Alper GÖRMÜŞ
Yaşı tutanlar mutlaka hatırlayacaktır: Sosyalizmin “kapitalizmle komünizm arasındaki uzun ve zorunlu tarihi dönem” şeklindeki tanımı, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından ve ülkede kapitalizmin restorasyonundan sonra şaka yollu “kapitalizmle kapitalizm arasında”ya çevrilmişti.
Kılıçdaroğlu dönemini bu ‘şaka’ya nazireyle ele almak istiyorum.
İlk dönemini hariç tutarsak, Kemal Kılıçdaroğlu CHP’yi -Baykal dönemindeki- programı salt laiklikten ibaret bir parti olmaktan çıkartmayı, onu muhafazakârların da oy verebileceği bir parti haline getirmeyi, böylece ülkedeki kutuplaşmayı aşmayı amaçlayan bir siyaset güttü. Kılıçdaroğlu artık CHP’nin başında değil. Peki bundan sonra ne olacak? CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’nun onu taşıdığı noktadan mı devam edecek, yoksa sil baştan yapıp Baykalizm benzeri bir çizgiyi mi benimseyecek? Yani, Sovyetler Birliği-Sosyalizm ‘şaka’sına nazireyle söylersek, tarih Kılıçdaroğlu’lu yılları “Baykalizmle Baykalizm arasında yaşanan tarihsel bir dönem” olarak mı kaydedecek, yoksa?
Bu soruya tayin edici cevabı CHP tabanı verecek. Yani aslında soruyu “CHP tabanı geçen yıllar içinde Baykalizmden ne kadar uzaklaştı” diye sormak daha doğru.
Baykal CHP’sinin girdiği her seçimde yerinde saydığını hesaba kattığımızda bu soru anlamsız gibi görülebilir; öyle ya bir parti tabanının, partiyi yerinde saydıran bir anlayıştan uzaklaşmaması nasıl düşünülebilir? Mantıksız görünüyor. Fakat bu ve benzerleri, siyasi tercihte ve davranışta mutlak ‘rasyonelliği’ varsayan sorular… AK Parti seçmenlerine yakıştırılan, rasyonel olmayan, duygusal siyasi tercih davranışı, ‘çağdaş’ olarak nitelenen CHP seçmeni için uygun bulunmuyor. Oysa orada da yoğun bir duygusallık söz konusu. Üstelik şimdi “kurucu değerler”den uzaklaştığını düşündüğü, fakat seçim kazanma ihtimali belirdiği için bağrına taş basıp desteklediği siyaset yolunun da onu selamete taşımadığı ortadayken, neden aslında duygularına tercüman olan fakat bastırdığı Baykalizmin kuvveden fiile çıkmasına izin vermesin?
Laik kesimdeki maneviyatın ve irrasyonel bağlanmanın gücünü gösteren son örneği Ertuğrul Özkök Fenerbahçe Kongresinde alınan bir karar üzerinden anlattı.
Uğur Dündar’ın teatral bir hitabetle (Özkök’ün tanımı) Fenerbahçe Divan Kurulu’na okuduğu karar metni şöyleymiş:
“Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Süper Kupa finalinin Atatürk ilke ve devrimlerine karşı bir ülkede [Suudi Arabistan – A. G.] oynanması, Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucusu Fenerbahçe’mizin tarihi ile şan ve şerefi ile bağdaşmayacağından, Süper Kupa finalinin Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda veya Samsun 19 Mayıs stadyumunda oynanmasını Yüksek Divan Kurulunun oyuna sunulmasını, alınacak olumlu kararın yönetim kurulumuza bildirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla 5 Kasım 2023.”
Ve:
“Salonda büyük bir alkış kopuyor. Uğur Dündar, ‘Efendim önergeyi yüksek oylarınıza sunuyorum, kabul edenler?’ Salonun tamamı el kaldırıyor. Kabul etmeyenler… Derin bir sessizlik… Dikkatle defalarca bakıyorum… Tek el kalkmıyor…
“Zaten o salonda buna karşı el kaldırmak cesaret ister… Nasıl demokratik bir oylama ama ‘evet’ sonucu önden belli. Oylamanın demokratikliğine bakar mısınız… ‘Önergenin Yüksek Divan Kuruluna sunulmasına, alınacak olumlu kararın yönetim kuruluna bildirilmesine…’ Zaten nerede alındıysa karar alınmış, katılanlardan sadece el kaldırması isteniyor. Ve aynen öyle oluyor…”
Ertuğrul Özkök çok şaşırmış ve kızmış bu oylamaya… “Yahu” demiş, “koskoca salonda böyle bir öneriye karşı el kaldıracak, olaya farklı bakan bir tek rasyonel insan yok mudur?”
Bir tek kişi çıkıp dememiş mi: “Arkadaş ne demektir Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı bir ülkede oynamamak…”
Yok muymuş bir rasyonel Fenerbahçeli çıkıp, “Arkadaş bugün dünya futbolunun nabzı İstanbul’dan çok, Riyad’da, Cidde’de atıyor” diyecek…
Fenerbahçe böyle de Galatasaray farklı mı? Hayır, o da kapılmış bu irrasyonel ayine:
“Yahu Erdem arkadaşım sen de mi kapıldın buna? Hadi Fenerbahçe böyle. Galatasaray’ın futbol şubesinin başında Erdem Timur gibi, bana göre bugünün en başarılı futbol şube başkanı var. Zannettim ki, o mantıklı bir iş insanı, düşmez böyle sembolizm tuzaklarına… Hayret Galatasaray da aynı çıktı. Türkiye’nin en büyük iki kulübü hep bir ağızdan haykırıyor: Maçı orada yapmayız…”
Bu taze örnek, yeni CHP yönetiminin de eskilerle aynı çaresizliği yaşayacağını çok güzel anlatıyor. CHP’nin büyük çaresizliği şurada: Bu parti öyle bir tabana sahip ki, onun istediği gibi ve sadece ona hitaben konuşsa ilerleyemiyor, sadece kendi hacmi kadar (yüzde 25) oy alabiliyor, öte yandan başkalarına da hitap eden bir dil tuttursa partisini cezalandırıyor.
Yine de son iki seçimde (2019 ve 2023) seçim kazanma umuduyla partisinin başkalarına da konuşmasına razı oldu.
Şimdiki sorular şöyle: CHP yönetimi bundan sonra ne yapacak? CHP tabanı bundan sonra ne yapacak? Yönetim, Kılıçdaroğlu’ndan teslim aldığı ‘açılım’ siyasetini sürdürmek isterse taban ne diyecek? “Benden buraya kadar, bağrıma taş bastım sustum, bak bu da çare olmadı” deyip yönetimi “kurucu değerler”e mi çağıracak, yoksa?
Bir başka önemli soru: Kılıçdaroğlu’nun ‘açılımı’ neden sonuç vermedi? CHP’nin iktidar için oylarını katlaması gerektiği, yani başkalarının oylarına ihtiyaç duyduğu apaçık olduğuna göre bu ‘açılım’da nasıl bir anlayış değişikliğine gitmeli? CHP, aynı anda hem devlette laikliği hem toplumda seküler hayatı savunup (ki bunlardan vazgeçemez, vazgeçmemeli) hem de kendi tabanı dışından oy almayı nasıl başarabilir?
Bunlar cevabı çok zor sorular ve ben de cevabın ne olduğunu bilmiyorum. Ama çözümü bilmiyorum diye çözümleme hakkımın olmadığı da söylenemez. Çözüm CHP siyasetçilerinin işi ve doğrusunu isterseniz işleri çok zor görünüyor.
Ben Baykal ve Kılıçdaroğlu dönemlerinde CHP’nin ‘taban sorunu’ üzerine çok yazı yazdım. Önümüzdeki birkaç yazıda, onlardan da faydalanarak bu tabanın çeşitli dönemlerdeki reflekslerini hatırlatmak ve bundan sonrası için bazı kestirimlerde bulunmak istiyorum.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025