Ali BULAÇ
Maddî servet, tahakküm, ulusal çıkar, sömürü, yağma ve talan için savaşıp zafer kazananlar, maddî olarak üstün gelebilir. Ancak bir savaşı meşru ve haklı kılan sebepler temel alındığında bu üstünlüğün Allah katında ve ahlakî bakımdan herhangi bir kıymeti yoktur.
Kur’an-ı Kerim “(Gerçekten) imân etmişseniz en üstün olan sizlersiniz” buyurur. (3/Al-i İmran, 139.) Üstünlüğün imana verilmiş olması, imanın dönüştürücü bir güce ve yüksek değere sahip olması dolayısıyladır. İster birey, ister cemaat veya ümmet seviyesinde olsun, karşılaşılan sıkıntılar hayatın gerçeklerindendir. Hatta bir açıdan bakıldığında mihnet ve sıkıntılar, yenilgiler ve acılar ruhsal kişiliği olgunlaştırır, ihlas ve sabır derecesine göre günahların kefareti olur. İstikameti doğru ise, ne yenilgiye uğrayan yolundan kuşkuya düşmeli, ne yanlış yolda ise zafer kazanan yüceltilmeli. Müslüman olmak mücerret olarak sürekli zafer ve nusretin teminatı değildir. İmanda ihlas ve sebepler dünyasında gerekli tedbir ve techizatın şartlarına riayet gerekir. Tabiatın ve beşeriyetin tabi olduğu ilahi yasalara bağlı kimseler olarak Müslümanların yenilgiye uğramalarının çeşitli maddi ve maddi olmayan sebepleri vardır. Bunlar araştırılmalı, gerekli tedbirler alınmalı. Asıl sahip çıkılacak değer imandır. Başka bir ifadeyle eğer Müslümanlar imanlarına sahip çıkabiliyorlarsa, eninde sonunda galip gelecek, üstünlüğü ele geçireceklerdir. Şu husus izahtan varestedir: Hem iman edeceksin, hem imanına güvenmeyeceksin, bu ruhsal bakımdan tutarlı olmaz.
Maddi servet, tahakküm, ulusal çıkar, hegemonya, sömürü, yağma ve talan için savaşıp bir şekilde zafer kazananlar, maddi olarak üstün gelebilir. Ancak bir savaşı meşru ve haklı kılan sebepler temel alındığında bu üstünlüğün Allah katında ve ahlaki bakımdan herhangi bir kıymeti yoktur. Müslümanları üstün kılan imanlarının gerektirdiği ahlak, özgürlük, adalet, hakkaniyet, birlik (vahdet ve ittihad) ve yeryüzünde hayrın egemen olması idealidir. Bu yolda canlarını kaybedebilirler, önemli değil, çünkü cennete gideceklerdir. Müslümanlar bir savaşı kazandıklarında düşmanlarına adaletli davranırlar. Çünkü gayeleri sömürü, talan ve katliam yapmak değildir, olmamalıdır.
Öyleyse Müslümanların sahip olduğu iman, her zaman ve her durumda korunması gereken büyük bir değerdir; Allah Müslümanlar doğru yolda oldukları müddetçe onlara zafer vadetmiştir, buna inanırlar. Allah, bu dine yardım edeceğini müjdelemiş, zayıfları yeryüzünün halifeleri/önderleri kılacağını haber vermiştir. Bu bilgiler ve müjdeler imanın bir parçasıdır, bu imana sahip insanlar, ilahi sünnetlerin gereğini yerine getirerek mücahede ettikleri zaman elbette üstün olacaklardır.
Üstünlük sadece savaş meydanlarında değil, toplumsal hayatta ve gündelik ilişkilerde de ahlaki üstünlük olarak tezahür eder. Burada atıfta bulunulan “üstünlük” temeli ahlaki normlar, övülen erdemler olan moral üstünlüğü olup, bu zeminde maddi ve askeri üstünlük tesis edilir. Ulvi, süflinin zıddıdır. Toprakları işgale uğramış mazlum bir halk üstünlüğünü ahlaki/moral mukavemetinden alır, işgalci güç bir savaş makinesi olsa dahi sonuç itibarıyla ahlaki ve moral olarak süflidir. Temelinde ahlaki gayeler olmayan üstünlükler salt maddi hegemonyalardır, bunlar uzun bir müddet devam edemezler. Kur’an bakış açısından ahlakın ve erdemin beslendiği kaynak Allah’a, ahirete, risalete ve kitaplara imandır. Bir Müslüman her durumda imanın gereğini yerine getirir. Yönetici ise adil davranır, intikamcı olmaz; tüccar ise hile yapmaz, akitlere sadık kalır, ahde vefa gösterir, sınırsız sermaye biriktirme hırsıyla hareket etmez, servet sahibi olur ama kalbi bir gemi gibi servet denizinde yüzse bile su almaz. Bütün bunlar yüksek ahlaki nitelikler, övgüye değer faziletlerdir ki, neşvünema buldukları mübarek kaynak imandır.
Neden kuvvete ihtiyacımız var, diye sorarsanız “Hak ve hakkaniyetin hakimiyeti, adaletin tesisi için” deriz. “Güçlü olandan zayıf olanın hakkının alınmadığı bir topluluk (ümmet) takdis olunmaz.” (İbn Mace, Sadakat, 17; Fiten, 20.)
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.08.2025
16.08.2025
7.08.2025
3.08.2025
25.07.2025
19.07.2025
23.06.2025