaynağı oldu. Umut kaynağı oldu çünkü, Arap bölgesinde ortaya çıkan İslami hareketlerin içinden gelen yeni itirazlar, diktatoryal sistemlerin yıkılmasını ve aşağıdan yukarıya doğru gelen bir Sünni hareketliliği ifade ettiği oranda, Batı’ya denk bir medeniyetin kurulması imkânı olarak tanımlandı. Bu tanım bütün entelektüellerinden ve bakanlarından Tayyip Erdoğan’a kadar uzanan bir çerçevede umut oluşturdu. Ve bu umut ilk kez Türkiye’nin uzun bir süre sonra Arap Baharı’ndan kaynaklı bir İslam merkezli kimlikçi söylemi içeriye doğru taşımasına yol açtı. O günler Batı değerleri ile Erdoğan’ın kavga etmeye başlaması ve onlardan uzaklaşma cesareti bulması dönemine denk geliyordu. Bu bir umut haliydi. Aynı zamanda bir endişe hali söz konusuydu.
Endişenin sebebi ise, Erdoğan’ın aynı Arap ülkelerinde olduğu, Tahrir/Taksim benzetmesinde olduğu gibi alaşağı edilebileceği ve Batı güçlerinin bunun peşinde koştuğu inancıydı.
Umut ve endişe… yeni bir şeyi kurmak ama Batı’nın dışında kurmak, o güne kadar izlediğiniz yolun dışında yol inşa etmek, o yolun rasyonelinin dışında yapılandırmak arayışı… Batı’dan geldiği varsayılan tehdidin Erdoğan’ı bir dizi tedbir politikasına doğru sürüklemesi çok kritik bir eşiktir.
Gelişmeler bu iklimi derinleştirdi. İkinci gelişme Gezi olaylarıydı. Üçüncüsü de Gezi’den hemen sonra patlayan ilk Gülen isyanıydı.
Bunlar, bir dizi başka durumu tetikledi. Bunların en temelinde lider ve çevresi, lider ve parti kurumları arasındaki güven ilişkisinin bozulması vardı.
Erdoğan, bu çerçevede bir dizi tasfiyeye başladı. Bu tasfiye önce AK Parti içerisinde oldu. Malum, Gül ile Erdoğan’ın yollarının ayrılması bugünlerde başladı. Bütün kurucu unsurlar; Beşir Atalay’dan tutun Bülent Arınç’a kadar, etrafındaki daha özgürlükçü denebilecek danışmanlara kadar partinin Erdoğan’dan farklı düşünen unsurları çeşitli yollarla tasfiye edilmeye başlandı.
Tayyip Erdoğan hem korku ve endişelerinden hareketle parti içerisindeki bütün muhaliflerin tasfiyesini gerçekleştirdi hem de kendi etrafındaki güvenlik surlarını yıktı ve yeniden inşa etti.
Eski güvenlik surları yerine aileden ya da çok sadık kişilerden oluşan bir güvenlik kalesi inşa edilmeye başlandı. Damadının bakanlığından damadın kardeşinin adeta bir medya komiseri olmasına giden, kendisini eleştiren her türlü unsurun dışlandığı, ailenin bir tür siyasi fonksiyon yerine getirmeye başladığı, hangi şirkete ya da hangi devlet kurumuna kimin alınacağını belirleyen süzgeci oluşturmaya başladığı bir ara dönemdi bu.
Bu, Erdoğan’daki irrasyonelliğin başlangıç noktasıdır.
Sonucu, hem kendi siyasi partisi içerisinde büyük bir tasfiye, hem kendisinin karar mekanizmalarındaki kurumsal kuşatmanın baştan aşağı değiştirilmesi ve bir dizi psikolojik faktörün devreye girmesi ile birlikte parti içerisinde tek adamlaşma sürecinin en kritik aşamasıydı.
Malum iki kritik olay bu süreci takip etti: Hendek hadiseleri ve bir süre sonra da 2016 darbe girişimi. Bunlarla birlikte, irrasyonellik bir ittifakla kısmen aşıldı, irrasyonel gidişe bir enjeksiyon yapıldı.
Diğer ifadeyle 2016’dan sonra Erdoğan MHP ile, asker ile, devletin farklı unsurları ile bir ittifak oluştururken, bu durum, irrasyonel ve şahsileşme olarak baktığımız tablonun bazı reflekslerini kurumsallaştırmaya başladı. Kurumsuzlaştırma süreci başladı. Disipliner bir toplum fikri yerleşti. Siyasi alan yeniden daraltıldı. Siyaset yapmanın yeri sadece parlamento olarak görülmeye başlandı. İstenmeyen bazı konularda temsil, Kürt meselesinde olduğu gibi, ortadan kaldırılmaya başlandı. Bunlar, topluma aynı zamanda bir diriliş, bir varoluş politikasının kaçınılmaz gerekleri, hatta başarılı sonuçları olarak anlatılmaya çalışıldı.
2016 rejimi Erdoğan iktidarını irrasyonaliteden, rasyonel bir yeni anlatıya doğru taşırken, bugün gelmiş olduğumuz nokta, bu bakımından yeni sorular getiriyor.
Erdoğan ekonomik bir sahada, globalleşmiş ekonomi düzeni içinde attığı yeni irrasyonel adımlarla ülkesini ve kendisini tehlikeli bir yere sürüklüyorsa şunu söyleyebiliriz: Karşımızda yeni bir irrasyonel dalga bulunuyor. Erdoğan bunu milliyetçi yerli-milli hikâyesinin içine yerleştiriyor.
Bu yeni anlatıya tekabül edecek mi, yeni bir anlatının toplumsal karşılığı olacak mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025