Atilla YAYLA
Popüler siyasal kültürde demokratik yönetim biçimi genellikle totaliterizmin karşıtı olarak sunulur. Bu yanlış. F. A. Hayek’in işaret ettiği gibi, totaliterizm liberalizmin zıddıdır. Demokrasinin zıddı otoriteryenizmdir.
Popüler siyasal kültürde baskın bir diğer eğilim demokrasilerin aşırı biçimde idealize edilmesi ve insan hak ve özgürlüklerini, toplumsal çoğulluğu, fikrî çeşitliliği muhafaza etmede çok başarılı olduğunun sanılması. Oysa hakikat farklı. Demokrasiler bu bakımdan otoriteryenizmden ve totaliteryenizmden nispeten daha başarılı olmakla birlikte, kusursuz değil. Demokrasilerde de totaliteryenizmin bazı özellikleri ortaya çıkabiliyor. Arthur Versluis’in (çev. Mihriban Şenses) Yeni Engizisyonlar: Heretik-Avı ve Modern Totaliteryenizmin Entelektüel Kökleri adlı çalışmasının “Amerikan İstisna Hâli” başlıklı 13. bölümünde bu olgu ele alınıyor. Dünyanın efendisi olduğunu sanan, “seçilmiş ulus” olduğuna inanan Amerika’nın totaliterizminin hikâyesini Versluis’in bu kitap bölümünden özetleyeceğim.
Amerikan totaliterizmi büyük ölçüde Nazi hukukçusu Carl Schmitt’in 1922’de yayımlanan Siyasî İlahiyat adlı çalışmasında yansıtılan ‘hukukî istisna durumu’ anlayışına dayanıyor. Hukukî istisna hukukun otoritenin emriyle askıya alınması anlamına geliyor. Schmitt’e göre hâkim ya da egemen, bir istisna durumuna karar veren kişidir. Hitler işte böyle yaparak Almanya’nın Weimar Anayasası’ndaki sivil özgürlüklerin korunmasını askıya almıştı. Benzer bir durum, aynı çapta olmamakla beraber, (öncesini saymazsak) 2000’li yıllarda ABD’de ortaya çıktı.
11 Eylül 2011’de New York’taki ikiz kulelere yapılan saldırıların ardından ABD ülkedeki terör şüphelilerinin araştırılması ya da takip edilmesi için Vatanseverlik Kanunu(Patriot Act) adı verilen bir kanun çıkarttı. Bu kanun en azından bazı sivil özgürlükleri askıya almaktaydı. ABD’nin Afganistan’ı işgalinin ardından ABD’nin terörist veya terörist saldırı planları hakkında bilgi sahibi olduklarından şüphelendiği askerî tutuklular hakkında bir istisna hâlini dikte ettiği ortaya çıktı. Yani ABD 11 Eylül 2001’den sonra hem ülke içinde hem de ülke dışında (esir kamplarında) “planlı ya da sınırlı bir istisna hâli”ni dayattı.
Bu istisna hâlinin yol açtığı felaketler ve rezaletler daha sonra dünya kamuoyuna yansıdı. Guantanamo gibi kamplarda tutulan ‘düşman mücahitler’ Nazi Almanya’sında Nazilerin yaptığı gibi, idarî emrin istediği ‘iradî istisna durumu’na tâbi tutuldular. Bu insanların hiçbir hakları yoktu. Onlar hiç kimsenin olmayan topraklardaydılar. Yurttaş haklarından mahrumdular. Dolayısıyla, hukukî başvuru hakkından, Cenevre Sözleşmesi’nin askerî tutuklulara tanıdığı haklardan yoksundular.
ABD 2003’te Irak’ı işgal ettikten sonra da aynı yola başvurdu. Bunu yapmak için Iraklı esirlere Cenevre Sözleşmesi’nin uygulanmasını kısmen askıya aldı. Esirlere işkence uyguladı. W. Bush idaresi işkenceyi sadece bilgi elde etmede değil, Amerika’nın ‘gerekeni’ yapmasında ve Irak’taki direnişi kırmada etkili olacağı inancı ve amacıyla yaptı. Iraklı esirlere yönelik bu ‘istisna durumu’, Irak’ta Ebu Garip hapishanesindeki işkence ve cinsel taciz skandallarına yol açtı. Benzer rezaletler Guantanamo’da ve başka yerlerde de yaşandı. Bütün bunlar Amerikan yönetiminin tutukluları ‘insandan aşağı şeyler’ olarak görmesinin sonucuydu.
Bir diğer Amerikan uygulaması ‘olağanüstü gözaltı’dır. Bu terim kökleri 1990’lara giden, 11 Eylül 2001’den sonra yaygınlaşan, örtülü bir pratik için kullanılır. Pratiğin uygulanma alanında coğrafî sınır yoktur. Amerikan ajanları Avrupa, Afrika, Asya ve Orta Doğu’da terörizm zanlılarını kaçırır ve başka ülkelere götürür. Kaçırılanlar korkunç şartlar altında tutulur, işkence görür. Tutuklulara avukat temin edilmez; aileleri de bulundukları yeri bilmez. Bu tutukluların bazıları daha sonda salıverilir, diğerleri ise ortadan kaybolur, yani infaz edilir. Versluis’e göre bu uygulamanın engizisyonla bir benzerliği vardır. Engizisyonda infaz kararını dinî otorite verir ama infazı seküler güç yapardı. Burada da kararı ABD alıyor ve uygulamayı Mısır gibi piyonu olan başka ülkeler yapıyor.
G. W. Bush ve çalışma arkadaşlarının icraatlarında beliren ama kesinlikle sadece onlara mahsus olmayan bu ‘istisna hâli’ni ve ‘olağanüstü gözaltı’ uygulamasını meşrulaştırmak nasıl mümkün olabilir? Güvenlik, özgürlük ve tiranlıkla mücadele kavramlarına başvurarak. Bu anlayışa göre, “Birleşik Devletlerin politikası her zaman her ulusun ve her kültürün demokratik hareketlerini ve kurumlarını geliştirmeye çalışmak ve desteklemektir; bunu şu nihaî hedefle yapar: Dünyamızda tiranlığı sona erdirmek.” Tiranlığın sona ermesi iyi bir ideal ama bu bakışta açık bir jakobenizm var. Bir de iki yüzlülük. İki yüzlülük ABD’nin korktuğu (Çin gibi) veya işbirliği yaptığı tiranlıklar (Mısır, Suudi Arabistan gibi) söz konusu olduğunda bu amacı tatile göndermesi. Hatta daha kötüsü (Sisi için yaptığı gibi) tiranlığı teşvik etmesi, desteklemesi.
W. Bush ve aynı kafadakiler bu bakışla siyaseti Nazi hukukçusu C. Schmitt’in dost-düşman ayrımı üzerine oturtuyor. Bu ayrım onlara düşmanı istediği gibi tanımlama imkân veriyor. Amerikan yönetimi yeni ve gizli hapishaneleri görmezden geliyor. Hatta teşvik ediyor. John Adams ve George Washington gibi Amerikan kurucu atalarının çizdiği sınırların dışına çıkıyor. Bütün bunlar, W. Bush’un yardımcısı Richard Cheney’nin dediği gibi, “karanlıkta çalışmayı” gerektiriyor. Cheney diyor ki, “…ve bu nedenle temelde amacımıza ulaşmak için tasarrufumuzdaki her aracı kullanmak bizim için hayatidir.”
Arthur Versluis’in sözleriyle bitirelim: “Muhayyel seküler milenyuma ulaşmak (için), hatta anlaşılan o ki tiranlığın seçici tasfiyesi için ‘bir tür karanlık gerekiyor’. Sonuçta bu, hep söyledikleri şey değil mi? “
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019