Atilla YAYLA
Politik iktisatta, özellikle devletçi iktisatçılar tarafından yaygın şekilde kullanılan bir kavram var: Piyasa başarısızlığı. Bunun teorisi, Mark Pennington'ın Sağlam Politik İktisat (Ankara: Liberte Yayınları) adlı baş eserinde işaret ettiği üzere, iki dalga hâlinde geldi. İlkine eski, sonrakine yeni piyasa başarısızlığı teorisi deniyor. İddiaya göre, eksik bilgi, ters müşevvik gibi faktörler piyasa başarısızlığına sebep oluyor, yani, onlar yüzünden piyasa toplumun ihtiyacı olan bazı mal ve hizmetleri ya hiç üretemiyor ya da yeterince üretemiyor. Bunun doğuracağı refah kaybının önlenmesi için, devletin devreye girmesi, sorunu çözmesi gerekiyor.
Şahsen piyasa başarısızlığı teorisine hiç sempati duymuyorum. Piyasanın asla başarısız olmadığına, olmayacağına inanıyorum. Bana göre, piyasa başarısızlığı denen şey aslında piyasa aktörlerinin başarısızlığı. Piyasanın işlemesine müsaade edilen bir yerde, piyasada bazı malların ve hizmetlerin üretilememesi veya yeterine üretilmemesi, piyasanın onları üretemediği anlamına gelmez, olsa olsa, ilgili aktörlerin bunu başaramadığı anlamına gelir. Ancak, bu, gelecekte başka aktörlerin bunu başaramayacağını gösteremez.
Piyasa ekonomisi taraftarı yazarlar, piyasa başarısızlığı yanında bir devlet başarısızlığı da bulunduğunu ve ikincisinin birincisinden çok daha vahim sonuçlara yol açtığını söyler. Ancak, nedense devletlerin başarısızlığı çoğu zaman hiç dikkate alınmaz ve tartışılmaz. Tartışıldığı zaman da anlamsız gayri ekonomik zeminlerde bu tartışma yapılır. Ekonomik hayata müdahil olan devletin sebep olduğu tek problem, devlet başarısızlığı değil. Daha kötüsü, onunla iç içe geçmiş vaziyette, devletin toplumsal kesimler arasında güçlü olanların lehine ayrımcılık uygulamaları yapması. Bunun has (yani tuhaf) örneklerinden biri, ABD'nin şeker programı. Bu vakayla ilgili, Cato Policy Report'ta (November/December 2014) bulduğum kısa hikaye eminim sizin de ilginizi çekecektir.
ABD Kongresi 1934'te Jones Costigon Act'i çıkardı. Bu kanunun çıkmasından beridir Amerikan devleti şekerde üretim kotaları, ithalat kotaları, yüksek tarifeler ve borç garantileriyle Amerikalıların şeker ve (mısır şurubu gibi) şeker ikameleri için yüksek fiyatlar ödemesine sebep oluyor. İktisatçı Mark Perry 2012'de Amerika'da şeker programının tüketicilerin şeker için 2,9 milyar dolar fazla para harcamasına sebep olduğunu tahmin etti. “Halkın, halk için, halk tarafından yönetimi” olduğu söylenen bir demokraside nasıl oluyor da demokratik hükümet-devlet insanların sırtına böyle gereksiz maliyetler bindiriyor?
D. Boudreaux'un haklı olarak ifade ettiği üzere, bunun cevabı, iktidar politikacılarının-bürokratlarının menfaatlerini en iyi özel çıkar gruplarına halkın pahasına kaynaklar sağlayarak maksimize edebilecek olmaları. ABD'de, şeker tüketen insanların sayısı yaklaşık 314 milyonken, yalnızca 4700 çiftlik şeker üretmekte. Bu rakamların anlamı şu: Şeker programı her Amerikalıya yıllık 9.24 dolara, ortalama Amerikalı aileye 24 dolara mal oluyor. Ancak, her şeker üreticisinin kazancı ortalama 617 bin dolar artıyor.
Şimdi, kendimizi tüketicinin yerine koyup düşünelim. Bunu değiştirmek için ne kadar çaba sarf ederiz? Hemen hemen hiç. Programa muhalefet etsek de, onu engelleme şansımız sıfıra yakındır. Bu yüzden harekete geçemeyiz veya sağa sola şikâyet mektubu yazmak gibi sonuç alamayacak şeyler yaparız. Peki, ya şeker üreticisi olsaydık ne yapardık? Çok şey. Elden kaçıracağımız gelir büyük olacağından, var gücümüzle bunu engellemeye çalışırdık. Potansiyel kazancımızın önemli bir bölümünü bu amaçla harcamaktan çekinmezdik.
Menfaat asimetrisi veya menfaat algısı asimetrisi dediğim şey işte bu. Daha genel terimlerle söylersek, üreticilerin menfaat algılaması tüketicilerin menfaat algılamasından karşılaştırılamayacak kadar büyük ve güçlüdür. Bu yüzden onlar iyi örgütlenirler ve kuvvetli menfaat grupları teşkil ederler. Tüketiciler ise dağınık ve zayıf kalır. Devletin ekonomiye müdahaleleri genelde üreticilerin lehine, tüketicinin aleyhine sonuçlar verir. Her devlet müdahalesi, birilerinden birilerine kaynak aktarır. Bundan kazançlı çıkanlar ise genellikle daha güçlüler ve zenginlerdir. Rejimin demokrasi olması bu gerçeği değiştirmez.
Bu durumda ne yapmamız lâzım. Gayet basit, devleti rant arama, başkalarının sırtından haksız ve adâletsiz kazanç elde etme aracı olmaktan çıkartmak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019