Alper GÖRMÜŞ
Geçtiğimiz günlerde, önce Ahmet’in (Şık) “İmamın Ordusu” kitabının kötü bir kitap olduğunu, kitabı ona yakıştıramadığımı söyledim; sonra da Ahmet Şık ve Nedim Şener için gerçekleştirilen Uğur Dündar’lı, Oktay Ekşi’li, Ertürk Yöndem’li “basın özgürlüğü” yürüyüşlerini eleştirdim; İstanbul’da olsaydım (bile) bu yürüyüşlere katılmayacağımı dile getirdim.
Bu tavrım nedeniyle “sol”dan ağır eleştiriler aldım. Perdeyi Evrensel gazetesi açtı. Gazete, gazeteci örgütlerinden toparladığı tepkilerle beni sürmanşetinden “saray yazıcısı” ilan etti.
Evrensel’in haberinden sonra bu minvalde pek çok başka tepki de geldi; görebildiğim kadarıyla sonuncusunun sahibi, televizyon kanallarında “Bugünlerin karanlığını belki 12 Eylül’le kıyaslayabiliriz ama galiba durum ondan da kötü” diyebilecek noktaya geldiğini daha önce yazdığım gazeteci Ece Temelkuran’dı.
Ahmet’in kitabına “kötü” dememi şöyle değerlendirmiş yazısında: “Zaten hapse girmiş ve hukuksuz bir şekilde orada tutulan bu insanlar için ‘zaten onun kitabı iyi değildi, zaten onlar bilmem neydi’ gibi zavallıca şeyler yapmak çok büyük günahtır. Ayıptır, ayıptır, günahtır, zulümdür.”
Bu çerçevedeki eleştirilerin tümüne kısaca cevap vermek isterim, her ne kadar konuyla ilgili, başından beri kendimi anlatmak zorunda bırakıldığım için kırgın ve kızgın olsam da...
Her şeyden önce, eleştirilerimin sanki Ahmet’in tutuklanmasını ve hapiste tutulmasını onaylamak anlamına geldiğini imâ eden bu türden lanetli cümlelerin sahiplerini daha âdil olmaya davet ediyorum. Kitabın kötü olduğunu söylemenin, kitabın suç unsuru içerdiği anlamına gelmediği yeterince açık değil mi? Burada kastım, kitabın, “kimbilir içinde ne vardı da yasaklamayı göze alabildiler” propagandasını haklı çıkarabilecek kadar yeni bir bilgiyi içermediğini vurgulamaktı. İşin bu yanını vurgulamak zorundaydım, çünkü kitap üzerinden yaratılmaya çalışılan bu algının Ergenekoncu propaganda ile örtüştüğü kanaatindeyim.
Ortada neden tutuklandığını bilmeyen bir gazeteci ve o gazetecinin yayımlanması engellenen kitabı varken, algının bu yönde şekillenmesinin doğal olduğunu anlayabiliyorum. Fakat bir yandan da, algıyı bu yönde “şekillendirmek” için çabalayan, propagandayı körükleyen birilerinin olduğunu da görebiliyorum. Ergenekon meselesini dert etmeyenler buna aldırmayabilirler, fakat ben öyle yapamam.
“Kötü” sözcüğünün yanlış ve çarpıtılmaya müsait bir sözcük olduğunu itiraf etmeliyim. “Kötü” yerine mesela “bilinenleri tekrar eden” demiş olsaydım, kendimi çok daha doğru ifade edecek ve belki bu yanlış anlamaların / yanlış anlamak istemelerin önüne geçebilecektim. Bu nedenle tam bu noktada şunları da söylemeliyim:
a) Söyleşide “kötü” sıfatını hangi anlamda ve neden kullandığımı anlattığım bölümlerin çıkartılıp, “kötü”nün çıplak bir biçimde sunulabilme ihtimalini düşünmeliydim.
b) Verdiğim söyleşide kitapla ilgili olarak “kötü” sıfatını kullanmamım, pek çok insanın yazılanları sakince değerlendiremediği şu gergin ortamda çarçabuk yanlış yorumlanabileceğini tahmin etmeliydim.
c) Birilerinin bundan, sanki Ahmet’in kitabı üzerinden yürütülen propagandayı değil, doğrudan doğruya Ahmet’i hedef aldığım gibi bir sonuç çıkartabileceklerini düşünmeliydim.
Şimdi, belirttiğim gibi, bu kelime tercihimin yanlış olduğunu görebiliyorum.
Yine: Şık ve Şener için yapılan yürüyüşleri eleştirmem de onların hukuki ve fiili pozisyonları açısından herhangi bir sonuç doğurmaz.
Diyebilirsiniz ki, Ahmet Şık senin arkadaşın; susabilirsin.
Ben de diyorum ki, hayır, susamam, çünkü Ahmet Şık benim arkadaşımsa, Ergenekon da benim davamdır.
Ahmet’in kitabı üzerinden yürütülen propaganda ve ardından gerçekleştirilen yürüyüşlerin davanın berhava edilmesini isteyenlerde yarattığı memnuniyeti gördüğüm halde görmemiş gibi davranamam.
“Zalimlik” kelimesini o kadar kolayca kullanan Ece Temelkuran, korku algısını ısrarla körüklediği televizyon programlarından birinde, o sırada yurtdışında olduğu için (!) “cumhuriyet mitinglerinin gerçek niteliğini değerlendiremediğini” söylemişti. Ben de şimdi kendisini, o mitinglerin “gerçek niteliğini” mitingler yapılırken izah etmeye çalışanlara karşı zamanında neler dediğini hatırlamaya davet ediyorum. Belki böylece, bugünkü propaganda ve yürüyüşlerin “gerçek niteliği” üzerine yazanlara karşı daha dikkatli bir dil kullanır.
Varsın birileri benim sözlerimi bambaşka anlamlara çekerek zalimliğimi ilan etsin. Ben, görmek isteyenlerin gerçek niyetimi görebileceğine dair inancımı korumaya devam edeceğim.
-
‘Yunanlı’yla beş bin yıldır kardeşmişiz
“Sıla derdine düşünce anlarsın / Yunanlıyla kardeş olduğunu / Bir Rum şarkısı duyunca gör / Gurbet elde İstanbul çocuğunu...”
Böyle başlar eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in 1947’de Londra’da yazdığı “Türk-Yunan Şiiri” ve şöyle biter:
“Önce bir kahkaha çalınır kulağına / Sonra Rum şiveli Türkçeler / O Boğaz’dan söz eder / Sen rakıyı hatırlarsın / Yunanlıyla kardeş olduğunu / Sıla derdine düşünce anlarsın...”
24 mayısta Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM) açılan “Karşıdan Karşıya – MÖ Üçüncü Bin’de Kiklad Adaları ve Batı Anadolu” adlı sergiyi ziyaret edenler, gezilerine şiir okuyarak başlıyorlar... Elytis’in “Ege Üstüne” şiiri ile Melih Cevdet Anday’ın “Teknenin Ölümü” şiirinden parçaları okuyarak...
Fakat ben sergiyi, tam da düzenleyicilerinin arzu ettiği gibi bir Türk-Yunan “karşılaşması” olarak idrak ettiğim için Bülent Ecevit’in şiirini tercih ettim.
Proje başlangıçta bir “karşıdan karşıya” projesi değilmiş aslında, “karşı” projesiymiş. Fakat süreç içinde yepyeni bir fikir doğmuş ve sergi bambaşka bir anlam kazanmış. SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer’i dinlerken, projede değişiklik yapma fikrini ilk akledene içimden bir teşekkür gönderdim:
“Kiklad sanatıyla ilgili bir sergi düzenleme ve karşılığında Sabancı Osmanlı hat koleksiyonunu Atina’da sergileme düşüncesi iki yıldan bu yana Atina’daki N. P. Goulandris Vakfı Kiklad Sanatı Müzesi ile Müzemiz arasında görüşülmekteydi. Ancak Müzemizde ağırlayacağımız ve sadece Kiklad adaları buluntularından oluşacak bir serginin bu uzak geçmişle ilgili anlatılacakların sadece bir tarafını oluşturacağı, öykümüzün yarısının da karşı kıyıda, komşu Batı Anadolu’daki aynı dönem buluntularında aranması gerekliliği de düşüncelerimizi sürekli işgal etti. Bu uzak zaman diliminde var olan karşılıklı ilişkiler, ticaret ve kültür alışverişinin günümüzde izlerini aramak ve sergimize taşımak arzusunu Atina Kiklad Sanat Müzesi Müdürü Prof. Dr. Stampolidis’in de paylaşması sonucunda sergimizin konsepti de belirlenmiş oldu. Ortak geçmişimizin günümüze kadar kalabilen verilerini sunarken, bu örneğin uzun yılların önyargı tortularını aşmaya ve bu geçmişten beraberce gurur duymaya bir davet olmasını arzu ettik.”
Ben, sergiyi basın tanıtımı çerçevesinde ilk gezen şanslılardan biriydim. Böylece, bizi gezdiren Yunan ve Türk uzmanların iki “karşı” arasındaki etkileşimi buluntular üzerinden anlatırken hissettikleri heyecanı paylaşabildim. (Sergiyi gezerken, Kiklad adalarıyla Batı Anadolu’da bulunan bazı figürinlerin birbirlerine ne kadar benzediğine şahit olunca, eminim siz de çok heyecanlanacaksınız.)
Türk uzmanlardan biri sergiyi bize anlatırken, “Ortak çalışmamız boyunca Türkiye ve Yunanistan’dan söz ederken ‘Ege’nin doğusu’ ve ‘Ege’nin batısı’ demeyi tercih ettik” dedi. Serginin atmosferi insanda gerçekten de bir kardeşlik duygusu yaratıyor, insanı “biz”e ve “onlar”a gönderme yapan kavramlardan uzak durmaya teşvik ediyor.
Hiç şüphesiz serginin en ilginç bölümlerinden biri, tava ya da kapak olduğu sanılan bir buluntunun üzerindeki gemi tasvirinden esinlenerek üretilen 14 metre boyundaki bir Kiklad tekne modeli. Tekne, Ankara Üniversitesi Sualtı Arkeolojik Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından yürütülen “Kiklad Tekneleri Canlandırma Projesi” kapsamında hazırlanmış. Her biri 19 metrelik olmak üzere böyle iki tekne daha yapılmış. Yaz aylarında, yüzyıllar boyunca Ege’nin iki yakasını birleştirme işlevi gören teknelerin modelleriyle “karşıdan karşıya” gerçek ziyaretler gerçekleştirilecekmiş.
Sergiyi gezerken “Yunanlıyla kardeş olduğunuzu”, hem de beş bin yıldan beri kardeş olduğunuzu bir kez daha hissedeceksiniz.
Sergi 28 ağustosa kadar açık. Fakat “mutlu olmak için neden o kadar bekleyeyim ki” diyorsanız, yolunuzu hemen Emirgân’a düşürün.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025