Atilla YAYLA
Yirmi yıla yaklaşan AK Parti iktidarları döneminde hiç bir zaman AK Parti’nin saf ve tam piyasacı bir parti olduğu ve tam manasıyla liberal bir ekonomi politikası izlediği iddiasında bulunmadım. Başka alanlarda olduğu gibi ekonomi alanında da artıları ve eksileri olduğunu gördüm, bunlarla ilgili tespit ve tahlillerimi yazdım. Şimdi de aynı yerdeyim. AK Parti felsefî liberallerin bildiği ve savunduğu anlamda serbest piyasacı bir parti değil. Ekonomiye liberallerin baktığı gibi bakmıyor. Bazı alanlarda daha piyasacı bazı alanlarda daha devletçi davranıyor. Kimi alanlarda attığı serbestleştirici adımları daha sonra yine kendi elleriyle tahrip edebiliyor. Bu çelişik tavrın sadece AK Parti’ye has bir durum olduğunu iddia etmek anlamsız, zira hemen hemen tüm partiler ekonomide piyasacı olmaktan çok devletçi. Bu bakımdan aralarında nitelik farkı yok, sadece derece farkı var. İktidar partisi gibi muhalefet partileri de açık edilmiş veya edilmemiş şekilde ekonomide devlete –yani politikacılara ve bürokratlara- piyasadan, piyasa aktörlerinden daha fazla güveniyor ve rol vermek istiyorlar.
Buna rağmen, bir karşılaştırma yapmak gerekirse, AK Parti’nin ilk dönemlerinde bugünlere nispetle daha piyasacı olduğu söylenebilir. Özellikle hava taşımacılığı, yabancı sermaye girişi, yabancı yatırımlar gibi alanlardaki deregülasyon politikalarının ve özelleştirmelerin birçok alanda Türkiye’ye bir çağ atlattığı da söylenebilir. Buralarda Ak Parti hâlâ rakiplerinden daha serbest piyasacı görünüyor. Ama bunun yeterli olduğunu söylemek zor.
AK Parti’nin son yıllarda ekonomi politikalarında daha çok merkeziyetçiliğe ve devletçiliğe doğru kaydığı görülüyor. Bunun iki ana sebebi olabilir.
İlki ülkede özellikle FETÖ operasyonlarıyla özgürlük – güvenlik dengesinin güvenlik lehine bozulması. Tarihteki ve başka yerlerdeki örneklerde de gördüğümüz üzere, güvenlik endişesi ağır basmaya başladığı zaman kamu otoritesi merkezileşiyor. Bu ekonomi alanını da etkiliyor. Ekonomideki çalkantılar da bir klasik güvenlik problemi olarak algılanıyor ve devletler ekonomi alanına gitgide daha fazla müdahale etmeye başlıyor. Bu bakımdan AK Parti ile diğer partiler arasında bir karşılaştırma yapmak mümkün olsaydı nasıl bir manzara doğardı? Meselâ bir CHP iktidarı FETÖ kumpaslarına maruz kalsa bunları nasıl aşmaya çalışırdı? Güvenlik alanını özgürlük alanı aleyhine genişletir miydi daraltır mıydı? Ne söylesek spekülasyon olur ama bu muhayyel durumda bir CHP iktidarın tutumunun da AK Parti iktidarının tutumundan farklı olacağını sanmıyorum. Hatta daha kötü olması ihtimalini daha kuvvetli görüyorum.
İkinci sebep politikacıların ve onlara hem yol gösteren hem de hizmet eden bürokratların devletin gücünün sınırlarını bilmemesi ve ekonomiye her alanda bir gelişme ve “istikrar” kazandırma anlayışı ve arayışı içinde olması. Bunda kötü niyet aramaya gerek yok. İktidarlar katma değeri yüksek mallar üretilsin, ticaret dengesi çok açık vermesin, domates ve salatalık fiyatları çok yükselmesin, kimse işsiz kalmasın gibi iyi niyetli, hayırhah amaçların gerçekleşmesini isteyebilirler. Ama ne bunların gerçekleştirilmesi devletin görevidir ne de devlet bunları yapabilir.
Toplumdaki her birey ve işletme birer ekonomik aktördür. Her aktör kendi bilgi ve ilgileri çerçevesinde hareket eder. Her biri kendi iyiliğini ararken kamusal iyiye de hizmet eder. Bunun böyle olduğunu biliyoruz. Ama hükümetin iyi niyetli de olsa her icraatının aynı sonucu vermesi beklenemez. Yani hükümet faaliyetlerinde piyasanın kamusal yararı artıran görünmez eli işlemez, devletin herkesin gördüğü hantal, ayrımcı ve beceriksiz eli işler. Bu yüzden devlet (ve elbette toplum) kendi ekonomik faaliyetlerini piyasa faaliyetleri gibi görmemelidir.
Devletler kriz önleme bahanesiyle de ekonomiye derin ve yaygın müdahalelerde bulunmamalıdır. İyi niyet iyi şeyler yapmaya yetseydi dünyada hiç problem kalmazdı. Bu bir hayal. Bu durumda bir hükümetten makul ve meşru beklenti ne olacaktır? Gayet basit. Hükümet en başta kendi iki yakasını bir arada tutmaya çalışmalıdır, yani çok harcamamalı, toplumdaki kaynakları fil gibi emmemelidir. Aktörlerin ekonomik faaliyetlerine fazla müdahil olmamalıdır. Girişimciliği zorlaştırmamalı, kolaylaştırmalıdır. Vergilemeyi soyguna çevirmemelidir. Bürokratların hazırlayacağı çok büyük, makro projelere yüz vermemelidir. Parasal istikrarı sağlamaya, sağlam bir yargı sistemin işlemesine katkıda bulunmaya çalışmalıdır. Bunların olduğu yerde ekonomik aktörler etkin şekilde çalışacak ve ülkeyi ileri götürecektir. Netice itibarıyla dünyanın hiçbir ülkesini devletler kalkındırmamıştır. Ama devletlerin batırdığı çok ülke vardır. Ekonomik krizlerin çoğu da devletlerin marifetidir.
Devletlerin ekonomiye müdahale etmemesinin Avusturya İktisat Okulu geleneğinden gelen sağlam gerekçeleri var. Toplumda bilgi dağınık ve parçalıdır. Bilgi bir hiyerarşiye sokulamaz. Bir merkezî otorite toplumdaki tüm bilgiye sahip olamaz. Devlet özgür bir toplumda ekonomik aktörlere “doğru” amaç ve yöntem empoze edemez, çünkü alandaki şartları ve ihtiyaçları, riskleri ve potansiyelleri ekonomik aktörlerden daha iyi göremez, bilemez. Topluma gömülü pratik bilgi devlet tarafından harekete geçirilemez. Ekonomik serbestlik hem bilgi üretimini hem de bilgi kullanımını devletlerin asla ve kata yapamayacağı kadar artırır, hızlandırır.
Diyeceğim şu: AK Parti iktidarı ekonomiyi klasik anlamda bir güvenlik alanı olarak görmekten vazgeçmeli ve devleti dikkat ve özenle kendi meşru ve yararlı sahasında tutmaya çalışmalıdır. Bunun anlamı ekonomide daha küçük ve daha az fonksiyonlu devlete ve adem-i merkeziyetçiliğe doğru gitmektir. Bu yapılabildiği ölçüde ekonomik problemler daha kolay aşılacak ve zenginleşme, ekonomik kalkınma daha kolay sağlanacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019