Atilla YAYLA
Batı dünyasında ve Türkiye’de özgürlük tartışmalarında vaka olarak kullanılabilecek bir olay yaşanıyor. Bazı Avrupa ülkeleri, Britanya ve Fransa gibi, kendi vatandaşlarının ülke dışına çıkarak Irak veya Suriye’ye gidip IŞİD’e katılmasını engellemek için, sözüm ona, “ön tedbir” uyguluyor. Bunu yapacaklarından şüphelendiği kişilerin pasaportuna el koyuyor. Ülke dışına seyahatini engelliyor. Ancak, bu uygulama gürültüsü yapıldığı kadar yaygın değil. Bunun yerine Avrupa topu Türkiye’ye atıyor. Türkiye’nin Avrupa’dan gelerek Irak ve Suriye’ye geçip IŞİD’e katılma ihtimâli bulunan kimseleri durdurmasını istiyor. Resmî verilere göre Türkiye 7 binden çok kişinin geçişini engellemiş, yaklaşık 200 kişiyi ise Avrupa ülkelerine teslim etmiş. Bu uygulama bireysel özgürlüğe aykırı mıdır, değil midir?
Bu soruya cevap vermeden önce özgürlükle ilgili temel bilgileri hatırlayalım. Bireysel bir değer olan özgürlük, bireyin, hayatıyla ilgili tercihlerini yapma ve keyfî bir engellemeyle karşılaşmadan uygulama hakkına sahip olması anlamına gelir. Bu hak insan hayatının her veçhesini kapsar. Mülk edinme, iş kurma ve kapatma, ticaret yapma, sözleşmelere girme gibi özgürlükler yanında din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve nihayet seyahat özgürlüğü gibi özgürlükler olarak tezahür eder.
Seyahat özgürlüğü negatif özgürlüğün bir türevidir. Anlamı, kişinin bedenini bir yerden başka bir yere nakletme serbestisidir. Bu naklin nasıl yapılacağı kişilerin kendi imkân, kabiliyet ve tercihlerine bağlıdır. İnsanlar yürüyerek, otomobil kullanarak, tayyare, gemi ve trenden yararlanarak bir yerden bir yere gidebilir. Tümüyle özgür bir dünyada insanlar pasaport ve sınır engellemeleriyle karşılaşmadan seyahat edebilir. Ne yazık ki, dünya böyle bir dünya değil. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, seyahat özgürlüğü bakımından, bugünkü dünya, I. Dünya Savaşı öncesindeki dünyaya göre çok kısıtlı. İlk durumda, insanlar neredeyse hiçbir engelle karşılaşmadan Avrupa’da istediği gibi seyahat edebilir ve dilediği yerde çalışabilir veya yaşayabilirdi. Şimdiyse herkes elinde bir pasaport ve/veya kimlikle ülkeden ülkeye geçmek zorunda. Sınırlar istendiğinde rahatlıkla insanlara kapatılıyor.
Kuşku yok ki, bugünün ulaşım araçları 19. yüzyıldakilerle karşılaştırılamayacak kadar çok ve vasıflı. Zamanımızda yoksul insanların dahi eski insanların hayal bile edemeyeceği rahatlık, konfor ve hızda seyahat etmesi mümkün. Bu, dünyadaki hareketliliği arttırdı. Ayrıca, dünyanın gelişmiş bölgelerindeki hayat şartları ile fakir bölgelerdeki hayat şartları arasındaki muazzam fark da insanları başka yerlere göçmeye teşvik ediyor. Artan mobilizasyon kültürlerin homojenliğini bozuyor, kendi kültürlerinin saf ve üstün olduğuna inananları paniğe itiyor.
Yazıya konu olan vakada seyahat özgürlüğüyle ilgili bir durum var. Pasaportlarına el konan ve ülke dışına çıkmaları engellenen insanların seyahat etme özgürlüğü ellerinden alınıyor. Batı’nın toptan suçlu ilan ettiği bir gruba katılmasından ve bizzat suç işlemesinden şüphe edilen kişilerin hareket serbestisi engelleniyor. Ancak, henüz ortada bir suç yok, yalnızca, suça bulaşacak olma şüphesi veya ihtimâli var. Bu ihtimâllerin en azından bir kısmının boş çıkacağı kesin. Bu durumda, elde somut bir delil yokken ve henüz bir suç işlenmemişken, sırf şüpheye dayanarak, insanların pasaportuna el koymak ve seyahat etmelerini engellemek açık bir özgürlük ihlâli değil midir?
Meselenin bir başka boyutu daha var. O da bazı Avrupa ülkelerinin bu özgürlük ihlâlinde asıl sorumluluğu Türkiye’nin sırtına yıkmak istemeleri. Bu davranış hem kurnazlık hem ikiyüzlülük kokuyor. Yoğun dezenformasyona dayanarak Türkiye hakkında ağır suçlamalar yapan Batılılar, iş kendilerini ilgilendirince, Türkiye’yi özgürlük ihlâli yapmaya teşvik etmekte beis görmüyor. Bence, Türkiye onları kendi sorumluluklarını üstlenmeye zorlamalı. Avrupa ülkeleri madem bazı vatandaşlarının IŞİD’e katılacağından şüphe ediyorlar ve bunu önlemek istiyorlar, Türkiye’yi taşeronlaştırmaya çalışmasınlar, bir zahmet, bu işi kendileri yapsınlar.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019