Ali BULAÇ
Rahmetli Cemil Meriç’i (öl. 1987) ne zaman tanıdığımı tam olarak hatırlayamıyorum. 1971’de İÜ Sosyoloji’ye başladığımda kızı Ümit Meriç asistan, hocamız Cahit Tanyol idi. Baykan Sezer de derslere girerdi, bir sene de Erol Güngör’ün Sosyal Psikoloji derslerine devam ettim, sene sonunda sınavı başarıyla verdim. Yine Sosyoloji’de Muhammed Hamidullah Hoca’nın Mukayeseli Dinler Tarihi derslerini de takip ettim ama Hamidullah hoca sınav yapmadı.
Her ne kadar fakülteye gelmiyor idiyse de Cemil Meriç anfinin sosyoloji kokan atmosferine hakimdi, sık sık ondan söz edilirdi. Tabii ki sosyolojinin en büyük referansı Ziya Gökalp’tı.
(Bir kış günü dersteydik, Tanyol hoca yine Ziya Gökalp’tan söz ediyordu, konu “içtimai fıkıh”tı. Cahit Tanyol “Tarih ve fıkıh bilmeyen bizde sosyoloji yapamaz diyordu. Yüksek İslam Enstitüsü’nde de okuduğumdan bu bana çok ilginç geliyordu. Yanımda oturan Lusin isminde bir kız, bana yavaşça “Kim bu Ziya Gökalp yahu, hoca her gün anlatıp durur, yaşıyor mu?” diye sordu. İçmişti, kokuyordu. Ben de “-Bilmiyor musun? dedim. Ziya Gökalp yaşıyor, şimdi bu işleri bırakmış Diyarbakır Melik Ahmet çarşısında karpuz satıyor.” Öyle deyince Lusin, fena halde köpürdü “-İşte” dedi, “her gün bir karpuzcuyla kafamız şişip duruyor.)
Rahmetli Nurettin Topçu’nun (öl. 1975) hem sosyoloji hem ahlaka ilişkin son derece değerli sohbetlerinden edindiğim bilgi ve fikriyat yanında Cemil Meriç benim için tanımam gereken bir kıymetti. Daha o sene Tohum Dergisi’nde dikkatlice okuduğum Devlet Ana ve Yol Ayrımı romanlarıyla pek sevdiğim Kemal Tahir’e ilişkin söyledikleri pek hoşuma gitmiyordu ama yine de Cemil Meriç’i dinlemek önemliydi.
(Hareket Dergisi’nden birkaç arkadaşla Kemal Tahir’i evinde ziyaret ettik. Ona zannedersem Ezel Erverdi bey, iki romanıyla ilgili yazılarımı takdim etti. İmam Hatip kökenli olduğumu öğrenince çok sevindi, duygulandı. Bu yüzden ona benim özel muhabbetim vardı.)
Cemil Meriç’e gidişim üç kanaldan oldu. Haraket Dergisi, Sedat Yenigün ve sonraları Pınar Yayınları’ndan Cevat Özkaya ile. Aklımda yanlış kalmadıysa ilk gidişim başında Ezel Erverdi beyin olduğu küçük bir heyete katılarak Erenköy’deki evine gittik, ilk defa hem tanıdım hem sohbetine katıldım. Gidişler birkaç kez tekrarladı, sonra Sedat Yenigün’le gitmeye başladık. Sedat’ın şehadetinden sonra (1980) Cevat Özkaya ile gidişlere devam ettim.
1984’te Genel Yayın Yönetmenliği’ni üstlendiğim İnsan Yayınları’nı kurunca Cemil Meriç’in kitaplarını yayınlama kararı aldık.
Umrandan Uygarlığa, Kültürden İrfana ve Bu Ülke kitaplarını yayınladık. Sonraları kitaplarını İletişim Yayınları yayınlamaya başladı.
Yanılmıyorsam, onu en son vefatına yakın bir iftar yemeğinde Cevat Özkaya’nın evinde gördüm, dört beş kişilik bir iftardı, bir daha görmek nasip olmadı.
Allah rahmet etsin, merhametiyle muamele etsin.
Cemil Meriç’in geniş bir daire çizen güzergahında son menzil Osmanlı idi, iyi bir hatipti, büyüleyici üslubu vardı, a’mâ idi ama müthiş bir hafızası vardı. Giriş kattaki evinin salonu kitaplarla doluydu, bazen;
-Yavrum, kalk, soldaki duvardan, üçüncü raf, beşinci kitabı eline al, sahife 123’ü aç, oku bakayım, derdi.
Çok sayıda fikir adamı, yazar, genç gelirdi, ona kitap okurlardı. Bir yandan dinler, bir yandan yorum yapardı. Hiç aklımdan çıkmayan, ara sıra gürleyerek, masaya vurarak tekrar ettiği bir cümlesi vardı:
“-Evladım, bu ülkede sağcı solcu yok, namuslu insanlarla namussuzlar var!”
Başlangıçta rahmetli Sait Nursi’yle ilgili söyledikleri hoşuma gitmemişti, Üstad’ı kullandığı dilden, bazı konuları ele alış tarzından eleştiriyor, biraz da küçümsüyordu. Belli ki hakkında derinlemesine bir bilgiye sahip değildi. Bu beni üzüyordu, bana göre Üstad İslam aleminin 20 . yüzyıldaki önde gelen yüksek kapasiteli beş-on zihininden biriydi . Sonraları Said Nursi’ye ilişkin görüşlerinde olumlu yönde değişim oldu, artık takdir edici ifadeler kullanarak onu anmaya başladı. Gelip gidenlerden bazıları ona Risalelerden okumuşlardı.
İslam Devrimi konusunda kanaatleri olumluydu, bir keresinde “Ben bir Ali Şeriati olmak isterdim” dediğini hatırlıyorum, Kırk Ambar’da Şeriati’den övgüyle söz eder. Vefatından hemen sonra yazdığım yazıda bu konuya değinmiştim. (Bkz. Ali Bulaç, Cemil Meriç, Tarih ve Toplum Dergisi, Ağustos-1987).
Tabii ki Cemil Meriç, bir İslam bilgini değildi, İlk nesil İslamcılar zülcenaheyn idi, hem İslami ilimlere, İslam tarihine ve Doğu’ya vukufiyetleri vardı, hem de Batı’ya. Cemil Meriç, şair ve edebiyatçıların retorikten öte geçmeyen Batı karşıtı söylemlerine karşı fikri bir muhasebeye tabi tutuyor, Batı’ya karşı Osmanlı’nın haksızlığa uğramış kaynaklarını öne çıkarıyordu; Batı’ya karşı muazzam bir öfkesi vardı, Batı’yı biliyordu, Batı kadar değilse de Hind’i de bilirdi, Marksizm’e bilgi ve fikir olarak hakimdi.
Şair değildi, ama şairane üslubu vardı, şair vehmi ve dolduruşuna gelmeden de fikri ve siyasi bir davayı yürütmenin mümkün olduğunu gösteriyordu. Tercih ettiği kısa cümlelerin her biri neredeyse birer aforizma idi. Hak ettiği halde bir türlü Nobel ödülü kendisine verilmeyen Yaşar Kemal de kısa cümleyi başarıyla kullanmıştır ama geriden Marksist bakış açısından Anadolu’nun sınıf temeline ve tarihimizin “hepten kötü mirası”na dayandırdığı sefalet ve zalimane tasvirleri yer yer doğru olsa bile anlatımları ruhsuzdu.
(İmam Hatip’te okurken Edebiyat hocam Zeki Tuna, bana kısa cümle için Yaşar Kemal’in İnce Memedi’ni, İstanbul türkçesi için de Salah Birsel’i okumamı tavsiye etmişti. Bunun yanında Dostyoveski’den Tolstoy’a, Kavabada’dan Balzac’a dünya klasiklerini de okuttu. Meslek derslerinden iki hocam da Süleyman Darçın ve Ömer Dursun Ayvaz da Seyyid Kutup-Mevdudi’nin kitapları ile kelam ve İslam felsefesiyle ilgili kaynakları okumamızı tavsiye ediyordu. Her iki öğretmen grubunun tavsiyelerini yerine getirdim, hepsine büyük borcum ve hürmetim var.)
Cemil Meriç, bizde Batı’dakine benzer sınıf olmadığını söylüyordu. Bazen tarihimizi fazlaca yüceltse bile, asıl davası Batı’nın sömürgeci, kibirli, bencil ve gaddar ruhuna nazara vermekti. Bu konuda Kemal Tahir’le aynı fikirdeydi. Kemal Tahir’den şu cümleyi hatırlıyorum: “Osmanlı namusunu korumayı, Batı fahişeliği tercih etti. ”
İkisi için de tarihsel kavga namus ile fuhuş (namussuzluk) arasında cereyan etmişti. Batı namus peçesini yırtıp atmış, şimdi Doğu İslam’ın da peçesini yırtmaya çalışıyordu.
Cemil Meriç’in üslubu muhafazakâr dindar bazı yazarları üslubuyla etkiledi, her biri üsluplarında Cemil Meriç’i taklit ve takip ettiler. Sağ muhafazakâr kesime cazip gelmesinin bir sebebi tarihe ve geçmişe ilişkin okurlarına büyük bir özgüven telkin etmesiydi, benzer bir özgüveni çok daha güçlü ve bir bilgi temeline dayalı Seyyid Hüseyin Nasr verir.
(Seyyid Hüseyin’in Türkçe’ye ilk kitaplarını ben yayınladım, kitaplarının insanı zengin tarihi mirasımıza, Şeriat’ın yüceliğine ve İslam’a sarsılmaz bir özgüvene yönlendirmesi bakımından yararlı olacağını düşünmüştüm, bugün de aynı kanaatteyim. Türkiye’ye gelişinde onun toplantılarına, sohbetlerine katılırdım. Bu sene de kuruluşunun 40. Yıldönümü dolayısıyla İnsan Yayınları tarafından İstanbul’a davet edildi, Yayınevinin kurucusu ve ilk Yayın Yönetmeni olmam hasebiyle beni de Nasr’ın verdiği konferansa ve yemeğe davet ettiler. İki sebepten dolayı gitmedim: 1. Seyyid Hüseyin Nasr, Devrim öncesinde Şah’ın kız kardeşinin kurduğu vakfın danışmanı iken, hiçbir hakikat ve doğruluk temeli olmadığı, hatta Şah’ın Savak ajanları tarafından öldürüldüğü kuvvetle iddia edildiği halde, Ali Şeriati’yi Şah’la ilişkilendirdi, bu gerçekten çirkin bir yakıştırmaydı, bunu kendisine yakıştıramadım 2. İnsan Yayınları’nın önemli yayınlarından biri Ebu’l A’la Mevdudi’nin Tefhimü’l Kur’an adı 7 ciltlik tefsiridir. Bu önemli tefsir Sebe’ suresine kadar İngilizce, Sebe’ten Nâs’a kadar Urduca idi. Tercüme ettirip editörlüğünü yapmayı kendime en önemli iş addettim, büyük zorluklara katlanarak tercümeyi yaptırabildim ve tefsiri yayınlayabildik. 2016’da 22 ay hapis yatınca çıkışta Yenikapı’da yapılan bir fuarda Yayınevi’nin ismimi “editörlük”ten çıkardığını öğrendim, çok üzüldüm. Teberri veya korku, Stalinvari yöntemlerle geçmişe dönüp olay ve olguları tarihten silmek mümkün mü?)
Rahmetli Cemil Meriç konusuna avdet edecek olursak, zaman zaman konuşmalarını not alıyordum. Fakat 50 çuvala yakın kitabım Bağcılar’da bir depoda sular altında kalınca kitaplarımla o notlar da yok oldu gitti. Ceylan göbeği derisinden kaplamalı çok değerli kitaplarım vardı, İmam Şafii’nin el Ümm’ü, Muhyiddin ibn Arabi’nin Fütuhat-ı Mekkiye’si, Kütüb-ü Sitte, tefsirler, ansiklopediler, siyer, tarih kitapları vs.
Geçenlerde bir kitabı ararken elime eski A4 eb’adında epey sararmış bir teksir kağıdı geçti, baktım Cemil Meriç’in bir sohbetinden aldığım notlar. Önlü arkalı iki sahifelik notları ne zaman aldığımı not etmemişim. Ağırlıklı olarak sosyolojiyle ilgili. Özenle aldım, şeffaf bir dosya içine koyup kenara ayırdım.
Serbestiyet’teki ilk yazım Cemil Meriç’ten aldığım notlar olsun diye düşündüm. Redakte etmeden olduğu gibi aşağıya alıyorum, bazı cümle düşüklükleri hızlıca not almam dolayısıyla bana aittir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2025
21.04.2025
15.03.2025
23.02.2025
3.02.2025
5.01.2025
29.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
28.10.2024