Atilla YAYLA
Evet öyle, işler Erdoğan’ın istediği gibi gidiyor.
Ve böyle gitmeye devam ederse, baskın bir erken seçim ile bayrağı zirveye dikebilir.
Ya da anayasayı tek başına değiştirecek mutlak çoğunluğu sandıktan çıkarabilir.
Erdoğan, MHP ile CHP’nin içini karıştırmış durumda.
Devlet Bahçeli kendisine çalışıyor.
Bahçeli’yle seçime gidecek bir MHP’nin yüzde 10 barajına takılması yakın ihtimaldir.
Erdoğan, CHP’nin içini de dokunulmazlık meselesiyle çalkalamaya başladı.
HDP’li milletvekili dokunulmazlıklarının Kılıçdaroğlu desteği ile kaldırılması, öyle anlaşılıyor ki, CHP’yi daha beter çalkantıya itebilecektir.HDP’ye gelince...
Özellikle 1 Kasım’dan bu yana partide sular fokurduyor. Değişik kanatlar arasında sürtüşmeler var gibi....
Bir başka deyişle:
HDP, elbette PKK’nın da ‘katkısı’yla bıçak sırtı konumda, bir erken seçimde yüzde 10 barajına takılabilir.
Düşünebiliyor musunuz?
MHP baraja takılmış...
HDP baraja takılmış...
CHP de oy kaybetmiş...
Erdoğan açısından yeme de yanında yat!
Bugün Türkiye’nin yaşamakta olduğu muhalefet boşluğu, lider boşluğu hiç kuşkusuz Tayyip Erdoğan’a çalışıyor.
Bu lider boşluğu MHP’de de var.
Bahçeli’yle MHP oyları Erdoğan’a gidiyor.
Lider boşluğu CHP’de de var.
Kılıçdaroğlu CHP’yi, inandırıcı ve güvenilir bir iktidar alternatifiyapamıyor, partisini yükselen bir iktidar dalgasının üstüne oturtamadı, oturtamıyor.
Klasik deyişle:
Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabiliyor Kılıçdaroğlu!
Bu açıdan, Kılıçdaroğlu’nun Bahçeli’yle birlikte dokunulmazlıkların kaldırılmasındaki evet tavrı da hatadır.
Anayasaya aykırı olduğunu bile bile evet demek gerçekten vahim bir hatadır.
Hem demokratik bir ilkeyi çiğnemektir.
Hem de Erdoğan’ın kurt kapanına girmektir.
Yazık.
Bu filmi 1994’te de görmüştük.
DEP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması,Başbakan Çiller döneminde gündeme getirilmişti. Başbakan Yardımcısı da Murat Karayalçın’dı.
İktidarda DYP-CHP koalisyonu vardı.
Muhalefette de Ecevit’in DSP’si.
İktidarla muhalefet el ele vermişler, DEP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmışlardı.
1994 yılı Mart ayıydı.
“Demokrasi adına kötü bir sınav verdi TBMM” diye yazmıştım Sabah’taki köşemde.
Devam etmiştim:
“Milletvekili dokunulmazlıklarının siyasal nedenlerle kaldırılması demokrasiye sığmaz.
Meclis’in içinde ve çevresinde güvenlik barikatları kurmak ve dokunulmazlığı kaldırılan milletvekillerini apar topar gözaltına almak bir talihsizliktir.
Adı parlamenter demokrasi olan bir rejimin parlamentosunda böylesine görüntülere tanık olmak ve hele parlamento üyesi olarak bunları onaylamak, geçiştirmek, görmezlikten gelebilmek ya da böylesi olaylara tahammül edebilmek de bir başka talihsizliktir.
DEP ve Refah milletvekillerinin siyasal gerekçelerle dokunulmazlıklarının kaldırılması, Türkiye’de siyasal istikrara fayda değil zarar veriyor.
Ama bir Erdal İnönü örneği var. Baştan beri son derece demokrat bir tutum sergilemiş ve dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı çıkmıştır.”
Erdal İnönü şöyle demişti:

İlke ve pratik açılarından dokunulmazlıkların kaldırılmasının yanlış olduğuna inanıyorum.
Her zaman savunageldiğim ilke, düşünce özgürlüğünün, demokrasi ve daha genel olarak insan yaşamının temel bir niteliği olduğudur.
Bu bakımdan düşünce suçu diye bir şeyin demokrasilerde olmaması gerektiğini, zararlı fikirlerin de söylenmesinden korkulmamasını, zararlı fikirler söylenmeden, hangi fikirlerin doğru ve yararlı olduğunun anlaşılamayacağını, bu yapılmadan sağlıklı fikirlerin toplumca içtenlikle benimsenemeyeceğini her zaman ve her fırsatta öne sürdüm.
Dokunulmazlıkların kaldırılması önerilen milletvekillerinin sözle ve yazıyla açıkladıkları fikirlerine hiçbir şekilde katılmıyorum.
Ama milletvekillerinin bu yanlış fikirleri söyleme olanağını zorla ortadan kaldırırsak, bu fikirlerin yanlışlığını vatandaşlarımıza gönül rahatlığıyla kabul ettiremeyiz.
Aradan 22 yıl geçmiş.
1994’te o dokunulmazlıkları kaldırmak, Türkiye’de barışı değil savaşı körüklemişti.
İstikrarı değil istikrarsızlığı beslemişti.
Kürt sorununu derinleştirmişti.
Akan gözyaşı ve kan, PKK’yı güçlendirmiş, şehirlere taşımıştı.
Hiç mi ders almak yok geçmişten?..
Bu memlekette insana gına geliyor.
Hep aynı fimi seyretmek ve döne dolaşa aynı yazıları yazmak...
Fazlasıyla sıkıcı.
Bu konudaki ilk yazım 1994’ün Mart ayında çıkmıştı.
Sonuncusu da, Erdoğan’ın dokunulmazlıklar için düğmeye bastığında, 5 Ocak 2016’da.
Son söz:
Lider boşluğundan doğan muhalefet boşluğu, Saray’daki Sultan’ın despotluk yoluna yeni taşlar döşemeye devam ediyor.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019