Ali BAYRAMOĞLU
Örneğin Kavala ve Gezi davasında gerdiği ipleri gevşetebilir mi Erdoğan? Kürt meselesindeki otoriter, güvenlikçi ve keyfi politikalar yumuşayabilir mi? Kayyım atamalarına son verilebilir mi?
Seçim sonuçlarına oranla doğal olarak bu tür sorular, kimi umut ve beklentilerin uzantısı olarak soruluyor.
AK Parti’nin oy kaybının, AK Partili seçmendeki düşük katılım oranı ve iştahının Erdoğan’a bazı sorular sordurduğu muhakkak. Bu sorular ve yanıtları etrafında bir dizi tedbir ve düzenlemenin gelmesi de kaçınılmaz.
Erdoğan dünkü grup konuşmasında, Milletin sandıkta verdiği mesajları herkesten önce tüm boyutlarıyla objektif olarak bizim değerlendirmemiz gerekiyor. Milletin talepleri ve tenkitleri doğrultusunda kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştirecek, daha da güçlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz...” diyordu.
Aynı konuşma da değişimin sınırlarıyla ilgili ipuçları da veriyordu. “Kendi bünyemizde” vurgusu, politikalarda değil, teşkilatta değişikliği ima ediyordu.
Nitekim Erdoğan’ın seçim sonuçlarını, muhalefetin başarısı olarak değil, kendi seçmeninin küskünlüğü etrafında ele aldığı görünüyor. Küskünlüğü de konuşmasının satır aralarında görüldüğü gibi iki nedene bağladığı söylenebilir. İlki AK Parti teşkilatında ve siyasi uygulamalarda “enerji” düşüklüğü ve orta-dar gelirlerinin ölümcül sorunu haline gelen enflasyon/hayat pahalılığı...
Tahminim o dur ki, siyasi iktidarın seçim sonrası alacağı tedbirlerin ana çerçevesi bu olacaktır. Bu istikamette en büyük gerginlik disiplinli maliye politikaları ile Erdoğan’ın maaş zamları konusunda popülizant eğilimleri arasında yaşanacaktır
Bunun yanında Cumhur ittifakı, moral üstünlüğün kısmen muhalefete geçmesiyle mücadele edecek, kendisine endeksli hegemonya iklimini korumaya çalışacaktır. Grup konuşmasında, “Bunun yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar. Birileri kendilerince yerel iktidar merkezi iktidar diye ikili yapı ihtisas etmeye çalışıyor. hayalden ibarettir bu. Tek iktidar vardır o da milletin ülkeyi yönetme yetkisi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Kabinemiz görevinin başındadır...” sözleri tam olarak bu gayrete işaret etmektedir. Yazının başındaki sorulara geri dönerek şunu belirtmekte yarar var. Siyasi iktidar, seçim sonuçları, yaşadığı oy kaybı ile uyguladığı otoriter politikalarla arasında hiçbir ilişki görmemektedir. AK Partili seçmenin küskünlüğü ve yaşanan oy kaybı, Erdoğan ve çevresine göre, yargı- iktidar ilişkisiyle örneğin Kavala davasıyla, Kürt politikasıyla, örneğin kayyum stratejisiyle uzaktan yakından ilgisi yok.
Cumhurbaşkanının seçimlerden sonra her fırsatta, DEM’i bölücü terör faaliyetleri etrafında anmaya devam etmiş, seçim kampanyasının kritik günlerinde Dışişleri ve Savunma Bakanı, MİT ve Genelkurmay Başkanı’yla Irak’ta askeri operasyon öncesi hazırlık ve zemin toplantıları yapılmıştır. Erdoğan 22 Nisan’da yapacağı su-petrol- güvenlik merkezli Bağdat-Erbil ziyareti de stratejik sürekliğin işaretidir. İktidarın zımni küçük ortağı Bahçeli, Erdoğan’dan bir gün önce yaptığı konuşmada, tespit ve rota tayininde ondan geri kalmıyor, şunları söylüyordu:
- 31 Mart’ta yaklaşık 13 milyon 300 bin vatandaşın sandığa gitmediği anlaşılmaktadır. Milli irade sandığa yansımamıştır.
-Seçimlere tesir eden olgulardan biri de ekonomik sıkıntılar ve emeklilerimizin yaşadığı sorunlardır.
-Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, aksayan yönleri tamir edilerek bütün kurum ve kurallarıyla kalıcı hale getirilmelidir.
-HDP’nin kapatma davası sonuçlanmalı, arkasından sıra DEM’e gelmeli, nitekim bölücü partilerin kapısı kilitlenmelidir...
Sonuç olarak siyaset belli, rota belli, ittifak belli...
Siyasi iktidarın devleti siyasetin yerine koyan, beka ideolojini merkez alan siyasi hikayesi devam ediyor.
İklim değişimi ancak ve ancak muhalefetin siyaset üretmesiyle mümkün görünüyor...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025