Ali BAYRAMOĞLU
Türk kamuoyu uzun yıllar resmi otoriteden hep aynı açıklamayı duydu, basından hep aynı yorumları izledi:
"Güneydoğu'da üç beş eşkıya ayaklanmıştır, Kürtler üzerine baskı kurmuş, dış destekle terör faaliyetine girişmiştir. Dış destek çekilirse devletin bu eşkıyayı bitirmesi ve Kürtlerin PKK'ya mecbur kalarak verdikleri desteğin sona ermesi an meselesidir..."
Gün geldi; Öcalan Suriye'yi terk etmek zorunda kaldı, yakalanarak Türkiye'ye teslim edildi, yargılandı ve mahkûm oldu. PKK ortadan kalkmamakla birlikte çatışmalar en aza indi.
Yaygın kanaate göre devlet haklı çıkmıştı. Türk kamuoyu için Kürt sorunu tartışmaları Öcalan ismi etrafında devam etti.
Oysa çatışmaların dinmesi, bir isyanın bastırılmasından çok, Öcalan'ın hapiste ve rehin olmasıyla yakından ilgiliydi. Bu durum PKK'nın faaliyetlerinin önemli ray değişikliklerine neden oldu.
Irak'ta Kürtler açısından yeni cazibe merkezinin oluşması, ayrıca Öcalan'ın hapiste bulunması bir yandan örgüt içi çekişmelere, iktidar kavgalarına "Kürt politik alanının daha çok kendi iç meselelerine yönelmesi"ne yol açtı.
Diğer yandan Öcalan'ın kendi koşullarıyla bağlantılı olarak İmralı'dan ortaya attığı demokratik cumhuriyet, ekolojik demokrasi gibi "yeni politik formüller Kürtleri silahın ve silah fikrinin dışında tuttu".
Bu durumun bir sonucu olarak Öcalan'ın ve örgütün kontrolünde olsa da, ortaya atılan bu formüllerin taşıyıcısı örgütten çok mitinglerle, bildirilerle, üniversite ve sokaktaki eylemlerle bölgenin siyasi partileri, sivil örgütleri, aydınları ve toplumsal kesimleri oldu.
Bu gelişme AB hattında yapılan reformlardan da güç aldı, onlarla üst üste oturdu, hatta pekişti.
Ancak kritik nokta şu:
Bu pekişme, siyaseti, devleti, aydınıyla Türk aktörlerden, Türkiye'den haklı olarak demokrasi talebinde bulunan Kürt siyasetinin ne yazık ki kendi içinde çoğulculaşmasına, demokratikleşmesine kapı açmadı.
Tersine, dışa dönük talepler artan oranda demokrasiye vurgu yaparken, iç siyasi doku da artan oranda demokrasi fikrinden uzaklaştı. Adeta çatışma sonrası bir "iktidar restorasyonu" aşaması yaşandı ve bu aşamada Kürt siyasi alanı kendi içinde daha monolitik, daha korporatist ve daha otoriter bir yapı üretti.
Bölgede herhangi bir kişinin siyasi varoluşu ve siyasi hareket alanına sahip olması bu yapıya biat etmesiyle mümkün hale geldi.
Özgürlükler alanının genişlemesi, kimlik taleplerinin tatmininin önünün açılması, "bu otoriter baskı" sonucu Kürtlerin beklentileri açısından bir entegrasyon kapısını da aralayamadı.
"Toplum tarafından taşınmaları ve ifade edilmelerine rağmen toplum tarafından üretilmediği oranda", çözüm formüllerinin daha siyasi nitelik kazanmasına, taleplerin tepeden şekillenmesine, kültürel hakların azımsanmasına, Kürt politikasının Türkiye politikasından ayrışmasına yol açtı.
Kürt politikacıları sıkça yeni formüller ortaya atarlar. Bir dönem konfederasyon vurgulanırdı, bugün özerklik ilan ediliyor.
İmkan dahilinde olandan bilinçli olarak uzaklaşmayı, üstü örtülü ama sert bir çatışma fikrini barındıran işleyişi ve sonuçları açısından içe kapanma ve kendi içinde otoriterleşme sürecinin manivelası haline gelmiştir.
Kabaca aktarmaya çalıştığımız bu gelişmelerin iki önemli sonucu var.
İlki: Türk kamuoyunun devletin yıllarca yaptığı propagandanın hilafına, örgütten sonra ortak siyasi talepleri, toplumsal bir grubu farketmesi ve bunun yarattığı siyasi ve tepkisel milliyetçi dalgalanmalardır.
İkincisi: Kürtlerin, verili bir formülü siyasileştirirken, toplumsal talepleri tekilleştiren, otoriter siyasi yapıyı yeniden üreten ve Kürtlük üzerine kurulu bir tarih inşasını besleyen modern milliyetçi bir dalga tarafından kuşatılmalarıdır.
Gelinen noktanın bir açıdan özeti de bu...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025