Ayşe HÜR-Taraf yazıları

Yavuz Selim (I) zamanında Osmanlı topraklarına katılan Suriye aslında başından beri yarı-özerk biçimde idare edilmişti. Bölge, barındırdığı Hıristiyan nüfus yüzünden daha 17. yüzyılda Fransızların ilgi alanına girmişti. Araplar arasındaki ilk milli uyanış Suriye’nin ‘mütemmim cüzü’ sayılan Cebel-i Lübnan (Dağlık Lübnan) bölgesinde oldu çünkü Osmanlıların 11. yüzyıldan beri bölgede var olan Batınî mezhebi Dürzîlere dayanarak, kökleri 5. yüzyıla kadar uzanan Hıristiyan mezhebi Marunîlere karşı baskı kurma politikaları ciddi bir gerginlik kaynağı idi. Bu durum Batılı devletlerin Lübnan’ın iç işlerine karışması için uygun bir ortam yaratmıştı. Fransızlar Marunîleri, İngilizler Dürzîleri desteklediler ve bölgede Osmanlıların kontrolü giderek zayıfladı. 1860’da 10 bin Marunî ile Rum Katolik ve Ortodoks kiliseleri mensubunun Dürzîler tarafından katledilmesi Fransa’nın bölgenin iç işlerine karışması için iyi bir bahane oldu.
Misyonerlerin faaliyetleri
1861’de Marunîlere özerklik vererek Bekaa Vadisi ile kıyı bölgelerinde tekrar egemenlik kurmayı başaran Osmanlı yönetimi, 1866’da Beyrut’ta Protestan Yüksek Okulu (sonradan Beyrut Amerikan Üniversitesi) kurulmasını ise önleyemedi. Üstüne üstlük bölgede Fransız Cizvitleri ve Lazaristlerinin, Amerikan Protestanlarının, Rus Ortodoksların misyonerlik faaliyetleri ve okulları da vardı. Özellikle öğrenim dili Arapça olan Suriye Protestan Koleji, Amerikan liberalizminin Arap dünyasına taşınmasında önemli rol oynadı. Başlangıçta eski Arap kültürüne dönmeyi ve Arapçaya hak ettiği yeri vermeyi hedefleyen kültürel Arap milliyetçiliği giderek siyasallaştı.
Kararsızlık dönemi
1876-1909 arasında hüküm süren II. Abdülhamid’in devleti birarada tutmak için başvurduğu Pan İslamist politikalar, Araplarla merkezin arasını bir nebze düzelttiyse de, siyasal İslamcılığın filizlenmesine yol açarak, uzun vadede ayrıştırıcı bir rol oynamıştı. Ancak bu dönemde bile Araplar arasında Osmanlı Devleti’ne karşı takınılacak tutumda netlik yoktu. Ancak 1911 Trablusgarp ve 1912-1913 Balkan Savaşları (daha doğrusu hezimetleri) bir dönüm noktası oldu.
Emir Şekip Arslan’ın çabaları
Gerçi İtalyanlar Trablusgarp’ı işgal ettiğinde Araplar eski nefretleri bir kenara bırakıp merkezin etrafında toplanmışlardı. Dürzî lider Emir Şekip Arslan’ın yurtsever çağrıları kısa sürede yankı bulmuş, Irak ve Suriye’deki kabileler, Cezayirli ve Tunuslu göçmenler asker yazılmak üzere kışlaların önüne yığılmışlardı. Ama bu birlik duygusu kısa sürdü, eski gerginlikler tekrar su yüzüne çıktı. Önce Havran ve Doğu Ürdün’de yaşayan Dürzîler ayaklandı. Bunu Doğu Necd bölgesinde Zeydî (Şiiliğin bir kolu) İmam Yahya ayaklanması ile Suriye’deki Bedevi ayaklanması izledi. Balkan hezimetinden sonra sadece devletin değil Halifeliğin de elden gideceği korkusunu iyice arttırınca, Mısır Hıdivi İzzet Paşa, Mekke Muhafızı Şerif Hüseyin, Libya lideri Şeyh Senusi ve Arabistan’daki Necd bölgesi liderlerinden İbn Reşid arasında ilk anlaşma yapıldı. Arap milliyetçiliğinin askerî kanadını ise 1913’te Aziz Ali El Mısri tarafından kurulan El Ahd adlı örgüt temsil etmeye soyunmuştu. Aslında örgüt sanıldığı kadar güçlü değildi ancak Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi durumu kökünden değiştirecekti.
Cemal Paşa Suriye’de
Cemal Paşa’nın 18 Kasım 1914’te, hem İngilizlere karşı Kanal seferini icra hem de bölgedeki asayişi temin etmek maksadıyla, IV. Ordu Kumandanlığı’nın yanı sıra Suriye, Filistin, Hicaz ve Kilikya bölgeleri genel valiliğine atanmasından sonra İstanbul’un Arap politikası iyice sertleşti. Dönemin tanıklarından Ali İhsan Sabis Paşa’ya göre bu atama İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) içindeki Enver- Cemal çekişmesinin bir sonucuydu ve esas olarak Cemal Paşa’yı İstanbul’dan uzaklaştırmak için yapılmıştı. Hâlbuki Cemal Paşa daha savaş başlamadan önce, İstanbul’daki Fransız Elçisi Bompard’a “Mısır benim Alsas- Loren’imdir” demiş ve savaşa girildiği takdirde Mısır’ı almakla uğraşacağını söylemişti. Yani ortada bir çekişme olsa bile, Suriye görevi Cemal Paşa’nın hedefleri açısından çok isabetliydi.
Cemal Paşa’ya yazılan kasideler
Cemal Paşa, Şam’a giderken geçtiği Konya-Pozantı-Tarsus-Adanaİskenderun- Halep’te halk tarafından coşkuyla karşılanmış, Arap şairleri Cemal Paşa için kasideler, şiirler okumuştu. İki haftalık bir yolculuktan sonra 8 Aralık 1915 günü Şam’a varan Cemal Paşa, burada adeta taç giyen krallar gibi görkemli bir törenle karşılanmış ve karargâhını Damaskus Palas Oteli’nde kurmuştu.
Emir Subayı Falih Rıfkı’ya (Atay) göre Cemal Paşa’nın Cuma Selamlıkları aynen Padişah Mehmed V. Reşat’ınkilerle yarışıyordu: “Dördüncü Ordu Karargâhı’na gidiş, hele Şam’dan sonra, artık bir mabede çıkılıyor gibi baş döndürür. Bir terör havası vardır. Ses daha pestir ve Cemal ismi Tevrat’tan, İncil’den alınma mukaddes bir ada benzer.”
Cemal Paşa’nın Kurmay Subayı Ali Fuat (Erden) ise Cemal Paşa’ya yazılmış kasidelerden birini aktarır: “Celâl-i Cemâl’in önünde müluk ve hükümdaran titrer/ Ve cemâl-i Cemâl’in önünde şemsü kamer iğtirap eder. (Cemal’in şiddeti karşısında melikler ve hükümdarlar titrer/ Cemal’in yüzü önünde güneş ve ay gözden kaybolur.)”
Benzer ifadeler başka kaynaklarda da vardı. Kimine göre Cemal Paşa “Suriye ve Arabistan’ın taçsız kralı”, kimine göre “bölgenin mahvına sebep olan bir zalim”, kimine göre “her şeye yetkili bir lord” idi.
Müslümanları hoş tutarken
Sonsuz yetkilerle donatılmış Cemal Paşa’nın ilk işi Bağdat, Kerbela, Necef eşrafıyla bölgedeki Arap şeyhlerine, Hicaz’daki İbnürreşid ve İbnisuud’a, Yemen’deki İmam Yahya’ya dostluk mesajları göndermek olmuştu. Sonra uzun süredir İstanbul ile kavgalı olan Dürzîleri yanına çekmeye çalıştı. (Bu konuda en büyük yardımcısı Dürzî lider, Teşkilat-ı Mahsusacı Emir Şekip Arslan’dı.) Şam ulemasından Şeyh Bedrettin ve Şeyh Ebül-Hayd Abidin’le yakın dostluklar kurdu. Arap ahaliyi savaş yükümlülüklerinden muaf tuttu ve kendilerinden satın alınacak her malın parasının peşin olarak ödeneceği güvencesini verdi. Bu arada Alman İmparatoru II. Kayzer’in projesi olan Cihat fikrini işliyordu.
Hıristiyanlara zorbalık
Buna karşılık Hıristiyan ahaliye karşı sert bir politika izliyordu. Örneğin Mısır’da bulunan Rum Melkit Patriği’ni azletmiş ve yerine yenisini atamıştı. Sis (Kozan) Kataliğosu’nu Kudüs’e sevk etmiş, Baalbek ve Harran metropolitleri hakkında cezai işlemler yapmıştı. Kudüs Ermeni Patriği Sehak Efendi’ye İstanbul’a değil kendisine hesap vermesini emretmişti. Cebel-i Lübnan’ın Ermeni Katolik Mutasarrıfı Ohannes Kuyumcuyan’ı (Şam’a geldiğinde kendisi atamıştı) azledip yerine İttihatçı Ali Münif Bey’i getirmiş, Marunî lider Huveyk’i Şam’da oturmaya mecbur etmişti. Ama esas kıyamet Cemal Paşa’nın birlikleri Şubat ve Ağustos 1915’te Süveyş Kanalı’nı koruyan İngiliz birliklerine yönelik iki saldırıda başarısız olunca kopacaktı. Cemal Paşa bundan sonra her iki tarafı da ezen politikalar izlemeye başladı.
21 Ağustos 1915’te casusluk ve yabancı devletleri destekleme suçlamasıyla 11 Arap milliyetçisi Beyrut’ta idam edildi. Paşa durmadı ve bölgenin ileri gelen Arap ailelerinden iki bin kadarını Anadolu ve Rumeli’ye sürdü. Paşa “bu bir ceza değildir” demişti ama emirnamesinde ‘bir suç işleyeni başkalarına ders olacak şekilde cezalandırma’ anlamına gelen ‘tedip’ terimini kullanmıştı. Sürgünler gittikleri yerlerde sıkı takibe alındılar. Kaçmaya çalışanlar daha uzak yerlere sürüldü vs. Sürülenler arasında İstanbul’a, Osmanlıcılık fikrine bağlı pek çok kişinin olması İstanbul’da büyük bir şaşkınlık yaratmıştı ancak Cemal Paşa’yı kararından caydırmak mümkün olmamıştı.
Kıtlık, açlık ve veba
1915 yılı sonunda Suriye’de zahire fiyatları aşırı arttı, bölgede büyük bir kıtlık yaşandı. Buna ertesi yıl veba salgını eklendi. Bütün bu felaketlerin üzerine Cemal Paşa’nın cepheye mühimmat sevkinde kullanılan trenlerin yakıt ihtiyacı için bölgedeki sedir ormanlarını katletmesi, ordunun hayvan ve yiyecek ihtiyacını karşılamak için halkın elindekilere geçersiz Osmanlı banknotları vererek el koyması eklenince Osmanlı idaresi ile bölge halkı arasındaki bağlar kopma noktasına geldi.
Bunlar olurken, Cemal Paşa’nın emriyle 1915 yılının son günlerinden başlayarak 1916 yılının nisan ayına kadar Suriye ve Lübnan’da bir dizi tutuklama yapıldı. Suçlama devlete ihanet etmek, Fransa ve İngiltere’nin himayesinde bir Arap devleti kurmak ve Osmanlı halifeliğinin yerine bir Arap halifeliği tesis etmekti. Suriye’nin Aliye kasabasında kurulan mahkemede 200 kadar kişi yargılanmış ancak sadece üç kişi idama mahkûm edilmişti. Diğerlerine gıyaben idam, kalebentlik, kürek gibi cezalar verilmişti. Cemal Paşa kararı beğenmedi ve kendini mahkeme yerine koyarak geri kalan 23 kişinin de idam edilmesine karar verdi. İddialara göre, Mahkeme Başkanı Şükrü Bey, Cemal Paşa’nın idam cezası verirken dayandığı belgelerin eski tarihli (1913 yılına ait) olduğunu hatırlattığında Cemal Paşa “tarih kafanda paralansın” diye bağırmıştı.
İnfazlar 6 Mayıs 1916’da gerçekleştirildi. Yedi kişi Şam’da, 14 kişi de Beyrut’ta idam edildi. (6 Mayıs bugün bile Suriye ve Lübnan’da ‘Şehitler Günü’dür.) Özetle Cemal Paşa’nın Suriye ve Lübnan’daki “gaddarane idaresi’ ve özellikle idamlar Arap milliyetçiliğinde bir dönüm noktası oldu. İdamlardan 1,5 ay kadar sonra Mekke Şerifi Hüseyin’in kendi adına çıkardığı bir fetva ile başlayan sözde ‘Arap İsyanı’, Türk tarih yazımında “Arapların Türkleri arkadan hançerlemesi” olarak anılıyor. Bu isyanın arka planına bakmayı bir başka zamana bırakıp şimdilik noktayı koyalım...
Hazinede para yok, Suriye’ye yatırım çok
Cemal Paşa, Suriye ve Lübnan’da bölgede önemli imar ve eğitim faaliyetleri de yürüttü. İmar faaliyetlerin önemli bir bölümü, İngilizlere karşı yürütmeyi planladığı Kanal Harekâtı’na hizmet edecek karayolu ve demiryolu inşaatı idi. Bu kapsamda 650 kilometre yeni yol yapıldı, 450 kilometre eski yol tamir edildi. Yollar üzerinde son derece gösterişli menziller oluşturuldu. Örneğin Sina Çölü’nün başlangıç noktası kabul edilen Birüşşeba’daki menzil noktasında binalar, bahçeler, ormancıklar, un fabrikaları, ‘ziraat tecrübe sahaları’, hatta elektrik üretme tesisleri bulunuyordu. Enver Paşa, 1916 yılında bölgeye yaptığı teftiş seyahatinde, bu yoldan geçerken “Çölün bu kadar değişeceğine hiç ihtimal vermezdim!” demişti. Cemal Paşa ayrıca 500 kilometre yeni demiryolu inşa ettirdi ve Yafa-Kudüs hattını Hicaz Demiryolu’na bağladı.
İsviçreli şehir planlamacısı
Paşa’nın askerî amaçlı olmayan imar faaliyetleri de vardı. İsviçreli şehir planlamacısı Zürcher’in, IV. Ordu mıntıkasında kalan şehirlerde hayata geçirdiği projelerinden bazıları şunlardı:
1) Kudüs’te; Mescid-i Aksa’nın siluetini bozan unsurların kaldırılması, iç kalenin müze haline getirilmesi, bitişiğindeki arsaya hükümet dairesi ve küçük bir saray yapılması ve şehrin havasını bozan Bereke deresinin kurutulması;
2) Şam’da iç kalenin tanzim edilmesi, parklar yapılması, yeni bulvarlar yanında, banka, hamam, otel ile adliye, posta-telgraf ve belediye gibi resmî dairelerin inşa edilmesi;
3) Beyrut’ta, limandan hükümet konağına uzanan görkemli bir merdiven, bir saray ve posta-telgraf binası inşa edilmesi;
4) Halep’te iç kalenin tamiratı, hükümet konağı ve posta-telgraf binasının inşası.
Cemal Paşa, ayrıca Şam’daki Emeviyye ve Selimiye camilerinin; Süleymaniye İmaret ve Tekkesi’nin, Selahaddin Eyyubî Türbesi’nin restorasyonu için de girişimlerde bulundu, bölgedeki tarihi eserlerin bir envanterini çıkarmaya çalıştı.
Halide Edip’in eğitim hamlesi
Cemal Paşa, 1916 yazından itibaren Halide Edip (Adıvar) Hanım’la birlikte Suriye ve Lübnan’da bir dizi okul açtı. Beyrut’taki Darü’l Nasırat adlı yatılı kız mektebi ve muallim (öğretmen) mektebi, Beyrut, Şam ve Lübnan’ın değişik yerlerindeki yatılı ve normal kız ilkokulları, Beyrut’ta üç-dört bin kız ve kadının devam ettiği sanayi mektepleri ile Suriye’deki Tanail Ziraat Mektebi) ilk akla gelenler. Ancak, bu eğitim hamlesi, 4 Mart 1917’de Halide Edip’in, 12 Aralık 1917’de Cemal Paşa’nın Suriye’den ayrılması nedeniyle yarıda kaldı.
Cemal Paşa’nın devletin meteliğe kurşun attığı bir dönemde, üstelik savaş koşullarında, Kanal seferlerinde başarısız olduğu halde, devletin ve ordunun tüm imkânlarını kullanarak giriştiği imar faaliyeti hakkında Falih Rıfkı’nın yargısı şu olmuştu: “İhtisası onun kadar iyi kullanan ve verimleştiren devlet adamına pek az rast geldim. Yazık ki bütün eseri, şimdi bizim olmayan topraklar üstünde kaybolup gitmiştir.”
Halide Edip’in yönettiği eğitim faaliyetleri ise Yahya Kemal’in kaleminden şöyle nitelenmişti: “Anadolu bomboş dururken, yalnız Cemal Paşa’nın muvakkat (geçici) bir hükümranlığını tezyin etmek (süslemek) için, bizi ve lisanımızı pek özlemeyen Suriye’de bir maarif hezeyanı (taşkınlığı) bahusus (özellikle) o felaketler arasında birçok insanı acı acı gülümsetiyordu...”
‘Cemal Paşa’nın Sultanlığı’ meselesi
Cemal Paşa’nın Suriye ve Lübnan’da adeta bağımsızlığını ilan etmiş gibi davranması, gösteriş düşkünlüğü, İTC’nin lider kadrolarıyla yaşadığı sorunlar İtilaf Devletleri’nin (Fransa, Britanya ve Rusya) dikkatinden kaçmamıştı. Örneğin 27 Kasım 1915 tarihli L’llustration dergisinde Atina kaynaklı haberlere dayanılarak Cemal Paşa’nın İstanbul’a karşı bir isyan hazırlığında olduğu iddia ediliyordu. Bu üç ülke yetkilileri arasındaki yazışmalardan anlaşıldığına göre, İstanbul’daki bazı Ermeniler Cemal Paşa’nın Almanlara olan antipatisinden ve Ermeni Tehciri sırasındaki olumlu tavırlarından cesaret alarak Rusya’daki Ermeni cemaati aracılığıyla Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bir öneride bulunmuşlardı.
Sazanov’un mektubu
Önerinin ne olduğunu 25 Aralık 1915 tarihinde, Rusya Dışişleri Bakanı Sazanov’un İngiltere, Fransa ve İtalya hükümetlerine yazdığı telgraftan öğrenelim:
“İstanbul Ermeni çevrelerinden bildiriliyor ki, güya eğer devletler [İtilaf Devletleri] kendisine aşağıdaki şartları teklif edecek olursa, Cemal’i İstanbul Hükümeti aleyhine açık bir ayaklanmaya meylettirmek için ümit vardır.
1) Bir sultanın başkanlığı altında Suriye, Filistin, Irak, Arabistan, Kilikya ile Ermenistan ve Kürdistan özerk eyaletlerinden oluşacak Türkiye Asya’sının [Anadolu] dokunulmazlığını ve bağımsızlığını devletler garanti edecekler.
2) Babadan büyük oğla veraset suretiyle geçmek üzere Sultan olarak Cemal Paşa ilan edilecek.
3) Cemal Paşa, İstanbul Hükümeti’ni ve Sultan’ı Almanların elinde esir ve daha sonra da ilga edilmiş sayarak bunlar aleyhine sefer açmayı taahhüt edecek.
4) Cemal Paşa’nın İstanbul üzerine sefer açması halinde devletler onu silah, erzak, teçhizat ve topçu ile teçhiz edecekler.
5) Savaşın sonunda devletler, Cemal’e mali yardımda bulunacaklar.
6) Cemal İstanbul’un ve Boğazların zayiine (kaybına) razı olacak.
7) Cemal şimdiden itibaren Ermenileri kurtarmak ve savaşın sonuna kadar onları beslemek için tedbirler almayı üstleniyor.”
Sazanov, Cemal Paşa’nın Sultanlığı’nın İtilaf Devletleri’ne ne faydası olacağını şu sözlerle açıklıyordu: “Her türlü iç karışıklıklar yalnız ve ancak Türklerin gücünü azaltır ve bize yarar. Dolayısıyla, bize sadık Ermeniler vasıtasıyla Cemal ile gizli görüşmelere girilmelidir. Cemal, Almanları kovmağa ve İstanbul Hükümeti’ni devirmeğe muvaffak olmasa dahi, Osmanlı İmparatorluğu’nda fesat ve karışıklık çıkarılması bile bizim için faydasız değildir.”
“Bu kadar cesur değildir”
Cemal Paşa’nın böyle bir plandan haberi olup olmadığını bilmiyoruz. Ancak tarihçi Frank Weber’e göre İngiliz arşivlerinde Cemal Paşa’nın Ermenilere özerklik vermeye razı olduğuna dair belgeler var. Cemal Paşa ve İzmir Valisi Rahmi Bey, İttihatçılar arasında gayrımüslimlere nispeten yumuşak davranan şahıslardı. Nitekim Cemal Paşa 1915 Ermeni Tehciri sırasında Şam’da Ermeni yetimlerini korumaya almış, Ermenilere karşı suikast hazırladıkları iddiasıyla iki İttihatçıyı idam ettirmişti. Dolayısıyla hayalindeki Mısır Krallığı’nın kapısını açmak için Ermeniler aracılığıyla Rusları kullanmak istemiş olabilir. Paşa’nın Emir Subayı Falih Rıfkı’ya göre ise Cemal Paşa, Ermenilerin Suriye’de siyasal ve sosyal açıdan herhangi sakınca doğurmayacağını, aksine, Arap milliyetçiliğine karşı güçlü bir tampon olacağını düşünüyordu, ancak böyle cüretkâr bir plana evet diyecek çapta biri değildi.
Elbette bu sultanlık meselesinin İTC liderleri arasındaki çatışmaları abartan Ermeni çevrelerinin fantezisi olması daha büyük ihtimal. Ancak hangi ihtimal söz konusu olursa olsun, Sazanov’un önerisi kabul görmemiş, konu daha o günlerde kapanmıştı
ÖZET KAYNAKÇA: Nevzat Artuç, Cemal Paşa, Askeri ve Siyasi Hayatı, TTK Yayınları, 2008; Hasan Kayalı, Jön Türkler ve Araplar. Osmanlı İmparatorluğu’nda Osmanlıcılık, Erken Arap Milliyetçiliği ve (1908-1918), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998; Cemal Paşa, Hatıralar, (Yayına Hazırlayan: Alpay Kabacalı), İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2006; Ali Fuat Erden, Birinci Dünya Harbi’nde Suriye Hatıratı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2003; Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı, 1981; Ali Güler, “Cemal Paşa ve Ona Atfedilen Bir Ermeni-Rus Projesi”, Askeri Tarih Bülteni, S. 45, 1998, s. 9-23; Frank G. Weber, Eagles On The Crescent Germany, Austria And The Diplomacy ofTurkish Alilance (1914-1918), New York, 1970.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.05.2012
22.04.2012
15.04.2012
8.04.2012
1.04.2012
25.03.2012
18.03.2012
11.03.2012
4.03.2012
26.02.2012