Atilla YAYLA
Liberal demokrasilerin ana problemlerinden biri, seçilmişler ile atanmışlar arasındaki ilişkilerde tezahür eder. Bu problemin ne olduğu kısaca şu şekilde ifade edilebilir: Demokratik sistemde devletin geniş anlamda yürütme erki içinde iki ana güç odağı vardır: Demokratik seçimlerle geçici olarak iş başına gelenler ve memurluk mesleğine girip bu işi emekli olana kadar sürdürenler. İlk gruba mensup olanlar siyasetçilerdir ve hem yasama organı hem hükümet denilen yürütme organı siyasetçilerden oluşur; ikinci gruptakilere memur denir ve bu kişilerin tamamı idare cihazında yer alır. Ancak, her memuru bu problemin tarafı olarak görmek yanlıştır. Asıl taraf yüksek dereceli memurlardır ve bu kesim genellikle 'bürokrasi', 'bürokratlar' adıyla anılır. Siyasetçilerle bürokratlar beraber çalışmak zorundadır, ama aralarındaki ilişki çoğu zaman gerilimli ve çeşitli şekillerde kavgalı yürür.
Bürokratlarda belirgin bir şekilde siyasetçileri küçümseme eğilimi vardır. Onlar, neredeyse değişmez biçimde, kendilerini hancı siyasetçileri yolcu, yani kendilerini kalıcı siyasetçileri geçici görürler. Bu, bürokratlarda, çok temelsiz olduğu söylenemeyecek, siyasetçilere karşı bir güçlülük ve üstünlük algısına yol açar. Bürokratlar hükümette görev alan bakanlardan daha uzun süre görevde kalırlar. Yıllar içinde işlerinin teorik ve teknik bilgisi ile pratik becerisini edinirler. Çalıştıkları kurumlara sahiplik, hatta patronluk duygusu geliştirirler. Bürokraside yukarı tırmandıkça daha geniş personel ve bütçe imkânları edinirler. Geniş bir bürokratik ağ oluştururlar. Bu onları politikacılar karşısında, özellikle de ofisi, personeli, bütçesi olmayan milletvekilleri karşısında güçlü kılar.
Devlet bürokratsız işleyemez. Bu yüzden, her sistemde her zaman bürokratlar vardır, var olmaya da devam edecektir. Ancak, temerküz etmiş her güç gibi bürokratik güç de hem iyiye hem kötüye kullanılabilir. Bundan dolayı, bürokrasinin toplum tarafından denetim altına alınması gerekir, yoksa, toplumun hizmetkârı olması gereken bürokrasi toplumu kendi hizmetkârına çevirebilir. Toplum bu denetlemeyi doğrudan ve bizzat yapamaz. Liberal demokrasilerde bürokratik tabakanın denetimi halkın temsilcisi olan politikacılar eliyle gerçekleştirilir. Bunun sonucu şudur: Demokraside otorite hiyerarşisinde politikacılar daima bürokratların yukarısındadır. Bürokrat her zaman siyasetçiden emir almak ve onun uygun gördüğü istikamette devlet cihazını çalıştırmak zorundadır.
Liberal demokraside vatandaşlar arasında kamu görevine girişte pozitif veya negatif ayrımcılık yapılamaz. İnsanlar dillerine, dinlerine, cinsiyetlerine, renklerine, sosyal ve ekonomik statülerine, kolektif kimlik aidiyetlerine bakılmaksızın, sadece işin gerektirdiği genel nitelikleri haiz olmak şartıyla, usulüne uygun olarak girilen her kamu görevine talip olabilirler, bu görevleri üstlenebilirler, belli bir güvence içinde bu görevlerde çalışabilirler. Ancak, bürokratik statü makamlarında oturanlar kamu politikalarını tayin edemezler. Kamu politikalarının belirlenmesinde siyasetçilere teknik destek sağlayabilirler, alternatif siyasa önerileriyle ilgili bilgi sunabilirler. Kendilerinin bu siyasalardan belli birini tercih ettiklerini de beyan edebilirler. Fakat, nihaî safhada, kamu politikasının belirlenmesi hak ve yetkisi siyasetçiye aittir. Siyasetçinin seçtiği politikaları beğenmeyen üst seviye memurlar, bu politikalara kafa tutma veya politikacıyı çiğneyerek kendi politikalarını oluşturup izleme yoluna gidemez. Bu demokrasiye aykırıdır. Böyle bir durumda tek yapabilecekleri, eğer siyasî amirleri tarafından zaten makamlarından uzaklaştırılmamışlarsa, memurluktan değil ama bulundukları üst mevkiden ayrılmak, politik yetkilinin seçtiği siyasanın yürütülmesinde aktif görev almamaktır.
Liberal demokraside seçilmiş siyasetçinin atanmış bürokrata yetki üstünlüğünün ne insanî erdemlerle ne de daha doğru kamu politikası fikrine sahip olmakla alâkası vardır. Bazı durumlarda bürokrat politikacıdan daha erdemli bir insan olabilir, daha isabetli fikirleri benimseyebilir. Ancak, yetki hiyerarşisinin tesisinde bunlar ölçü değildir. Daima, seçilmiş atanmışın önündedir. Bürokratların politikacılara tabi olması ilkesinin ana gerekçesi, politikacıların seçimle gelmesi ve dolayısıyla halkı temsil etmesi ve halk tarafından onlara hesap sorulabilmesidir. Politikacılar demokratik hesap verebilirlik özelliğine sahiptir, bürokratlar ise halk tarafından politik olarak hesaba çekilemez. Bu yüzden, kamu politikalarının oluşturulmasında asıl sorumlular ve dolayısıyla ana yetkililer politikacılardır.
Dünyanın hiçbir ülkesinin bu bakımdan ideal durumda olduğu söylenemez. Her yerde bu gerilimli ilişkiler sürer gider. Ancak, eğer liberal demokrasiden söz ediyorsak bürokrasiye sınırlar çizmek zorundayız. Aksi takdirde, rejim demokrasi olmaktan çıkar, bürokratik tahakküm rejimine dönüşür. Sonuç olarak, liberal demokrasi açısından bürokrasinin sınırlanması ve bürokratların siyasetçilere tabi olması en az parlamentonun insan haklarıyla ve hükümetin anayasayla sınırlanması ve siyasetçilerin periyodik olarak halka hesap vermesi kadar önemli ve gereklidir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019