Ayşe HÜR-Taraf yazıları

Bahar geldi, etraf rengârenk, doğa kendini son hızla yeniliyor, ama siyasal hayatımız henüz karanlık çağından çıkamadı. Operasyonlar, davalar, iddianameler, uzun tutukluluk süreleri, Meclis’teki kavgaların damgasını vurduğu son yılların en önemli olaylarından birisi Kenan Evren’le Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmaya başlaması idi. Dava kimine göre “Türkiye tarihinde bir dönüm noktası”, kimine göre “çok önemli”, kimine göre “sembolik bir adım”, kimine göre “siyasi şov”, kimine göre “hedef saptırma”.
Sondan başlarsam, KCK iddianamelerinin de aynı günlerde kabul edilmesi “hedef saptırma” diyenleri adeta haklı çıkardı. Basında ve kamuoyunda beklediğim kadar yankı uyandırmayan 2.500 sayfalık ilk iddianame demokrasinin, insan haklarının, ifade özgürlüğünün geleceği konusunda içimizi karartmakla kalmadı, (15 yılla yargılanmayı göze alarak tekrarlayacağım) ülkeyi bir iç savaşın ve bölünmenin eşiğine getiren Kürt Meselesi’nin çözümünü iyice zora soktu. Umalım ki, davanın yargıçları durumun farkında olsun.
Başa dönersem, Evren-Şahinkaya Davası’nın, KCK, Ergenekon, Balyoz, İnternet Andıcı, vb. diğer davalarda yaşanan hukuk dışılıkları, hak ihlallerini gözden kaçırmak için açıldığını iddia edenlerin yanılmasını diliyor ve bu davayı “darbeci zihniyetle hesaplaşma yolunda sembolik ama önemli bir başlangıç” olarak görüyorum. Yargılamaların iki kişiyle kalmamasını, işkencecileri, katilleri, onları görevlendirenleri kapsayacak şekilde genişletilmesini (elbette işi yine cadı avına çevirmeden) diliyorum. Ama asıl ve biraz da ümitsiz beklentim, bir daha darbe yapılmasını imkânsız kılacak zihinsel, hukuksal ve kurumsal değişiklikler için hükümetin acilen adım atmasında.
Osmanlı’nın lale sevgisi
Bu girişten sonra ciddi bir siyasi konudan değil de, nisan ayı boyunca İstanbul’un parklarını, meydanlarını, yol boylarını, bahçeleri süsleyecek olan rengârenk lalelerden söz etmemi garipsemezsiniz umarım.
Roma ve Bizans kaynaklarında hiç rastlanmamasından dolayı bize Selçuklular’dan miras kaldığı sanılan (nitekim bilinen ilk lale şiirini 13. yüzyılda yaşamış Mevlana yazmıştır) lalenin, Osmanlı Dönemi’nde, İstanbul’da soyluluğun ve seçkinliğin simgesi olduğunu, adını tarihsel bir döneme, bir semte, sayısız cami ve mescide verdiğini; adına şarkılar bestelendiğini, şiirler yazıldığını; mimariden çiniciliğe, dokumacılıktan camcılığa, ciltçilikten edebiyata kadar uzanan geniş bir yelpazede zengin bir kültür oluşturduğunu biliyoruz. İstanbul’da lale sevgisi her zaman güçlüydü, ama doruğa II. Selim zamanında (1566-1574) ulaşmıştı. Şaşırtıcı gelebilir ama ilk ithalat da o zaman yapıldı. Kırım’dan getirtilen 300 bin “sahraî lale” (kır lalesi) daha sonraları Kefe Lalesi olarak ünlenecekti. Bu tarihten itibaren hem Frengistan’dan (Avrupa) hem de İran’dan lale soğanı getirilmesine devam edildi. Örneğin Nemçe (Avusturya) Kralı III. Ferdinand’ın IV. Mehmed’e (1648-1687) gönderdiği elçi Schmid Von Schwarzenhorn’un İstanbul’a getirdiği hediyeler arasında her birinden dörder tane olmak üzere, on adet de makbul lale soğanı vardı. Soğanların gelişi İstanbul’da büyük heyecan yaratmıştı. Evliya Çelebi’nin anlattığına göre, bu yıllarda Tahtakale, Aksaray, Sultan Mahmud, Ayasofya ve Cebehane Kapusu’nda 80 kadar çiçekçi dükkânı vardı.
Lale sevdasının “lale eğlenceleri”, “lale fasılları”, “lale yarışları”, “lale sohbetleri”, “lale şiirleri” ile doruğa çıktığı Lale Devri (1718-1730), Patrona Halil İsyanı ile kanlı biçimde sonlandıktan sonra İstanbul’un yerli lale türleri yavaş yavaş yok olmaya başladı. (12 yıl, dört ay 13 gün süren bu döneme Lâle Devri adını 1900’lerin başında Yahya Kemal koymuş, Ahmed Refik Altunay, 1913 yılında yazdığıLâle Devri adlı kitabıyla yerleştirmişti.)
Ne yazık ki, yüzyıllar boyunca İstanbul’da yetiştirilen 1100’den fazla lale çeşidini bugün sadece minyatürlerden, kumaşlardan ve çinilerden tanıyoruz. Hâlbuki Osmanlı ülkesinde lale unutulurken, 1570’lerden itibaren Avrupa’da tam bir lale çılgınlığı yaşanıyordu. Bu güzel ve soylu çiçeğin bu tarihlerde Avrupa’ya nasıl gittiğinin hikâyesini kısa yoldan anlatmak mümkün elbette, ama ben daha ilginç olan uzun yolu tercih edeceğim. Yolculuğumuzun duraklarını, bir yazıtın, bir kavmin, iki seyyahın, bir hanın, bir çiçeğin ve bir el yazmasının hikâyeleri oluşturacak. Umarım sabırla sonuna kadar okursunuz.
Bir yazıtın hikâyesi
1909 yılının (belki de) nisan ayıydı. Avusturya’da Viyana Kraliyet Kütüphanesi’nde Osmanlı tarihi üzerine araştırmalar yapan Alman tarihçi ve dilbilimci Franz Babinger, karıştırdığı kitaplardan birinin içinde bir kâğıt parçası buldu. Kâğıtta Babinger’in tanımadığı bir dilde bazı kelimeler yazılıydı. Babinger, bir süre yazıyı sökmek için uğraştı ancak başaramadı. Birkaç yıl sonra kopyayı Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen’e gönderdi. Thomsen yazının 1893 yılında deşifre ettiği Göktürk yazısına benzerliğini hemen fark etti ancak o da okuyamadı. Görevi devralan Macar dilbilimci Sebestyen Gyula ise, yazının aynen Göktürk yazısında olduğu gibi sağdan sola doğru yazıldığını ve her iki yazıda da kelimelerin (:) işareti ile birbirinden ayrıldığını anlayınca ardını getirdi. Kâğıtta şunlar yazılıydı: “Bin beş yüz on beş senesinde bunu yazdılar. Kral Ulaszlo’nun beş elçisini burada beklettiler. Bilayi Barlabaş iki sene burada idi... hükümdar... Kedeyi Sékel Tamaş bunu yazdı. Hükümdar Selim Beğ burada yüz at ile (alı)koydu.”
Bu bozuk cümlelerden ilk bakışta bir şey anlamak zor oldu. Ama sonra tarih bilgisi imdada yetişti. Sözü edilen Bilayi Barlabaş, Habsburglar tarafından 1490’da II. Ulaszlo adıyla Macaristan Kralı ilan edilen Bohemya Kralı Vladislav Jagiello’nun II. Bayezıd’a gönderdiği elçiydi. Bilindiği kadarıyla, Barlabaş ve heyeti 1513 yılı başlarında İstanbul’a vardıklarında, II. Bayezıd’in oğlu I. Selim tarafından tahttan indirildiğini öğrenmişlerdi. Tarihteki adıyla Yavuz Sultan Selim, babasına kardeşlerini öldürmeyeceğine söz verdiği halde sözünü tutmamış, hatta bir iddiaya göre babasını zehirletmişti. Selim, muhtemelen bu olayların Avrupalıların kulağına gitmemesi için, Barlabaş ve heyetini iki yıldan fazla Elçi Hanı’nda esir tuttuğu gibi zorla İran Seferi’ne, ardından Mısır Seferi’ne götürmüştü. Heyet ancak Papalığın tepkisi üzerine, 1516 yılında serbest bırakılmıştı. İşte Babinger’in kitabın arasında bulduğu kopyada bu olay anlatılıyordu. Muhtemelen Bilayi Barlabaş’ın yardımcılarından biri olan Kedeyi Sékel Tamaş, Elçi Hanı’nda sıkıntı ile geçirdiği günlerden birinde, hanın duvarına bu hapislik olayının özetini kazımıştı. Hikâyenin çözülmesi, bilim dünyasını çok heyecanlandırmıştı. Bu tarihten itibaren sözkonusu satırlar İstanbul Yazıtı diye anılacaktı.
Peki, yazıtta kullanılan alfabe hangi dile aitti?
Bir kavimin hikâyesi
Yazıtın kâtibinin Sekel Tamaş adını taşıması tarihçilerin ilgisini çekmişti, çünkü Osmanlı döneminde Erdel adıyla anılan Transilvanya’da (bugün Romanya ile Macaristan arasındaki dağlık bölge) tarihin çok eski çağlarından beri Sekeller adıyla anılan bir halk yaşıyordu.
“Sekel” (Székely) Macarcada “sınır muhafızları” anlamına geliyordu. Bazılarınca Transilvanya’nın otokton ahalisi, bazılarınca Atilla Hunları’nın kalıntısı; bazılarınca Macar, Peçenek, Kuman ya da Esegel-Bulgar soyundan; bazılarınca Türk boylarından sayılan Avarların bir kolundan gelen bu esrarengiz kavmin (Bram Stoker’in 1897’de yayımlanan ünlü romanı Drakula’daki Kont Drakula, bir Sekel’di. Bugün de Transilvanya ve civarında 1,5 milyona yakın Sekel yaşıyor) bir alfabesi olduğundan söz eden ilk kaynak, 1282-85 tarihli Simon Keza Kroniği idi. Daha sonraki yıllarda da bazı kitaplarda Sekel alfabesiyle yazılmış bazı takvimlerden, şarkılardan, yazıtlardan söz edilmişti. Sözü edilen bu malzemeler ortada olmadığından Sekel alfabesi 700 yıl boyunca tevatür olarak kalmıştı. İşte Franz Babinger’in kopyasını keşfettiği İstanbul Yazıtı, Sekel alfabesi diye bir şeyin olduğunu göstermesi açısından çok heyecan verici bir kanıttı.
Peki, nasıl olmuştu da Osmanlı ülkesinde geçen bir hikâyeyi Sekel alfabesi ile anlatan satırların kopyası Avusturya’daki bir kütüphaneye gelmişti?
İki seyyahın hikâyesi
Yaklaşık 25 yıldır Alman asıllı Fugger Ailesi’nin Macaristan’daki bakır, altın ve gümüş madenlerinin müdürlüğü yapmakta olan Hans Dernschwam adlı Alman aydını, biraz işinden bıktığı için, biraz da seyahat etme merakı yüzünden, masrafları kendi cebinden karşılayarak Avusturya Arşidükü Ferdinand’ı temsilen Osmanlı ülkesine gönderilen heyete katılmaya karar vermişti. Ancak 25 Ağustos 1553’te İstanbul’a geldiğinde heyeti kötü bir sürpriz bekliyordu: Kanuni Sultan Süleyman, üç gün önce Nahçıvan Seferi’ne çıkmıştı. Heyet iki hafta Eminönü civarındaki Yahudi mahallesinde bulunan bir kervansarayda konakladıktan sonra Çemberlitaş’taki Elçi Hanı’na taşındı. Ve tam iki yıl boyunca burada “misafir” edildi. Çünkü padişahı görmeden geri dönmelerine izin verilmiyordu. Ancak o yıllarda yabancıların şehirde dolaşmasına izin olmadığı için, bu misafirlik bir çeşit hapislikti.
1554’ün kasım ayında onları kurtarmak için Felemenk asıllı Ogier Ghislain de Busbecq’in başkanlığında yeni bir heyet gönderildi. Paris, Venedik, Bologna ve Padua üniversitelerinde eğitim görmüş seçkin bir Rönesans aydını olan Busbecq de elçilik görevini aynen Dernschwam gibi yeni bir ülke, yeni bir kültür ve yeni insanlar tanımak için kabul etmişti. Ancak, onun da kaderi Dernschwam gibi Elçi Hanı’na hapsedilmek oldu. İki talihsiz adam, Padişahın seferden dönüşünü bekledikleri bu sıkıntılı günlerden birinde hanın ahırının dış duvarında, yere yakın bir yerdeki uzunca bir taşın üzerinde üç satırlık bir yazıt (kitabe) buldular. Yazıtta kullanılan harfler ikisine de yabancıydı. İlk olarak bunun Atik Ali Paşa Külliyesi’nin üzerine inşa edildiği Bizans kilisesinin bir kalıntısı olduğunu sanmışlardı. Dernschwam, memlekete gittiğinde bir dilbilimciye okutmak için o üç satırın bir kopyasını çıkarttı. İşte bu İstanbul Yazıtı’nın kopyası idi.
Tam o günlerde Kanuni’nin seferden dönmekte olduğu haberini gelince iki arkadaş, 9 Mart 1955 günü apar topar yola çıktılar ve padişahı Amasya’da karşıladılar. Görüşmeler yapıldıktan sonra, herhangi bir başarı sağlayamadan 23 Haziran 1555’te ülkelerine doğru yola koyuldular. Busbecq dönüş yolundaMomentum Ancyranum (Ankara Anıtı) üzerindeki Roma İmparatoru Augustus’un yaptığı işlerin dökümünü içeren ünlü Latince yazıtı kopyaladı. İkili yaklaşık iki ay sonra Viyana’ya vardılar. Dernschwam bu tarihten sonra hayatını Viyana ve Kuzey Macaristan’da geçirdi. Bu dönemde Türkler hakkında önyargılarla zedelense de çok önemli bilgiler veren Anadolu ve İstanbul Seyahat Günlüğüadlı eserini kaleme aldı. 1568 yılında öldüğünde 2.000 ciltlik kitap koleksiyonu varisleri tarafından 500 gulden karşılığında Viyana Kraliyet Kütüphanesi’ne satıldı. İşte hikâyemize konu olan İstanbul Yazıtı’na ait kopya bu kitaplardan birinin arasında bulundu.
Peki, yazıtın aslına ne olmuştu?
Bir hanın hikâyesi
Dersnchwam’la Busbecq’in sözkonusu kopyayı bulduğu Elçi Han 1510-1511’de inşa edilmişti. Adından da anlaşılacağı üzere, elçilerin konaklamasına ayrılmış bir mekândı. Dernschwam’ın anılarında ayrıntılı bir tasviri olan Elçi Hanı, 23 Temmuz 1587 günü tüm Çemberlitaş’ın yok olmasına neden olan korkunç yangından, kurşun kubbelerinden aldığı güçle kurtularak eski görevine devam etmişti ancak 1646’dan itibaren elçilerin artık Galata’da kalmalarına izin çıktığından gözden düşmüştü. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti’nin vergi mükellefi olan Eflak, Boğdan, Erdel ve Raguza’nın kapı kethüdalarına tahsis edildi. 1652 ve 1660 yangınlarında iki kez daha yandıktan ve 1766 depreminde zarar gördükten sonra 19. yüzyılın başlarında posta tatarlarının barınağı olduğu için Tatar Hanı diye anılmaya başladı. 19 Eylül 1865 tarihli korkunç Hocapaşa Yangını’nda bir kere daha yandıktan sonra uzun süre harabe halinde kaldı, sonra yıkılarak yerine Matbaa-i Osmaniye binası, ardından da günümüzdeki Elçi Han inşa edildi. İşte hikâyemize konu olan Sekel yazıtının aslı muhtemelen Hocapaşa Yangını’nda yok oldu.
Peki, bu hikâyelerin laleyle ilgisi neydi?
Bir çiçeğin hikâyesi
Başından geçen bütün tatsız olaylara rağmen, Busbecq, 1555 yılının kasım ayında elçi olarak tekrar İstanbul’a gelmişti. Avusturya ile Osmanlı Devleti arasında barış anlaşması imzalandıktan sonra 1562’de bir kez daha ülkesine dönerken Busbecq yanında altı deve ile adlarını bilmediğimiz onlarca bitkinin yanı sıra, İstanbul’un ünlü lale soğanını da götürdü. Laleyi ilk kez Edirne’den İstanbul’a giderken, Lüleburgaz civarında, yol kenarındaki tarlalarda gören Busbecq’in o yıllarda bolca ekilen “dülbend” lalesinin adını yanlış anlayıp, “Türkler bu çiçeğe tulipan adını veriyorlardı” demesinin, bugün Batı’da lale için kullanılan tulip/ tulipe/ tulipa sözcüklerinin kökeni olduğu sanılır.
Busbecq, lale soğanlarını Viyana’da dostu botanikçi Carolus Clusius’a teslim etmiş, Clusius, Hollanda’daki Leiden Üniversitesi’ne gitmiş, bu tarihten sonra Hollanda başta olmak üzere tüm Kuzey Avrupa’da binlerce aile lale yetiştirmeye başlamıştı. Başlangıçta Avrupalıların lale sevdası Osmanlılar’ı aratmıyordu. Ancak, 1634-1637 yılları arasında Hollanda’da iş öyle bir noktaya vardı ki sadece profesyoneller değil, orta ve yoksul kesimden aileler bile spekülatörlüğe soyunmuşlar, lale soğanı alıp daha yüksek satabilmek için tüm varlıklarını ipotek ettirmeye başlamışlardı. Soğanlar el değiştirmeden defalarca satılıyor ve inanılmaz fiyatlara alıcı buluyordu. Mesela, o günlerin en gözde lale soğanı olanSemper Augustus’un bir tanesi için bir Hollandalı tüccar “dört ton buğday, sekiz ton çavdar, dört öküz, sekiz domuz, on iki koyun, iki varil şarap, dört varil bira, iki ton tereyağı, dört ton peynir, bir gelin yatağı, bir takım elbise ve bir gümüş kadeh” ödemişti. Uzunluğuna göre bir Admiral van Enkhuijsenlâlesinin değeri, bir taş ustasının 15 yıllık gelirine eşitti. Bugünkü “borsa” sözcüğü de o günlerde lale soğanı spekülatörlerinin fiyatları tesbit etmek üzere toplandıkları Van Bourse ailesinin Amsterdam’daki evinden geliyordu. Ancak, 1637 yılının şubat ayında “Lale Çılgınlığı” (Felemenkçe “Tulpenwoede”) adıyla anılan spekülasyon dalgası sonunda, hükümet lale soğanının borsada işlem görmesini yasaklayınca sonuç korkunç bir yıkım oldu. Binlerce lale üreticisi ve satıcısı tüm mal varlıklarını bir gecede kaybettiği gibi akıl sağlığını, canını yitirenler oldu. Böylece dünyanın en güzel çiçeklerinden biri olan İstanbul lalesi, istemeden tarihin en büyük mali krizlerinden birinde başrolü oynadı.
Bir el yazmasının hikâyesi
Uzun yolculuğumuzu çok değerli bir el yazmasının hikâyesi ile bitirelim. İlk kez 1588’de yayımlanan “Türk Mektupları” (Turcicae epistolae) yazarın İstanbul’da kaldığı yedi yıl içinde öğrencisi ve arkadaşı Nicholas Michault’ya yazdığı dört; resmî makamlara yazdığı iki uzun mektuptan oluşur. Busbecq mektuplarından birinde, İmparatorluk Kütüphanesi için 240 ciltlik bir yazma koleksiyonunu deniz yolu ile Venedik’e yolladığından söz ediyor ve şöyle diyordu: “Bunların çoğu alelade eserlerdir. Fakat bazıları pek kıymetlidirler. Bunları şuradan buradan bin zahmetle topladım. Bu yoldaki eserlerin artık sonuncularıdır. İstanbul’da koca bir hazine bıraktım. Bu, Dioscorides’in bir eseridir. Gayet eskidir. (...) Kitap Hamon isminde bir Yahudi’nin oğluna aittir. Hayatında (Kanuni) Süleyman’ın doktoru idi. Kitabı satın alacaktım. Fakat fiyatı beni korkuttu. Yüz altın duca istediler.”
Sözü edilen el yazması kitap Roma İmparatoru Neron’un ordusunda botanikçi olarak görev yapan hekim ve eczacı Dioskorides’in 50 ila 70 yılları arasında kaleme aldığı sanılan De materia medica adlı eseri olmalıdır. Bilindiği kadarıyla kitapta 498 bitki, 100 kadar hayvan (özellikle küçük kuş) minyatürü ile 1000 kadar ilaç tarifi yer almaktaydı. Aslı henüz bulunmayan beş ciltlik eserin bir kopyasının 512-513’te Konstontinopolis’li soylu hanım Anicia Juliana için hazırlandığı; bu kopyanın 1204’ten sonra şehri işgal eden Latinlere (Haçlılara) geçtiği, ancak 14/15. yüzyıllarda Petra’daki (bugünkü Karagümrük) İoannes Prodromos Manastırı’nda sakladığı, 1520’den sonra da Kanuni’ni hekimlerinden Moşe Hamon’un eline geçtiği sanılıyordu. Bugün Avusturya Milli Kütüphanesi’nde bulunan ve Viyana Dioskoridesi diye bilinen yazmanın bu kopya olduğu sanılır. Eğer bu doğruysa daha sonra birileri Busbecq’in ödeyemediği 100 altın duca’yı temin etmiş ve bu değerli eseri Viyana’ya götürmüştür!
Özet Kaynakça: Naciye Güngörmüş, “İstanbul Yazıtı-1515”. DTCF Dergisi, 1990, C. XXXIII. S. 1-2, s.193-198; Hüseyin Namık Orkun, Eski Türk Yazıtları, TDK Yayınları, 1994, s. 659-729; Yaşar Önen,Hans Dernschwam’ın İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1987; Ogier Ghislain De Busbecq, Türk Mektuplarıkitabını oku, Doğan Kitap, 2005; Necdet Sakaoğlu, “Lale” maddesi, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı’nın ortak yayını, 1994, C. 5, s.178-182; Semavi Eyice, “Elçi Hanı” maddesi, aynı eser, C. 3, s. 148-149.
***
Not: Geçtiğimiz haftalarda okurumuz İlhan Güneri, Newroz ateşinin üstünden atlayan bir kadın ve bir erkeği gösteren imzasız çizimin Deng Yayınları’nın ve Dema Nu gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Arif Sevinç’e ait olduğunu (epey kızarak) bildirdi. Bu bilgiyi sizlerle paylaşırken, eserini izinsiz kullandığımız için Sayın Sevinç’ten özür dilerim.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.05.2012
22.04.2012
15.04.2012
8.04.2012
1.04.2012
25.03.2012
18.03.2012
11.03.2012
4.03.2012
26.02.2012