Ali BAYRAMOĞLU
Artık dört beş yılda bir yapılan seçimler insanların demokrasi duygularını ve taleplerini tatmin etmeye yetmiyor. Daha fazlasını arzu ediyorlar, daha çok fikir beyan etmek istiyorlar, kendilerine daha çok danışılmasını talep ediyorlar, kamu alanına yönelik her tür düzenlemeye aşırı hassasiyet gösteriyorlar.
Gezi olaylarıyla açığa çıkan en önemli hususlardan birisi budur.
Ve bu, Türkiye'ye özgü bir durum değil.
Pek çok ülkede, pek çok yeni toplumsal hareketin temelinde bu tür talepler yatıyor. İster ulus-devlet modelinin, karar süreçlerine katılımı temsil mekanizmasına hapseden dokusu olarak ele alalım, ister liberal demokrasinin yetki-sorumluluk mekanizmasının zafiyetleri… Bunlar, bugün devlet-toplum ilişkilerinin sağlıklı yürümesine yetmiyor.
Türkiye kitabın bu bölümüne geldiğini daha yeni farkediyor.
Bir yanda Kürt meselesi ve talepleri, öte yanda Alevi siyasallaşması bu 'bölüm'e uzun süredir işaret ediyor olsa da, topluluk ötesine geçen bir toplum ya da 'kamusal alan hareketi' olarak 'Gezi, gençlik ve kent meselesi' perdeyi iyice kaldırmış bulunuyor.
Malum ülke olarak yıllardır demokrasi konusunda kendi tarihsel denklemimizi değiştirmeye çalışıyoruz.
Seçmen iradesine saygı arayışı, yaşam tarzları arasındaki hiyerarşinin, bundan kaynaklanan ayrımcılığın sona erdirilmesi, bu çerçevede devletin yeniden yapılanması ve vesayetçi düzenden sıyrılma kavgası bu ülkenin uzun süredir asli hikayesi. Son 10 yılda demokrasi mücadelesinin ve demokrasiye verilen anlamın özellikle bu kavgada yoğunlaştığı ortada.
Bununla birlikte 2010 anayasa referandumuyla birlikte tarihsel vesayetçi denklemin önemli ölçüde değiştiği söylenebilir.
Devlet alanına siyasi iradenin hakim olduğu, askeri ve sivil bürokrasinin siyasi güç karşısında belirli ve meşru bir bağımlılık düzeyine itildiği, yargının devlet hukukunu gözetme geleneğinin ters yüz edildiği çıplak bir gerçek.
Bu 'geçiş', şüphe yok ki, her şeyden önce 'siyaset-iktidar ilişkisi'ni pekiştirmiş, toplumsal beklentiler karşısında siyasi iktidarın her anlamda ve her açıdan tek ve asli sorumlu ve muattap olmasına yol açmıştır.
Katılım taleplerinin daha görünür ve baskın hale gelmesinde, sanırız, hem bu eşik atlama (demokrasi mücadelesinin ray değiştirmeye yüz tutması) hem egemenliğin yeni düsturu (milli irade üzerine kurulu çoğunlukçuluk fikri) önemli bir rol oynuyor.
Bu böyleyse, o zaman asıl ve acil meselemiz başta siyasi iktidarı olmak üzere siyasi mekanizmanın bunu farketmesidir.
Aksi durumlar sadece yeni toplumsal talepler ve siyasi düzen arasındaki gerginliklere ve yeni krizlere yol açmaz, aynı zamanda, sık söylediğimiz ve bugün yaşadığımız gibi, yerleşik sosyal dokunun ajite olmasını, kutuplaşmasını ve bunun risklerini önümüze sürer.
Bu boyutun altını günlerdir çiziyoruz, dün, Taha Akyol da bu konuyu işlemişti ve şöyle diyordu: 'Bugün önümüzdeki iki yılda üç seçim var: Yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı...?Muhalif kitleler baskıya karşı mücadele psikolojisiyle, muhafazakâr kitleler ise 'Yedirmeyeceğiz' psikolojisiyle daha da bilenerek keskinleşirse, nereye gideriz diye kaygılıyım (…?) Endişem, toplumsal barışın bozulmasıdır…'
Bu risk hafife alınmayacak kadar ciddidir
Bunu engellemek önce siyasi iktidarın işidir.
Dil değiştirmek, tarz değiştirmek, katılım fikri üzerinde durmak…
Bunlar önce iktidarın meselesidir.
Kadir Topbaş, 'artık bütün projeler halkla paylaşılacak, halka anlatılacak ve görüşleri alınacak. Bir otobüs durağı değiştirilirken bile sorulacak. Yol ve güzergah değişikliğiyle ilgili bilgi verilecek…' demiş…
Bu, tüm bir siyasetin tarzı olmalıdır.
Unutmamak gerekir, katılım çoğulculuğun, çoğulculuk demokrasinin, demokrasi refah ve özgürlüğün sağlayıcısıdır.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Memlekette siyasetin kültürü…
25.12.2025 - Ataerkilliğin cenneti…
20.12.2025 - Ülkenin siyasi şablonu
18.12.2025 - Erdoğan’ın ötesi…
13.12.2025 - Erdoğan Türkiye’nin siyasi serüveni içinde nereye oturuyor?
11.12.2025 - Barış sürecinde iç siyasetin sahne alma zamanı…
6.12.2025 - Bu ne dünya kardeşim böyle…
4.12.2025 - Kürt meselesinde CHP nereye?
30.11.2025 - İmralı ziyaretiyle hangi noktaya geldik?
27.11.2025 - Bravo CHP’ye!!!
22.11.2025
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları

































































SABAN YAZAR
evet bende bir sosyolog olarak 2007 mezunuyum ve kendi alanimla ilgili bi türlü çalişma firsati verilmedi benim gibi binlerce sosyolog adayi var bu görevi üstlenebilecek.devlet halen kaba kuvvetle çözmeye çalişiyo.