Atilla YAYLA
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç yıldır sık sık kullandığı bir söz var: “Dünya 5’ten büyüktür”. Bununla kastedilen, bilindiği üzere, BM Güvenlik Konseyi daimî üyesi 5 ülkenin –ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere- tüm dünyayı temsil etmediği ve dünyanın bu beş ülkeden büyük olduğu.
BM II. Dünya Savaşı sonrasında muzaffer ülkeler tarafından oluşturuldu ve Soğuk Savaş döneminde iyice kurumsallaştırıldı. Sosyalist Blok’un yıkılması ve Sovyetler Birliği’nin dağılması BM’in yapısında –SB’nin GK’ndeki koltuğunun Rusya’ya geçmesi dışında- bir değişikliğe yol açmadı. GK üyesi beş ülke fiilen dünyanın hükümranı. Tüm egemen devletlerin üye olduğu BM’nin kritik meselelerde esamesi okunmuyor. Bu beş ülke, veto hakkı sayesinde, tek başına bir şey yapamasa bile diğer üye ülkelere de bir şey yaptırmama gücüne sahip. GK üyesi olmayan ülkelere karşı ise imtiyazlı bir statüye malik. BM de dünya da birçok bakımdan bu beş ülkenin elinde, kontrolünde. Başka bir deyişle merkezileştirilmiş bir uluslararası sistem var; dolayısıyla, merkezileşmenin klasik mahzurları ve zararları burada da ortaya çıkıyor.
Dünya nüfusu 7 milyar. GK’nin daimî üyesi beş ülkenin toplam nüfusu ise 1 milyar 800 milyon civarında. Yani bu beşlinin nüfusu dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birine tekabül ediyor. Avrupa’dan üç ülke GK’nde yer alırken en kalabalık kıta olan Asya’dan yalnızca bir temsilci var. Fransa ve Avrupa GK’nde ama Avrupa’nın en kalabalık ülkesi ve en büyük ekonomisi Almanya yok. Latin Amerika GK’nde temsil edilmemekte. Din açısından bakıldığında, Hristiyanlar GK’nde dört ülkeyle yer alırken nüfusu 2 milyara yakın İslam Dünyası’ndan tek ülke dahi bulunmuyor.
Ancak, ekonomik ve bilimsel performansa gelince durum biraz değişiyor. Özellikle ABD ve Çin ekonomik devler. Diğer üç ülkeyle birlikte bu beş ülkenin GDP’si dünya GDP’sinin yarısına yaklaşıyor (33/79). Bilimsel araştırma ve keşiflerde ise ABD rakipsiz lider. Bu anlamda bakıldığında dünya 5’ten daha az büyük. Kuşku yok ki ekonomik gücün askerî alanda sonuçları var. Başka bir deyişle GK’nin beş ülkesi askerî anlamda dünyanın ağırlıklı kısmına denk geliyor.
BMGK üyeleri çok keyfî davranabiliyor. Özellikle ABD, Rusya ve bazen Çin BM’yi de GK’ni de çiğneyip geçebilmekte. İsrail’e yönelik tüm beğenmediği kararları haklı ve doğru olup olmadığına bakmaksızın bloke -veto- eden bir ABD var. Kritik zamanlarda ABD BM’de kendisi gibi dev bir gücün küçük, zayıf ülkelerle aynı seviyede ve statüde görülemeyeceğini vurgulamakta ve buna göre davranmakta. Yani BM’yi disfonksiyonel hâle getirmekte. Diğer GK üyeleri de zaman zaman aynı şeyi yapmakta.
BM ve GK bugünkü yapısıyla ve çalışma tarzıyla pek âdil değil. Ama BM’nin statüsünün kısa vadede değişmesini beklemek gerçekçi olmaktan hayli uzak. Dünya büyük bir alt üst oluş yaşamadıkça mevcut yapılanmanın süreceğini zannediyorum. Bu da dünyada bazı problemler üretmekte. Zaten buna birçok kere şahit olduk. Neredeyse BM’nin ve GK’nin kalıcı çözüme kavuşturduğu hiçbir problem yok. Uluslararası ilişkilerin ana aktörü uluslararası ve ulus üstü kuruluşlar değil hâlâ devletler ve açık ki gelecekte de öyle olacak.
GK beşlisi dünyaya küçük, dünya onlara büyük geliyor. Erdoğan haklı, GK bu yapısıyla ve statüsüyle sürdürülemez, sürdürülmemeli. Bunu, bildiğim kadarıyla, aynı sıklık ve kuvvetle dile getiren bir başka siyasî lider yok. Bu durumda insan merak ediyor: 2012’den beri şahit olduğumuz Erdoğan’a ve AK parti hükümetlerine yönelik -ulusal ayakları da olan- uluslararası kuşatmanın Erdoğan’ın uluslararası sistemin –GK’nin kompozisyonunun- değiştirilmesi talepleri, çağrıları ve çabalarıyla bir bağlantısı olabilir mi?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Emekli Amirallerin Bildirisi Neden Yanlış?
16.04.2021 - 23 Nisan 100’üncü Yılında Niçin ve Nasıl Kutlu Olsun?
24.04.2020 - Hükümetin Ekonomi Politikasındaki Temel Hata
12.02.2020 - Unutulan ve Unutturulan Mümtaz’er Türköne
13.11.2019 - Su Fiyatları Niye Artırılmalı?
28.07.2019 - Neler Haktır Neler Hak Değildir?
28.05.2019 - Demokratik totaliterizmin kısmî bir örneği: Amerikan totaliterizmi
22.05.2019 - Seçimi sınırları içinde tutmak
14.05.2019 - Seçim sistemimizi ıslah etmeliyiz!
12.05.2019 - AK Parti’nin Yersiz Telaşı
18.04.2019
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Dogu Perincek Hrant suikastini planlanlayanlardan biridir. Soykirim hakkinda senelerdir soyledigi yalanlarla nefret soylemi yapmaktadir. Talat Pasa 1919da Osmanli Divani Harp mahkemesinde, soykirimdan sorumlu olan ittihatci liderlerle birlikte yargilanmis, ulkeden kacmis oldugu icin giyabinda idama mahkum edilmisti. Talat Pasa Sabetay kokenlidir. Ayni zamanda bu ulkenin ilk Mason buyuk ustasidir. Masonlar icin yuzkarasi oldugundan, Masonlar tarafindan Berlinde oldurtulmustur.