Ali BAYRAMOĞLU
Partiler koalisyon fikrine yoğunlaşmış durumda.
Bu noktada MHP'nin aldığı tavır, ilk belirleyici faktör olarak karşımıza çıkıyor.
Hallaçoğlu'nun dün yaptığı açıklama Bahçeli çizgisini biraz daha açıyordu:
“HDP'nin desteğini asla kabul etmiyoruz. Kendilerini terör örgütünden soyutlayamayan bir siyasi partinin bizi destekliyor olmasını kabul etmemiz söz konusu değil. Böyle bir birlikteliğin olması da söz konusu değil. Onlarla hele hele koalisyon ortağı, dışarıdan destekleseler bile biz yola çıkmayız…”
Bu mantığı MHP'nin, HDP destekli CHP azınlık hükümetine el vermeyeceğine kadar götürürsek, AK Parti'yi dışarıda bırakan üçlü muhalefet formüllerinin tümü, en azından şimdilik tıkanmış demektir.
Zira MHP bu düzeyde sadece çözüm sürecine dair değil, HDP'nin varlığı ve meşruiyetine ilişkin sorunlar yaşamakta, bunları reddetmektedir. Bu çerçevede MHP belirleyici faktör gibi görünse de, aslında gerçek adını koymak gerekirse, belirleyici olan çözüm süreci, daha geniş olarak Kürt meselesidir.
Nitekim bunun dışında, her tür CHP-HDP işbirliği, AK Parti-HDP ilişkisi, bu çerçevede Güneydoğu politikası, kısmi anayasa değişikliği, Suriye-Rojava siyaseti, taraflar arasında zımni bir şekilde de olsa Kürt sorununun tanımına ve çözümüne ilişkin ortak bir tanımı gerekli kılmaktadır. Ortak tanım ise, çözüm süreci ya da başka bir süreç etrafında olsun, mevcut durumdan ve mekanizmadan daha farklı ve daha ileri bir noktaya işaret eder.
HDP'nin içinde olduğu tüm formüller Kürt sorunu üzerinden bu partinin ülkenin yönetiminde aktif bir aktör olmasına, her tür anayasa hamlesi ise kurucu aktörlerden biri olmasına giden kapıyı açar.
Bu durum, diğer siyasi partiler tarafından sindirildiği oranda ve HDP'nin hareket tarzına bağlı olarak, Türkiye'nin önünü açabilir ve bu çerçevede ciddi bir eşik atlanabilir.
Yeter ki, temsil-siyaset ilişkisi üzerinden Kürtlerin ve siyasi hassasiyetlerinin git gide güç kazandığı, öne çıktığı siyasal sistem tarafından görülsün ve bu tarihi akış içselleştirilsin…
Yeter ki, HDP ise Kürt partisi olmak kadar Türkiye partisi olma istikametinde yol alabilsin, Kürt siyasi hareketi içindeki statüsünü özerk kılabilsin, başka bir deyişle Kürt Siyasi Hareketi, güç ve karar merkezini gerçek anlamda askeri karargahtan siyasi karargaha aktarabilsin…
Bunlar yerine gelmesi kolay koşullar değildir.
Ancak ne olursa olsun, Kürt sorununun ve Kürt siyasi hareketinin geldiği nokta, ulaştığı potansiyel, aldığı siyasi biçim, seçim sonuçlarına yansımıştır, seçimler sonrası koalisyon ve siyaset hesaplarına tüm gücüyle yansımaktadır ve yansıyacaktır.
Seçimlerin bize anlattığı en önemli hususlardan birisi de budur.
Nitekim tabloya tersten bakıldığında da kapı aynı noktaya açılmaktadır.
Kürt sorunu ve çözümünü dikkate almayan her formül, her durum bu safhada yeni ve ciddi krizlere işaret edecektir. AK Parti-CHP koalisyonu dışında, HDP'nin yer almadığı ve MHP'nin bulunduğu tüm formüller Kürt sorunu ve çözüm süreci üzerinden belli koşullara sahip formüller olacaktır. Bunların çözüm sürecinin geri itildiği, Kürt sorununun çözümüyle ilgili devlet mekanizmasının duracağı formüller olduğuna şüphe yoktur. Örneğin AK Parti-MHP koalisyonu en akla yakın ve en kolay koalisyon gibi görünse de, sonuç olarak bu sınırlar içerisinde ortaya çıkacaktır. Böyle bir durumun, mevcut Kürt temsilinde, çözüm sürecinin kazanımları ortadayken ve beklentiler yüksek bir seviyede seyrederken, güvenlikçi bir iklime dönüşünün risklerini akla getirir.
AK Parti'nin tek başına iktidar imkanını kaybetmesi, muhtemel yolsuzluk dosyası ve cumhurbaşkanının konumu tartışmaları ufukta görünen çetin siyasi meselelerdir.
Ancak mevut parlamentoda asıl paradoks, Kürt hareketinin meclisteki temsilinin güçlenmesi, çözümün toplumsal meşruiyetinin artması, ancak buna karşın çözüm sürecinin kurucu oyuncusunun, AK Parti'nin, tek başına güç olma özelliğini kaybetmiş olmasıdır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025