Ali Tarakçı
Cumhuriyet yalnız başına toplumsal yaşamı demokratik biçimde düzenleyen bir yönetim şekli ve her derde de deva değildir. Her Cumhuriyet demokratik değil, her demokratik olan da Cumhuriyet değildir. Cumhuriyete övgüler düzüp, Cumhuriyeti dokunulmaz yapmak, kutsallaştırmak ne kadar yanlışsa, Cumhuriyetin demokrasi olmazsa bir anlam ifade etmediğini doğru kabul etmenin zamanı gelmiştir ve geçmektedir. Cumhuriyet aynı zamanda bir modernleşme de değildir. Öyle olsaydı Avrupa'nın merkezinde monarşi ile yönetilen ülkelerin demokrasi ve modernite ilişkileri olmaması gerekirdi. Ki, Türkiye topraklarında ki batılılaşma üzerinden modernleşme arayışları da haksızlıktır.
Bu ülkede modernleşmeyi ve batılılaşmayı Cumhuriyetin ilanı ile başlatmak tarihe ihanettir. Aynı zamanda parlamenter dönemi 1920'den başlatmak da doğru değildir. Bu topraklarda yapılmış mücadeleye ve emeğe haksızlıktır. II. Mahmut döneminden başlayan batılılaşma, 1876 yılında ilan edilen ilk anayasa ve 1877 yılında yapılan ilk seçimler... 69'u Müslüman, 46'sı gayrimüslimden oluşan ilk meclis. Şinasi'yi, Namık Kemal'i, Ziya Paşa'yı, Mustafa Fazıl ve Mithat Paşaları da Cumhuriyetin ilan edildiği, 1923'de oluşan Cumhuriyet fikrinin hazırlıkçısı olduklarını da unutmamak gerekir.
Cumhuriyet sevgi, dostluk ve insanlık mı demek?
Emre Kongar, 29 Ekim 2020 tarihinde "Cumhuriyet nedir?" başlıklı yazısında şunları yazıyor: Demokratiktir: Şeffaf ve adil, periyodik seçimdir. Temel insan hak ve özgürlükleridir. Siyasal iktidarla birlikte muhalefetin bütün renklerini de içeren ve temsil eden milli iradedir.
Laiktir: İnançları devlet aygıtının dışında tutmak, bütün inançlara eşit uzaklıkta olmak, hepsini ve inançsızları da korumaktır. Çoğunlukta olan ve en güçlü nitelik taşıyan inancın ötekiler üzerindeki baskısına izin vermemektir.
Sosyal Devlettir: Fırsat eşitliği ve sosyal adalettir. Ana karnından ölene kadar herkesin sağlık, eğitim, konut gibi temel hizmetlerden yararlanmasıdır. Herkesin her açıdan, her zaman ve her konuda fırsat eşitliğine sahip olması ve milli gelirden herkesin katkısı kadar pay almasıdır.
Hukuk Devletidir: Bütün vatandaşların Temel Hak ve Özgürlüklerinin devlete ve birbirlerine karşı eşit olarak korunmasıdır. Siyasal iktidarın bütün söylem ve eylemlerinin Demokrasiye, Anayasaya, Temel Hak ve Özgürlüklere uygun olmasının bağımsız ve tarafsız bir yargı tarafından denetlenmesidir.
Kongar hızını alamıyor ve devam ediyor:
"Cumhuriyet, tarihi tersine çevirendir. Cumhuriyet, toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel dönüşümdür. Toprak ağalarının ve din adamlarının egemenliğinde, nüfusu köleleştirilmiş köylülerden oluşan bir toplumdan, çağdaş, kentsel, endüstriyel bir toplum yaratmanın mucizevi başarısıdır. Cumhuriyet, sadece toplumu değil, bireyi de bağımsızlaştıran ve özgürleştirendir. Ağalar, şeyhler, şıhlar tarafından istismar edilen köylüleri kölelikten vatandaşlığa, eşit yurttaşlığa terfi ettirendir. Cumhuriyet, kadın özgürlüğüdür. Cumhuriyet, çağdaş eğitimdir. Cumhuriyet, sevgidir, dostluktur, insanlıktır, barıştır. Düşmanlarıyla bile barış ve dayanışma aramaktır."
****
Kongar'ın bu yazısında Cumhuriyet ile söylediklerinin aynısını paylaşan milyonlar var. O zaman sormayacak mıyız?
100 yıl sonra Cumhuriyetimizi sorgulamayacak mıyız? Sormayacak mıyız; kutsallaştırılan Cumhuriyet gerçekten Kongar'ın dedikleri mi?
Sormayacak mıyız;100 yıl sonra demokratik, laik, sosyal devlet, hukuk devleti nerede diye?
Sormayacak mıyız; tarih tersine çevrilmişse AK Parti iktidarının söylediklerini, yaptıklarını nereye koyacağız?
Sormayacak mıyız; Cumhuriyet tek başına bireyi bağımsızlaştırıyorsa, özgürleştiriyorsa, eşit yurttaşlar yaratıyorsa, çağdaş eğitim demekse nerede diye?
Cumhuriyet sevgi, dostluk, insanlık, düşmanlarıyla barış ve dayanışma aramak demekse neden bu topraklarda herkes birbirine düşman ve ölümüne birbirinden nefret ediyor demeyecek miyiz?
Ve neden 100 yıldır halen Kürtlerin diliyle, Alevilerin inancıyla, toplumun farklılıklarıyla kavgalıyız?
Ve Cumhuriyet tam 97 yılda; hukuksuz, demokrasisiz, laiksiz, sosyal adaletsiz ve bir avuç bürokratik oligarşinin iktidarı olarak neden devam ediyor?
****
Şimdi gelelim asıl konuya!
Cumhuriyetin batılılaşma olduğunu, modernleşme olduğunu iddia edenlere, her şeyin Cumhuriyetin ilan edildiği tarihle başlatanlara...
Batılılaşma ve modernleşme, Osmanlı Devleti'nin içerisinde başlamış, yaklaşık 200 yıllık bir siyasal süreçtir. Ve bizzat Osmanlı Padişahı 2. Mahmut tarafından başlatılmış bir harekettir. Aynen Cumhuriyet döneminde olduğu gibi batılılaşmayı kıyafet reformu ile başlatmıştır. Ve kendilerini batılılaşmanın merkezi olarak gören asker ve bürokrasiyi batıya gönderip, eğitende bizzat Osmanlı yönetimidir.
Ve 200 yıldır Batı'nın ve demokratik bir Cumhuriyetin değerleri üzerinden değil, Batı'yı taklit eden bir geleneğin çocuklarıyız. Cumhuriyet batı burjuvazisinin, kilise ve kralın iktidarına karşı iktidarı talep etme ve paylaşma mücadelesi olduğunu, bizde ise asker ve sivil bürokrasinin, hanedanın yerine geçme mücadelesi olduğu gerçeğini unutuveriyoruz. Çünkü batıda Cumhuriyeti kuranlar yönetim sınıfı değil, aksine yönetimde söz sahibi olmayan burjuvazi ve onun ideolojisi olduğunu bilmemize rağmen, öyle değilmiş gibi davranıyoruz.
****
Ülkemiz, 100 yılın sonunda gelinen noktanın tek adam diktatörlüğüne destek verebilecek milyonlar olduğunu, tarihin her noktasında yapılan askeri darbelere milyonların destek verdiğini, hukuksuzluğu onayladığını, insan hakları ve özgürlüklerin umurunda olmadığı, etnik kimliklerin, inançların birbirinin farklılıklarından nefret ettiği bir toplumsal düzen inşa ettiğimizin farkında bile değiliz.
Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkenin yoksullarını ezerek, azınlıkları ülkeden kovarak, mallarına çökerek, bizzat devlet eliyle zengin ettiğimiz sermayenin, 100 yıla yaklaşırken hala devlet eliyle zenginleşmesinin, milletin ezilmesinin sürdüğü döneme tanıklık etmeye devam ediyoruz.
Cumhuriyet 100. yıla yaklaşırken dünyada bir tek marka bile yaratamamış bir sermaye sınıfı ile karşı karşıya olduğunu unutuyoruz.
Cumhuriyetin kurucu iradesi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşadığı dönem ve iktidarın, savaş sonrası devletin yeniden inşası ve karşılaştığı sorunlarla uğraştığı o dönemde, ne demokrasiden, ne de hukuktan söz etmenin olanağı yoktur. Ve bugün Kongar gibi toplumun büyük çoğunluğu Cumhuriyeti tek başına demokrasi, hukuk devleti diye anlatınca şekilcilik üzerinden yaşanan mücadele demokrasi mücadelesi olmuyor ne yazık ki...
Ve bugün Cumhuriyetin ilk yıllarını özleyenler, tek adam dönemini yüceleştirenlere sorulması gereken şudur: Neden Erdoğan'ın tek adamlığına, hukuksuzluğuna karşı çıkarken, geçmişi yüceltiyorsunuz? Ve aynı kesimler neden Kürtlerin dilinden, Alevilerin inancından rahatsızlar? Ve neden AK Parti'nin 18 yılını çıkarırsak, bugüne kadar hukukun bu topraklarda egemen olamadığının yanıtını veremezler?
Mustafa Kemal Atatürk'ü sevmek, ona saygı duymak, kişi kültü üzerinden yüceleştirmek birilerin tercihi olabilir, ancak 97 yıllık Cumhuriyet üzerinden palavralara, yalana dayalı şeyler anlatmak... Topluma ve ülkemize hamaset dışında ne katıyor?
97 yılda kutsallaştırılmış liderler yarattık. Erdoğan'da bunun son örneğidir.
Her Cumhuriyet demokrasi demek, her monarşi de diktatörlük demek değil!
Öyle olsaydı, Avrupa'da parlamenter monarşi ile yönetilen; İngiltere, Hollanda, İspanya, İsveç, Belçika, Danimarka, Lüksemburg, Norveç, Anayasal Monarşi Andorra, Monako, Liechtenstein, mutlak monarşi Vatikan'da demokrasi ve özgürlükler, hukuk ve insan hakları olmazdı.
Ve tabi Avrupa'nın 25 ülkesi de Parlamenter Cumhuriyet ile yönetilmekte. Buraların demokrasisi de gelişmiş. Daha birkaç 10 yıl öncesine kadar demokrasi ile ilgili olmayan; Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Bosna-Hersek, Arnavutluk, Slovakya, Polonya, Macaristan, Çekya... gibi ülkelerde bugün demokrasi ve hukuk bizden daha çok egemen...
****
Cumhuriyet ile yönetilen dünyada kimi ülkeler; Orta Afrika Cumhuriyeti askeri diktatörlük ile yönetiliyor. Suriye Arap Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti, Pakistan İslam Cumhuriyeti, Afganistan İslam Cumhuriyeti, Mısır Arap Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti, Irak Cumhuriyeti, Kazakistan Cumhuriyeti, Tacikastan Cumhuriyeti... Bunun gibi onlarca demokrasi, hukuk ve özgürlüklerle ilişkisi olmayan ülkeler...
Her monarşinin demokrasi ve hukuk ile alakası yoksa her Cumhuriyetin de demokratik değerlerle alakası olmayan birer diktatörlük olduğunu anlamamız, yalnız başına Cumhuriyetin yüceltilmesinin bir anlam ifade etmediğini artık kabul etmemiz gerekiyor.
****
ABD, Belçika, Avusturya, Avusturalya, Brezilya, Kanada ve İsviçre gibi federal devlet olan ülkeler var ve demokrasi ile yönetiliyorlar. Merkezi hükümet yetkilerinin bölgelere ve bağımsız şehirlere devredilmiş; İspanya, İtalya, Birleşik Krallık, Portekiz, Hollanda, İtalya ve Fransa gibi ülkeler var ve demokrasinin merkezleri... Ki Fransa Cumhuriyetin kurucusu... Fransa'da 27 bölge ve bunun 6'sı otonom... İtalya'da ise 20 bölge, 57'sii otonom...
Şimdi Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak gerekiyor!
97 yıl içerisinde hukukun, insan haklarının, özgürlüklerin egemen olmadığı; darbelerin her 10 yılda bir yapıldığı, sosyal adaletin asla olmadığı, laikliğin ise göstermelik uygulandığı, devletin resmi dinini bırakın, resmi mezhebinin olduğu, demokrasinin asla olmadığı otoriter Cumhuriyet.
Herkesin kendi demokrasisinin eksik olduğu, uygulanmadığı dönemi yücelttiği bir Türkiye gerçeği. Cumhuriyeti demokrasisiz yücelten, öven, kutsayan milyonlar...
Son söz: 1. yüzyıl Cumhuriyetini 2. yüzyılda demokrasi ile taçlandırmak gerekiyor. Ve bunun için büyük tarihi uzlaşmayı gerçekleştirmemiz gerekiyor. Ve bunun tüm alt yapısı hazır, toplum hazır. 97 yılda nelerin eksik olduğunu bu topraklarda yaşayan herkes biliyor. 82 milyonun ayrımsız kendisini bu topraklara ait hissedeceği, eşit yurttaşlar olacağı hukuku, insan haklarını, özgürlükleri, demokratik Cumhuriyeti inşa etme zamanı gelmiş bulunuyor.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.02.2020
5.01.2020
26.10.2020
11.10.2020
11.10.2020
20.07.2020
22.06.2020
1.06.2020
1.06.2020
1.06.2020