Ali BAYRAMOĞLU
Yıl sonuna geldik. Peki, 2012 siyasi ve toplumsal hanemize neler getirdi?
Yılın iç siyasete ilişkin gelişmelerini 'üç alan' üzerinden ele almak mümkün.
Bunlardan ilki 'devlet alanı'dır.
2012 yılı AK Parti'nin devlet alanındaki hakimiyetini pekiştirdiği, iki önemli muhalefet ve tehdit kaynağını, yargı gücü ile askeri otoriteyi siyasetin tümüyle devre dışı bıraktığı ya da kendisine göre ehlileştirdiği bir yıl olmuştur.
Diğer bir ifadeyle eski rejim aktörleriyle yeni siyasi aktörler arasındaki değişim ve iktidar mücadelesinde gelinen aşamada, yeni seçkinler, siyasi alanı önemli ölçüde denetim altına almış ve eski aktörlerin hareket alanını gerçek anlamda daraltmıştır.
Bu gelişme açısından üç simge olayın altını çizmek gerekir.
İlki, Yüksek Askeri Şura'da 50'ye yakın generalin emekliye sevk edilmesiyle yaşanan büyük 'tasfiye'dir. İkinci simge olay 'yaptırım'a ilişkindir, Balyoz davasında verilen mahkûmiyetlerdir. Üçüncüsü ise yargı alanında aktif direnç unsurlarının 'tayin ve atamalar' üzerinden devre dışı bırakılmasıdır.
Sonuç 'tam alan' hakimiyetidir.
İkinci alan iktidar 'alanı'dır.
2012, iktidar alanında yaşanan ağır bir krize ve bir ittifakın önemli ölçüde sona ermesine tanık olmuştur.
Bu durumu simgeleyen gelişme MİT krizidir. 7 Şubat darbesi olarak da anılan bu kriz, MİT'in başbakanın talimatları çerçevesinde izlediği politika ya da yürüttüğü faaliyetlere yargı kurumu tarafından suç muamelesi yapılmasıdır.
İlk bakışta kriz, yargı kurumunun kendi sınırlarını aşması, yürütmenin alanına girmesi ve siyaseti etkilemeye ve denetlemeye soyunması olarak tanımlansa da, temelde bir siyasal çekişmenin izdüşümüdür. Yargı ve emniyet içinde güçlü, otonom hareket etme eğilimdeki bir yapılanmayla siyasi iktidar arasında belli konulardaki ayrışmanın ve çatışmanın bir sonucudur.
Bu krizi takiben, bizzat AK Parti döneminde kurulan, özel yetkili savcılık ve mahkemelerin yetkilerinin kaldırılması değişim süreciyle ilgili önemli bir siyasi tashih olmuştur.
2012 yılının üçüncü kritik alanı ise 'Kürt sorununa ve bu sorunun tetiklediği otoriterleşme eğilimi'ne ilişkindir.
2012 yılı, Kürt sorunu açısından siyasi iktidarın güvenlikçi politikalara verdiği ağırlıkla şekillenmiştir. Bunun nedeni siyasi iktidarın Kürt meselesindeki başarısızlığıdır.
AK Parti iktidarının siyasi anlayışı patriarkal bir anlayıştır. Bu anlayışta siyasi karar, toplumsal ve siyasi taleplerle etkileşim içinde alınmaz, tersine siyasi iktidarın arzı ve takdiri çerçevesinde şekillenir. Talep ve tarafların baskın olduğu, Kürt sorunu gibi meseleler, takdir ve arz yoluyla ya da hizmet politikalarıyla çözüme ulaşması imkansız konulardır. Buralarda diyalog ve etkileşim gereği "katılımcı ve müzakereci" siyasi anlayışı zorunlu kılmaktadır.
AK Parti bu nedenlerle Kürt meselesinde istediği sonucu alamamış, bunun sonucu olarak siyasi cihazların önemine olan inancını kaybetmeye başlamıştır. Ve bu çerçevede güvenlikçi ve dolayısıyla otoriter bir yöne doğru hareket etmiştir. Bu eksen değişikliğinin etkisi KCK operasyonlarının çapının işaret ettiği gibi tüm Kürt alanını kaplarken, basının oto sansüre davet edilmesi, Kürt meselesine değen düşünce faaliyetlerini dahi asayiş nesnesi kılmış, bu siyasi atmosferi germiş ve demokratik ortamı geriletmiş, demokratik değişim sürecini yavaşlatmıştır.
Evet bilanço…
Velhasıl kırık notla geçtiğimiz bir yıl oldu 2012…
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025