Ali BAYRAMOĞLU
İddialar ne olursa olsun, Ekrem Dumanlı’nın dün serbest bırakılması mutluluk vericiydi, Hidayet Karaca ‘nın tutuklanması ise üzüntü verici...
İki gün önce yazdım:
“Demokratik bir ülkede, ülkenin önde gelen bir gazetesi ile önde gelen bir televizyonunun yöneticilerini ucu yayın politikalarına dayanan bir soruşturmayla gözaltına almak (tutuklamak) doğal bir durum değildir. Üstelik bu gazeteciler muhalif konumdaysalar, takibata uğrama biçimleri, takibata uğrama nedenini gölgede bırakır.
Ancak “siyasi gerçek” bundan ibarettir demek mümkün müdür?
Türkiye büyük bir sorunla uğraşıyor. Karşımızda çapı son derece geniş, devletin türlü kademelerine yayılmış, yargı kararlarını, hatta siyasi uygulamaları yönlendirme gücüne sahip, kanuni yetkilerini gayri meşru istikamette kullanan, dinleme, takip ve şantajı kural haline getiren bir doku var. Bu doku bugün muhalif tavrının, yolsuzluk dosyalarının ve yargı bağımsızlığının arkasına gizlenerek, bunları kullanarak kendisi, yapısı ve hedefleri açısından gayri meşru bir duruşu temsil ediyor.
Demokrasi ve hukuk devleti kelimelerini telaffuz ettiğimiz anda, temel sorunumuz bu durum olmak zorunda değil midir?
Siyasi iktidar muhaliflerinin, bu yapı “muhaliftir, yolsuzlukları ortaya çıkarmıştır, takibata uğramaktadır” diyerek onun ölümcül boyutlarını görmezden gelmeleri, daha da öte sivil bir doku ilan etmeleri, demokratik muhalefetin taşıyıcısı, hatta sembolü haline getirmeleri kabul edilebilir bir durum mudur?
Enformel bir dokunun çapı bu denli geniş olunca, onunla mücadelenin de şaşırtıcı noktalara ilerlemesi kaçınılmaz olur. Zaman ve Samanyolu’na yapılan müdahale (gözaltına alınma biçimi ve tutuklama tümüyle yanlış olmakla birlikte) bu durumun bir sonucu olamaz mı? Bu gazete ve televizyon cemaatin emniyetçileriyle ve yargıçlarıyla işbirliği içinde planlı, rol bölüşümüne dayalı bir davranış içine giremez mi? Olabilir de, olmayabilir de... Ancak eğer bu mümkünse, onlara yönelik (demokratik duyarlılığa ilişkin şekil şartlarını yerine getiren) bir soruşturma neden basın özgürlüğünün ihlali olsun?
Enformel dokunun devlet içine yerleşme biçimi, yerleştiği yerler ve eylem tipi son derece kritik ve derinse, örneğin kolluk ve hukuk gücünün (özetle en önemli asli devlet işlevlerinin) önemli bir kısmını denetliyorsa, olağanüstü tedbirler almadan bu yapıyla nasıl mücadele edersiniz? Olağanüstü her tedbir bu koşullarda otoriterleşme, muhalefeti bastırma, susturma olarak yorumlanabilir mi?
Ne var ki şu açık: Böyle durumlar (yani çap ve derinlik) sistem üzerinde, bizde olduğu gibi olağanüstü tedbirler üzerinden, otoriterleşme baskısı yapar.
Mesele bu baskıyı meselenin özünü unutmadan ve siyasal olarak araçsallaştırmadan, kullanmaya kalkmadan savuşturmanın yollarını bulmaktır.
Önemli olan burada olağanüstü tedbirlerin daimi bir özellik kazanmaması, bu konuda demokratik ve paylaşımcı bir şeffaflığın varlığıdır. Önemli olan adli süreçlerde hukuk devletinin şekli şartlarının aşılmamasıdır. Önemli olan işin cadı avına döndürülmemesi ve bu tür bir görüntü sunulmamasıdır.
Bu noktada siyasi iktidara büyük sorumluluk düşüyor.
Bu açıdan eksiklikler ortada: AK Parti’nin bu mücadeleyi bir iktidar mücadelesi görüntüsünün dışında ele alamaması, cemaatle bir dönem yaptığı ittifakla ve bunun sonuçlarıyla ilgili açık eleştiriye girmemesi ciddi bir meseledir. Sorunu bu çerçevede meclise taşımaması, tüm siyasi partilere kamuoyu önünde tüm çıplaklığıyla anlatarak demokratik bir eylem planı önermemesi, HSYK ve benzeri tedbirlerin gerekçesini topluma samimi olarak anlatamaması, bu istikamette çatışma dilini geride bırakacak bir kamu diplomasisi izlememesi büyük eksikliktir. Yolsuzluk dosyaları bu konuda siyasi iktidarın en büyük zaafıdır. Cemaatin gündeme getirdiği yolsuzluk dosyalarına kökten reddedici yaklaşım, siyasi iktidarın verdiği mücadelenin inandırıcılığını zedelemektedir. Bu dosyaların darbe girişimiyle ilgili açık bir boyutu vardır. Ancak yolsuzluklarla ilgili boyut da orta yerde durmaktadır. AK Parti’nin kendi içindeki aksaklıkların üzerine gitmemesi at iziyle it izinin birbirine karışmasına neden olmaktadır.
İktidar açısında durum böyledir de, bu sorunun giderilmesinde muhalefet partilerinin, muhalif kesimlerin, kanaat önderlerinin hiç mi sorumluluğu yoktur?
Mevcut sorunu görmezden gelmek, siyasi iktidarın bu sorunla mücadele yöntemini ve eksikliklerini otoriterleşmenin kriteri, otoriterleşmeyi de ülkenin tek ve asli sorunu ilan etmek, demokratik siyasi duyarlılıkla, demokrasi sesleriyle ne kadar uyumludur?
Kimse kendisini aldatmasın...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025