Amberin ZAMAN
ABD’nin eski Ankara büyükelçisi Eric S. Edelman, Washington’daki esas kaygının, Kasım ayındaki seçim sonuçlarının Haziran’dakinden farklı çıkmaması durumunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağı olduğunu söyledi. Deneyimli diplomat,“Türkiye’nin tek adam, tek parti yönetimine doğru savruluşu sürerse bu son derece kötü olur” diye konuştu.
Çözüm sürecinde işlerin tersine döndüğünü savunan deneyimli Edelman, Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadeleye katılması için neden bu kadar zaman geçmesi gerektiğinin merak konusu olduğunu da belirterek, “Türkiye PYD’ye köstek olmaktansa PYD’yle birlikte IŞİD’e karşı mücadele etmeli” ifadesini kullandı.
Yine polemik konusu
2003 ile 2005 yılları arasında ABD’nin Ankara büyükelçisi olarak görev yapan, ardından savunma bakanlığı müsteşar yardımcılığına atanan Edelman, halihazırda ABD Kongresi’nde ve Washington’daki çeşitli düşünce kuruluşlarında faaliyet gösteriyor.
Eski Ankara büyükelçisi, son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarıyla ilgili olarak The New York Times için kaleme aldığı makalede ABD’yi İncirlik karşılığında Türkiye’nin barış sürecini sonlandırmasına göz yummakla suçlamasıyla gündeme gelmişti.
Kürtlere yönelik baskıların IŞİD’e karşı mücadeleye darbe vuracağı gibi Türkiye ve bölgeyi de istikrarsızlaştıracağını savunan Edelman, Obama yönetimine AK Parti iktidarına yönelik bir dizi yaptırımlar uygulanmasını öneriyordu; bunların arasında Türkiye’nin üst düzey ABD yetkilileriyle görüşmelerinin sınırlandırılmasını, istihbarat işbirliğinin azaltılmasını ve Türkiye’de ekonomik krizin patlak vermesi durumunda uluslararası finans kuruluşları nezdinde ABD’nin Türkiye’ye destek vermemesi de vardı.
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç’tan yanıtgecikmedi. Kılıç, New York Times’ta yayınlanan mektubunda eski ABD başkanı George W. Bush ekibine yakınlığıyla bilinen Edelman’ın ABD’nin Irak müdahalesine verdiği desteği hatırlattı ve bölgedeki sorunların esas sebebinin bu politikalar olduğunu öne sürdü. Kılıç aynı zamanda Türk demokrasisinin ‘eleştirilecek herhangi bir yönü’ olmadığını iddia ederken eski meslektaşının terörü desteklediğini ima etti.
2004 yılında Erdoğan’ı ‘otoriterliğe meyilli’ bulmuştu
Edelman’ı esas ilginç kılan, 2004 yılında başbakanlık koltuğunda henüz yeni sayılan Tayyip Erdoğan hakkında imzası bulunan kriptolardı. Edelman, Wikileaks tarafından yayınlanan kriptolarında, Erdoğan’ı ‘otoriterliğe meyilli’ ve‘öfkeli’ diye tarif ederken etrafının şakşakçılarla dolduğunu ileri sürüyordu. Ayrıca Sünni mezhepçiliğe ve yolsuzluk iddialarına da yer veriyordu dönemin büyükelçisi.
Türk medyasında yer alan iddiaların aksine Ankara’dan‘başarısızlığı’ yüzünden geri çekilmemişti Edelman; savunma bakanlığı müsteşar yardımcılığına getirilerek terfi etmişti.
Son yazısıyla ‘polemik konusu’ olmaya devam eden Edelman’la Washington’da bir araya geldik; Türk-Amerikan ilişkilerini ve Türkiye’de yükselen şiddeti ve artan istikrarsızlığı konuştuk.
‘İnsan sormadan edemiyor: Neden bu kadar zaman geçmesi gerekti?’
Fotoğraf: Reuters
Türkiye IŞİD’e karşı hava saldırılarında artık yer alıyor. Geçtiğimiz hafta Almanya’nın Stuttgart kentinde bir araya gelen Türk ve ABD askeri heyetlerinin ‘Mare hattı’nda öngörülen arındırılmış bölge için uyum içerisinde oldukları haberleri geliyor. Yıllarca Türkiye ile ABD arasında savunma işbirliği için uğraşan biri olarak son İncirlik anlaşmasını eleştirmeniz tuhaf değil mi?
Elbette bazı yönlerden ABD’nin İncirlik’i kullanabiliyor olması Türk-Amerikan ilişkileri açısından olumlu. Kongre’de IŞİD’e karşı mücadelede İncirlik’in kullanılamıyor olmasından dolayı derin kaygılar vardı.
Şöyle bir senaryo canlandırın gözünüzde: ABD uçağı IŞİD tarafından düşürülüyor; pilotumuz ele geçirildikten sonra Ürdünlü pilot gibi kafese konup yakılıyor. Türk-Amerikan ilişkileri açısından daha korkunç koşullar düşünemiyorum. Bu yönden bakıldığında İncirlik’in açılması pozitif bir gelişme. Ayrıca Türk yetkililerin artık sınırlarından sızan cihatçılara yönelik sıkı tedbirler alıyor olması da aynı şekilde pozitif.
Ancak tabii insan sormadan edemiyor: Neden bunların yapılması için bu kadar zamanın geçmesi gerekti?
Tüm bunlar bir yana İncirlik anlaşmasının bir bedeli olduğu anlaşılıyor. O da ABD’nin Kürt açılımının Türkiye tarafından rafa kaldırılmasına göz yumması. Oysa Kürt açılımı AKP’nin iktidara geldiğinden bu yana en çok ümit vaat eden girişimiydi. Şimdi ise AKP iktidarının ABD ile varılan anlaşmayı sadece IŞİD’e karşı mücadele için değil PKK’ya karşı operasyonları yeniden başlatmanın kılıfı olarak kullandığı görülüyor. Bu da Türkiye ve bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.
‘İşler tersine döndü’
Fotoğraf: DHA
Türkiye’nin güneydoğusundan gelen haberler feci… New York Times’ta dillendirdiğiniz kaygılar PKK’yi savunduğunuz şeklinde yorumlandı.
PKK bir terör örgütü ve bu konuda en ufak şüphe yok. Hem büyükelçi sıfatımla hem de savunma bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak bu konuda Avrupalılara karşı Türkiye’yi yıllarca destekledim. Onların bakışı farklıydı çünkü.
Ancak biliyoruz ki Kürt sorunu karşılıklı şiddetle çözülemedi, çözülemiyor. Daha önce ifade ettiğim gibi AK Parti iktidarı bu konuda hiçbir hükümetin sergilemediği cesareti gösterip bu konuya el attı. Barış sürecini başlattı. Ama bakıyoruz işler tersine döndü. Karşılıklı şiddet yeniden fitillendi. Kasım’da seçimlerin yapılamayacağından söz ediliyor. (HDP Eş Genel Başkanı) Selahattin Demirtaş güneydoğuda seçim yapmanın koşullarının ortadan kalktığını söylüyor. MGK seçimlerin güvenli şekilde nasıl gerçekleşebileceğini tartışıyor.
‘Türkiye PYD’ye köstek olmaktansa PYD’yle birlikte IŞİD’e karşı mücadele etmeli’
Fotoğraf: Reuters
Makalenizde PYD’nin IŞİD’e karşı sürdürdüğü başarılı mücadeleyi övdünüz, Türkiye’nin PYD’yi hedef aldığından söz ettiniz. Oysa Türkiye sadece PKK’ye karşı operasyon düzenliyor. PYD’ye dokunmadı. Ancak son kertede PYD de PKK’nin kurduğu bir örgüt. Birine terörist birine müttefik demek biraz zorlama olmuyor mu?
Belki kılı kırk yarmak gibi olacak ama neticede PYD ABD’nin terör listesinde değil ve sahada IŞİD’e karşı başarılı mücadele sürdüren tek grup. Ve Amerika en azından Obama yönetimi iktidarda kaldığı sürece Suriye’ye asker yollamayacak.
Aslında PYD ile ABD arasında gelişen işbirliği PKK için de dönüştürücü olabilir. Terör ve şiddeti geride bırakmasına yol açabilir. Ama bunun gerçekleşmesi için öncellikle Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesi gerekir.
Barış müzakereleri yeniden başlamalı. ABD bu yönde telkinlerden öte tarafları yeniden masaya getirmek için elinden geleni yapmalı. Türkiye PYD’ye köstek olmaktansa PYD’yle birlikte IŞİD’e karşı mücadele etmeli.
‘Acil, mühimi kapıdan savar’
Geçmişte İncirlik kod adlı stratejik çıkarlar söz konusu olduğunda ABD Türkiye’de insan hakları ve Kürt sorununu ikinci plana itti. Bugün de öyle değil mi?
Dediğiniz doğru. Washington’da bir deyim vardır, ‘Acil, mühimi kapıdan savar’ diye. Ancak uzun vadede bu anlaşmanın bedeli ne Türkiye’nin ne de Amerikan’ın çıkarlarına hizmet ediyor. Türkiye’nin tek adam, tek parti yönetimine doğru savruluşu sürerse bu Türkiye için, bölge için ve Türk-Amerikan ilişkileri için son derece kötü olur.
Türkiye’de hak ihlalleri iddiaları ve medya üzerindeki baskılar yoğunlaşıyor. Yabancı gazeteciler dahi göz altına alınıyor. Koza İpek Holding’e yapılan polis baskını var. Sanki vergi denetçileri yandaş şirketler için yeni fırsatlar kolluyor. KanalTürk ve Bugün’ün Cumhurbaşkanı ve AKP’ye yakın işadamlarına satılması sürpriz olmaz.
‘Washington’da birçok insan Türkiye’den son derece kaygılı’

Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç (üstte solda) sizin makalenize cevaben yazdığı mektupta Türk demokrasisinin eleştirilecek yönü olmadığını savundu.
Sayın elçinin Washington’da daha geniş bir çevre edinmesinde yarar var. Bu şehirde birçok insan Türkiye’de demokrasi ve ifade özgürlüğünün geleceği konusunda son derece kaygılı.
Sadece benim siyasi görüşümde olanlardan, yani sağ muhafazakar Cumhuriyetçi çevrelerden söz etmiyorum. Demokratlar arasında da Türkiye konusunda derin endişe duyanlar var.
Washington’da Türkiye uzmanlarına baktığınızda geçmişte AK Parti’yi savunanlar dahi kuşku içerisinde. Biliyorum, çünkü New York Times makalem yayınlandıktan sonra birçoğu bana tebrik maili attı.
Erdoğan İncirlik hamlesiyle bir yandan Türkiye’nin Batı’da bozulan görüntüsünü onarmaya başlamadı mı sizce? Üstelik Türkiye’nin eski İsrail büyükelçisi ve dışişleri müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun dışişleri bakanlığına atanması İsrail’le de ilişkilerin düzeltilmek istendiği şeklinde yorumlanıyor.
2002 yılından bu yana Erdoğan hakkında bir şey öğrendiysek o da inanılmaz derecede yetenekli bir politikacı olduğu. Ve tabii ki ABD uzun zamandır, yani daha Mavi Marmara olayı yaşanmadan Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzelmesi için çabaladı. Ne var ki ilişkilerin sağlıklı bir zemine kavuşması bir iki olumlu açıklama veya Sinirlioğlu’nun bir takın İsrailli yetkiliyle kişisel yakınlığıyla olmuyor. Gerçek bir yakınlaşma var mı? Bence hayır. Bunun koşulları yok henüz.
Nedir bu koşullar?
Diplomatik ilişkilerin yeniden büyükelçi düzeyine ulaşması bir tarafa Türk dış politikasında köklü değişiklik gerekecek. Kastettiğim tarafların ortak stratejik çıkarları konusunda daha derin bir anlayışa sahip olmaları. Örneğin İran’ın nükleer kapasiteye sahip olması veya potansiyel olarak olması dahi Türkiye ve İsrail’in yararına değil. Bölgedeki bazı Sünni Arap devletleri de aynı görüşte. Örneğin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri.
‘Türkiye İran ile varılan nükleer anlaşmaya karşı çıkmalı’ mı diyorsunuz?
Hayır. Her hükümet bu konuda kendi adına karar verir. Kişisel görüşlerimi Kongre’yle paylaştım [Karşı çıkıyor AZ] Türk dış politikasının AK Parti iktidarı dönemindeki oryantasyonundan söz ediyorum.
‘Sefaret olarak yaptığımız işten fevkalade gurur duyuyorum’
2004 yılında Ankara Büyükelçisiyken merkeze yolladığınız ve imzanız bulunan kriptolarda Sünni mezhepçi olarak tanımlamıştınız bu oryantasyonu. Batı medyası çoğunlukla Erdoğan’ı alkışladığı dönemlerde siz kendisini eleştiriyordunuz. Ancak bakıyoruz o gün yazdıklarınız geniş kabul görmeye başladı. Nasıl oluyor?
Öncellikle belirtmeliyim ki güvenlik sebepleriyle halen Wikileaks’te yayınlanan kriptoları bilgisayara indirmem yasak. Yazdıklarımıza gelince o dönem sefaret olarak yaptığımız işten fevkalade gurur duyuyorum. Çok yetenekli bir ekibimiz vardı. Türkçe konuşuyorlardı. İyi kaynakları vardı.
Bir de İsviçre’de bir takım hesaplarla ilgili iddialar vardı. Erdoğan bu konuyla ilgili dava açmaktan söz etmişti. Açtı mı?
Hayır.
Erdoğan ile ilk karşılaştığınızda ilk intibanız neydi?
Karşımda çok kararlı ve kendinden son derece emin biri vardı. Türk-Amerikan ilişkilerinin önemini vurguladı. O günlerde ‘AB ile ilişkilerimiz tam üyelikle neticelenmezse Kopenhag kriterlerinin yerine Ankara kriterleriyle yolumuza devam ederiz’ diyordu. Siyasi reformların önemini vurguluyordu.
‘Esas kaygımız…’
Samimi değil miydi sizce?
AB sürecini kendi siyasi hedefine ulaşmak için mi kullanıyordu veya gerçekten samimi miydi ve zamanla AB’nin tavrı karşısında sertleşti mi bunu kestirmek zor. Benim açımdan esas dönüm noktası Aralık 2004’te gerçekleşen AB zirvesi dönüşünde Erdoğan’ın verdiği demeçti. Son derece buruk ve İslamcı, milliyetçi söylemlerle doluydu. Akabinde iktidara yakın medyada ABD aleyhinde komplo teorileri furyası başladı. Kaygımız Erdoğan’ın bunları okuyup bazılarını inanıyor olmasıydı.
Bugüne dönecek olursak 7 Haziran seçimlerden beri Erdoğan’ın stratejisi koalisyon olasılığını ortadan kaldırarak ülkeyi yeniden seçime götürmek ve hedeflediği parlamenter çoğunluğa ulaşmak ki siyasi dinamikleri değiştirebilsin. Ancak son kamuoyu araştırmalarına baktığımızda Kasım’da sonucun Hazirandan pek farklı olmayacağı tahmin ediliyor. Erdoğan bu durumda ne yapar? Esas kaygımız bu.
Türkiye artık öngörülemez bir ülke haline büründü. Eğer gelişmeler aynı yönde devam ederse Irak ve Suriye’deki kaos bir iki yıl içerisinde Türkiye’yi yutacak. En büyük kaygımız bu.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2018
18.08.2018
31.07.2018
3.02.2018
24.06.2018
14.06.2018
3.02.2018
20.05.2018
1.02.2018
23.04.2018