Amberin ZAMAN

Amberin ZAMAN
Amberin ZAMAN
DİKEN Tüm Yazıları
Mısır’daki katliam ve AK Parti’ye düşen
16.08.2013
2752

 Mısır’da cuntacıların imza attıkları insanlık suçunu başta Amerika olmak üzere Batı engelleyebilir miydi? Darbe yapıldığında adını koyarak her yıl verdiği 1,3 milyar dolarlık askerî yardımı kesme tehdidinde bulunsaydı Washington Sisi’yi durdurabilir miydi? İsrail’in güvenliğini her şeyin önüne koyan Ortadoğu politikası etkilenecek mi? Bu sorular uzun süre tartışılacaktır. Ancak Mısır’daki kan banyosu faturanın tümünü Batı’ya çıkartma kolaycılığı bizleri hiçbir yere vardırmaz.

Arap dünyası üzerine analizler yayınlayan The Arabist isimli saygın sitede Issandr El Amrani’nin iddia ettiğine göre Mısır’da ordu kadar orduyu destekleyen liberal görünümlü elitlerin çoğunluğu bunu açıkça itiraf etmeseler de Müslüman Kardeşler’i bertaraf etmenin tek yolunun şiddet olduğuna inanıyorlar. Ve Müslüman Kardeşler’i şiddete yeniden sarılmalarına teşvik ederek bu kez onlara karşı yürütülen mücadeleye meşruiyet kazandırmak istiyorlar. Mısır’da derin devlet hâlen dipdiri. Ne yazık ki daha çok kan akacak Mısır’da. Dünyanın gözü Tahrir ve Adeviye’de ancak Sina Yarımadası da kaynıyor. Bölgenin Mısır’daki krizden bağışık kalması mümkün görünmüyor. Orta Doğu yakın gelecekte ne sulha ne de demokrasiye kavuşur. Kıpti Hıristiyanlara yönelik saldırılar meseleyi daha da çetrefil hâle getiriyor ve Batı’nın “İslam ile demokrasi birlikte yürümez” algısına su taşıyor.

Bu önyargıya boşa çıkartacak tek bir ülke oldu bugüne kadar. O da AK Parti iktidarındaki Türkiye. Ve iktidarının ilk altı yılında tam da bunu yaptı. E-muhtaralar, darbe kumpasları ve Cumhuriyet mitingleri karşısında soğukkanlılığını, sağduyusunu muhafaza ederek, tabanındaki aşırı uçları dizginleyerek AK Parti iktidarı askerî vesayetten kansız şekilde kurtarmaya başardı Türkiye’yi. Ergenekon davasındaki hukuksuzluklar elbette bu süreci gölgeledi. Ama Mısır’da olduğu gibi kan akmadı Türkiye’de. Ne var ki Başbakan son dönemde sergilediği ve Gezi olaylarında doruğa ulaşan tahammülsüz, ötekileştiren ve dayatmacı tutumuyla, hapisteki rekor gazeteci sayısıyla, Gezi’de polis şiddetinin mal olduğu canlarla, bu algıyı tersyüz etti.

Her taşın altında komplo ve düşman görmeye başlayan, en ufak eleştiriye dahi katlanamayan Başbakan’ın bunu ne Türkiye’ye ne de İslam dünyasına yapmaya hakkı var.

Yıllarca inançları acımasızca baskılanan dindar kesim nasıl AK Parti dışındaki eski düzen partilerine halen güvenmiyorsa, varılan noktada sadece Kemalist ulusalcılar değil AK Parti’ye destek veren bir çok liberal de artık hayat tarzı noktasında iktidara duyduğu güveni tümüyle yitirmiş durumda. Başbakan’ın son dönemde artan dozlarda kendi dünya görüşüne uymayan herkesi neredeyse ahlaksız olarak zikretmesi toplumu gittikçe kutuplaştırıyor. Anti Kapitalist Müslümanlar’ın ve diğer sol tandanslı İslamcıların Gezi’yle dayanışması bu gerçeği değiştirmiyor. Türkiye’nin son dönemde gittikçe Sünni mezhepçi görünümlü dış politikası da aynı damarın ürünü.

Erdoğan’ın düşmesini takıntı hâline getirenlere gelince gerçek dertleri demokrasi ise sabırlı olmak zorundalar. Ekonominin batması, PKK’yla savaşın yeniden başlaması gibi AK Parti’yi bertaraf etme fantezilerini bir kenara itip meşru yollardan alternatif üretmeye çalışsınlar. İslam ve demokrasinin birlikte yürüyebileceğini kanıtlamak İslamcıların olduğu kadar kendine laik diyen herkesin sorumluluğu.


[email protected]

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar