Atilla YAYLA
Türkiye'de demokrasinin, insan haklarının durumu hakkında eleştirileri ve yorumları kapsayan iki rapor peş peşe açıklandı: ABD'nin İnsan Hakları Raporu ve Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye Raporu. İki raporda da ülkemize yönelik sert eleştiriler var.
ABD'nin ve Avrupa’nın her dediğine sorgusuz sualsiz inanmam, onay vermem. Her iki aktörde de ciddî çifte standartlar olduğunu ve bazen Türkiye'yi haksız yere zora düşürecek, maddî temeli olmayan veya tek taraflı bilgilere dayanan değerlendirmeler yaptıklarını biliyorum.
Bunun en önemli sebeplerinden biri Türkiye'nin bir enformatik kuşatma altında olması. Türkiye’de olup bitenler hakkındaki bilgiler Batı’daki siyaset ve sivil toplum mahfillerine genellikle PKK, PDY ve onlara sempati duyan veya onlarla ittifak ilişkileri içinde olan çevreler tarafından taşınıyor. Farklı düşünen ve daha ilkeli, sağduyulu, önyargıdan uzak yorumlar yapan çevreler aynı derecede büyük bir yurt dışına enformasyon taşıma gücüne sahip değil. Diğer taraftan, devlet görevlilerinin bilgi aktarımı da hem yetersiz ve kesintili olduğundan hem de sorunlar ortadayken bizde hiç sorun yok, her şey fevkalade iyi havası basmaya çalıştığından inandırıcı ve dolayısıyla etkili olmuyor.
ABD İnsan Hakları Raporu 2015’in Türkiye kısmındaki ve AP Türkiye Raporu’ndaki tespit, vurgulama ve tavsiyelerden bazılarını dikkate almak gerektiğini düşünüyorum. Bunun ilk sebebi, Türkiye'nin uzun süredir demokratik ülkeler kulübünde yer almak istemesi. Türkiye otoriter ülkelerle aynı ligde olmayı tercih etseydi bu tür raporlar tamamen anlamsız kalırdı. İkincisi, dış politika ihtilâfları ve ülkelerin çifte standartlılıkları tartışılabilir, ama mesele insan hakları olduğu zaman iç egemenlik veya millî irade dediğimiz şey kayıtsız şartsız öne çıkartılamaz. İnsan hakları her şeyden üstündür. Ülkedeki rejime ana karakter özelliklerini vermesi gereken ölçüt insan haklarıdır. İnsan hakları hiçbir problemin çözümüne engel olmaz, aksine problemleri gevşetir ve çözülmelerini kolaylaştırır. Bu yüzden, raporlardaki eleştirileri ve önerileri alınganlık meselesi yapmak yerine ülkemizde insan haklarını daha iyi tesis etmek ve korumak için bir müşevvik olarak değerlendirmek uygun ve yararlı olur.
Problemleri ne olursa olsun bu raporlarda bazı doğruların bulunduğu ve Türkiye’nin bunlardan ders alması gerektiği kanaatindeyim. Can ve Gül'ün tutuklanmasıyla maalesef basın özgürlüğüne aykırı bir adım atıldı. Dava ya hiç açılmamalı ya da açıldıysa tutuksuz yargılama esas alınmalıydı. Casusluk suçlaması da inandırıcı olmadı. Türkiye'de bazı çevrelerin buna kuvvetle inanması aynı inandırıcılığın tüm dünyada da oluşacağını garanti etmiyor. Benzer şekilde, 1128 akademisyenin bildirisine karşı gösterilen tepki de yanlış kulvarda ve aşırı biçimde cereyan etti. İçeriği sıkıntılı olsa da bildiri ifade özgürlüğü sınırları içinde kalmaktaydı. İsteyenler benim gibi bildiriye ağır eleştiriler yöneltebilirdi, nitekim bunu yapanlar oldu. Ama teröre destekten başlayıp hainliğe kadar uzanan suçlamalar lüzumsuzdu ve bazı imzacıların işten atılması, üç kişinin tutuklanması ifade özgürlüğünü ihlâl eden davranışlar olarak görüldü. Keza, daha önceki yazılarımda da vurguladığım üzere,gazeteci olarak çalışırken organize suç eylemlerine karıştığı iddia edilenler hakkında hukukî takibat yapmak yerine yayın organlarına kayyum atanması da yanlıştı.
Bana göre raporlardaki en önemli problem yargının bağımsızlığı meselesine bakış. Batı Türkiye’deki sorunu anlamıyor. Çok yakın zamanlara kadar yargı ayrımcı bir yapılanmanın kontrolü altındaydı. Bu korkunç durumu değiştirme yolundaki hâlen devam eden mücadele yargı bağımsızlığına engel olmaktan çok katkı yapıyor.Batı’nın bu gerçeği anlamasına katkıda bulunmak her demokratın görevi. Bu yapıl(a)mazsa, Batı farkında olmadan yargı bağımsızlığı adına yargıdaki bu totaliter yapılanmayı savunmaya devam edeceğe benziyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019