Atilla YAYLA
Hak kavramı kelimenin tam anlamıyla ‘yalama’ oldu. Toplumsal hayatta neredeyse hak etiketi yapıştırılmayan-yakıştırılmayan bir durum, şey, talep kalmadı. Hak adeta her anlama geliyor, dolayısıyla hiç bir anlam taşımıyor. Hak literatürü de alabildiğine çeşitlendi ve sayılamayacak kadar çok kategoriye ayrıldı. Negatif haklar, pozitif haklar. Çocuk, kadın, köylü, esnaf, işçi ve çiftçi hakları. Üretici ve tüketici hakları. Çevre hakları. Temiz hava, su, beslenme hakkı. Eğitim hakkı. Birinci, ikinci, üçüncü kuşak haklar. Yakında beşinci, altıncı kuşak haklar da gelebilir.
Niye böyle oldu? Bu konuyla yıllar önce belki de Türkiye’de ilk defa olarak ben ilgilenmiştim. En son Siyaset Bilimi (Adres Yayınları) adlı ders kitabımda konuyu tekrar ele aldım. Bunun sebeplerini tespit etmeye, haklarla hak denilen ama hak olmayan şeyleri ayırt etmede kullanılabilecek ölçütleri belirlemeye ve açıklamaya çalıştım.
Aklımdan hiç çıkmayan bu konuya tekrar dönmeme, Lawrence W. Reed’in geçenlerde internette karşılaştığım hoş bir yazısı sebep oldu. Yazar hak olan e olmayan şeyleri ayrıştırmaya çalışıyordu. Bu yazıda daha çok Reed’in görüşlerini aktarmaya çalışacağım.
Reed’e göre, ‘haklar’ kavramı bugünlerde ABD’de ülkenin kuruluş günlerinde olduğu kadar popüler. ABD’nin 2020 başkanlık seçimleri yaklaşırken, ‘haklar’ın Amerikan medyasında her gün yer bulacağı kesin. Adaylar seçmenlere “Şu şu hakkınız var, seçilirsem bu haklara kavuşmanızı sağlayacağım” diyecek. Aynı şeyin Türkiye’de de her seçimde tekrarlandığını biliyoruz. 31 Mart seçimleri bile, mahallî seçim olmasına rağmen yaygın bir ‘hak sahipliği’ ve ‘hak vaadi’ söylemine sahne oldu.
Teoriye göre ABD haklar nosyonu üzerine kurulmuş bir ülke. ABD’nin bağımsızlığı, 1776’da, ölümlü otoriteler tarafından verilmeyen, insanlara yaratıcının kendisi tarafından bahşedilen haklar temelinde ilan edildi. Amerikan halkı ‘Hayat, hürriyet ve mutluluğu arama’ haklarının Londra’daki mütehakkimler tarafından çiğnendiğine inandığı için isyan etti. Amerikan kurucu belgeleri, hakları koruma amacıyla hazırlandı. Hem fiziksel, hem entelektüel mücadele on yıllar boyunca hakların öncelik taşıması ve herkesi kapsaması için verildi.
Reed söylemiyor ama benim işaret etmem lâzım. Kendisi dâhil çoğu ABD’linin böbürlenmeye varan bu Amerikan hak sevgisi ve önemseyişi uzunca bir süre insanı dehşete düşürecek derecede kâğıt üzerinde kaldı. Kurucu babaların çoğu köle sahibiydi ve köleliği normal gördü. Siyahlara ayrı bir varlık türü, insandan farklı bir cins gözüyle baktı. Yerli halkın hakları da sistematik biçimde gasp edildi. 1960’larda siyahlar yasal hak eşitliğine kavuştu ama bugün bile fiiliyatta beyazlar ile eşit oldukları söylenemez.
Amerikan siyasî kültüründe hakların oturduğu bu merkezî yere rağmen Amerikalılar -dünyadaki tüm diğer halklar gibi- hakların neler olduğu, insanların hangi haklara sahip bulunduğu hakkında değişik fikirlere sahip. Keza hakların nereden/neden kaynaklandığı ve niye bu kadar öncelik ve değer taşıdığı hakkında da.
Manzarayı daha iyi görmek için soralım: Bir hak ile bir istek aynı şey midir aynı şey değil midir? Niçin? Bir şeye ihtiyacınız varsa, o sizin için bir hak mıdır? Biraz paraya ihtiyacım varsa sizden o parayı isteme hakkım var mı? Haklar çoğunluk oyuyla tanınabilir veya kaldırılabilir mi? Hakları anayasa, meclis, kanun mu yaratır? Haklar verilir mi alınır mı? Bu sorular çoğaltılabilir. İnsanların bu sorulara cevap vermesi istendikçe haklarla ilgili kafa karışıklıkları artar.
Haklar zor bir mesele. Herkesi ikna edecek ve her sorunu çözecek formüller yok. Bu konuda daha çok düşünmek ve tartışmak gerektiği açık. Reed de bunu yapmaya çalışıyor ve tartışmayı ateşlemek için haklarla ve hak olmayanlarla ilgili iki liste veriyor.
Hakkınız Olan Şeyler
- Hayatınız (meşru müdafaa dışında başka bir insanın hayatını elinden almadıkça veya almaya teşebbüs etmedikçe)
- Başka birinden çalmadıkça veya ona atıfta bulunmaktan kaçınmadıkça konuşma hakkınız
- Ürettiğiniz veya özgürce ticaret yoluyla elde ettiğiniz maddî refahınız
- Çocuklarınızı uygun gördüğünüz biçimde yetiştirmeniz ve eğitmeniz
- Başkalarının huzur (barış) ve özgürlüğünü tehdit etmediğiniz sürece barış ve hürriyet içinde yaşamanız.
Hakkınız Olmayan Şeyler
- Yüksek hızlı geniş bant internet erişimi
- Sandviçler, ucuz (veya pahalı) şarap veya bir iPhone
- Başka birinin evi, arabası, geliri, işi veya banka hesabı
- Özgürce sözleşme yapmadığınız bir başkasının emek gücü (başka bir deyişle kimseyi köleleştiremezsiniz)
- Kötü bir doktordan ya da maharetli bir cerrahtan tıbbî hizmet
- Vergi mükellefleri tarafından (yani zorla alınan) paralarla fonlanan eğitim, doğum kontrol hapı, tıbbî tahliller ya da stadyumlar
- Çok istiyor olsanız ve hakkınız olduğunu düşünseniz bile sizin olmayan her şey
- Diğer insanların çocuklarına gitmelerinin uygun olduğunu düşündüğünüz okullara göndermek için el koymak
- Sahibi size ikram etmedikçe tüm eşyalar
- Bir politikacının ona sahip olduğunuzu söyleyerek size yağ yaptığı her şey.
Reed’in de işaret ettiği gibi, şüphesiz, gri alanlar ve şartlar mevcut. Meselâ bir aile çocuğuna kendi istediği eğitimi verme-aldırma hakkına sahiptir ama çocuğunu ihmâl ve istismar edemez, aç bırakamaz, ona karşı şiddet kullanamaz.
Bu iki grupta yer alan maddelerin muhtevası ve mahiyeti incelendiğinde, farklı karakterlerde oldukları görülür. İlk gruptakiler insanların sizin için bir şey yapmamasını, yalnızca sizi kendi hâlinize bırakmasını gerektirir. İkinci gruptakiler başkalarının sizin için bir şeyler yapmasını hatta bir şeyler yapmaya zorlanmasını gerektirir. İlkine negatif yükümlülük, ikincisine pozitif yükümlülük adı da verilebilir.
İlk liste ‘doğal haklar’ veya ‘negatif haklar’ olarak adlandırılır. İlk listedeki haklar doğaldır, çünkü bizim insan olarak eşsiz tabiatımızdan, yani insan olmamızdan kaynaklanır. Negatifler çünkü başkalarına sadece bizim bu haklarımızı ihlâl etmekten kaçınma görevi verir, başka hiçbir yükümlülük bindirmez. İkinci gruptakiler ‘pozitif haklar’ olarak adlandırılır, çünkü diğerleri onları size sağlamak veya bunu gönüllü olarak yapmazlarsa yapmaya zorlanmak zorundadır. Bu yüzden, pozitif haklar bir otoritenin birileri lehine diğerlerini zorlamasını gerektirir.
Bu ikisi arasında mantık bakımından muazzam bir fark var. Bu kategorilerden biri insan hakları adını almaya hak ediyorsa diğerinin insan hakları kavramından dışlanması gerekir. Yani negatif haklar insan haklarıysa pozitif haklar insan hakkı olamaz, pozitif haklar insan haklarıysa negatif haklar insan hakkı olamaz.
Ne yazık ki popüler siyasî kültür bu net ayrımı iyice bulanıklaştırmış durumda. Pozitif haklar negatif haklarla aynı ahlâkî statüdeymiş gibi görülüyor. Pozitif haklara hukukî bir statü kazandırılmak isteniyor, ama bu elbette mümkün olmuyor. Çünkü pozitif haklar toplumların ekonomik gücüyle bağlantılı olarak sınırlı olmak mecburiyetindeyken negatif haklarda sınırsız bir bolluk vardır. Birinin negatif hakkını kullanması bir başkasının negatif haklarını azaltmaz. Ama birinin bir pozitif hak kullanması bir başkasının bu hakkı kullanma imkânını azaltır.
Evet, gerçek haklar negatif haklardır. Pozitif hak denilen şeyler ideal, temenni, hedef olabilir ama hak olamaz.
28 Mayıs 2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019